BLOG İdaremize açık mektup

“Milliyet Blog İdaresi, arkasında 6 bin kişilik “fikir ordusu” ile, her cephede savaşacak güce ulaştı. Türkiye’deki sitelerin durumu belli. MB. İle kıyas kabul edilemeyecek güce sahip

Sitemiz yöneticileri, bizlerden gelen dilek ve isteklere, artık kulak vermeli. Bir aile şirketi olduk. Sanal olsa da. Şirket yönetiminde pay sahibiyiz. İdare heyetinin asıllarıyız. Bizim de, bizlerin de söz hakkı doğmaktadır. Bu “hakediş’lere” kulak tıkamak, “adem sendeciliktir” Tınmamak, değer vermemeğe eşittir.

Biz varsak, Milliyet Blog da vardır. Yoksak, onlar da yoklardır. Birbirimize ihtiyacımız mevcuttur. Peki ne yapılmalıdır?”

Yukarıda yazılanlar, geçtiğimiz günlerde, Balcı arkadaşımızın ayrılma kararının hemen ardından, Haluk Seki’ye “ aynen” yorum olarak yazdıklarımızdır.

Aynı yazıda, idareye, dilek ve istekler yöneltmiş, “ Bu bir dilekçedir. Cevabını saygıyle bekliyorum” denildiği halde, cevap alınamadığı için, işbu dilekçe, aynısı, aşağıda tekrarlamış bulunmaktadır.

1- Mevcut tüm üyeler ayıklanarak NET bir blog üye tablosu çıkarılmalıdır. 2- Sürtüşmelere izin verilmemelidir. Ortaya çıkan durumlarda da taraflar, konsültasyona tabi tutularak, mesele, kestirmeden idarece halledilmelidir. 3- Yazarlar klase edilmeli, “laylay-lomcular” a yol gösterilmelidir. Ayrıca yazarlar arasındaki klaselerde her seksiyondaki yazılar ortaya konmalıdır. 4- Habur Sınır Kapısı (MB. Kategorisi) muhafızları takviye edilmelidir. Veya bu kapı, tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Burası bir, “sığınma mekanı” olmamalıdır. Tarağını kaybeden, takma dişlerinin derdine düşen, burada onları aramağa kalkmamalıdır. 5- Blogcular arasında eğlence kabilinden krallar kraliçeler, blog güzelleri vs. seçimlerine idaremiz el koyarak, işe resmiyet kazandırmalı, mini ödüller dağıtmalıdır. 6 Milliyet kom tere’, ayrıcalıklı bir mazhariyet olmaktan çıkarılmalıdır. Kıskançlıkların önüne geçilecek şekilde, burada çokça blogcu istihdam edilmelidir 7- Kapıdan kovulup, bacadan girenler, çalı süpürgesi ile deliğe süpürülmelidir. 8- Blog kategorisinin varlığı devam edecekse, buraya, belli bir süre geçmeden, aynı şahsın ikinci veya üçüncü yazıları konmamalıdır. (Hastanelerde aynı servise, belli gün geçmeden, ikinci kez müracaatının kabul edilmediği gibi) 9- Blogcularımız, bu gün, çoğu ulusal gazetelerimizde rastlanmayan kalite ve güzellikte yazılar yazmaktadır. Bunlar, dar sayfalarımızda sıkışıp kalmaktadır. Bu yazılara, gazetenin ana sayfa eklerinde yer verilmelidir.

Yukarıdaki satırlar da, o yorumun bir parçası idiler. Daha sonra ardından Pirmete, sonra da Gül’ün içinden ve diğerleri ayrılmak istediler. İdarenin hür iradesi, bunları dikkate alıp almamakta serbesttir. Ama, aşağıdaki pasaja dikkatinizi çekmek isterim:

Gül’ün içinden’e, kulak verelim ne demiş? “ MB, bir anneydi, bir babaydı, burada ilk gözümüzü açtığımızda Çok emek verdik biz çocuklar burada. Ben bir kere terk ettim MB’ yi. Kaçtım evimden Aklım kaldı burada. Ama, ana babalar ses çıkarmadılar. Özlem duydum yuvama. Geri döndüm ama, ne fayda. Annem babam, hala yok ortada.”

Blog Milliyet com tr’nin iki güzide yöneticisi var burada. Birisi, kafasında dolaşan tilkilerin kuyrukları birbirine değmeden dolaştıran, temkinli, titiz, irdeleyici, biraz statükocu ve dingin sesi ile en hayıflı insanları, süt limanında yüzdüren, sihirli bir ses tonuna sahip bir yönetici: Başak Hanım

Diğerinin ise, ismi dolaşmaz ortalıklarda. Bir esti mi, tam eser. Şıpın, işiniz görülür. Müthiş statükocu, çağdaş verileri, önceden sezinleyerek uygulayan ve insanı şaşırtan yapısı ile bir Çiğden Toraman. Leb demeden, leblebinin tuzlusunu anlayan bir kişiliği olan. Gözlemciliği yanında hazır cevaplılığı ile tanınan, sessiz ve derinden giden, bir taşla fazladan vurduğu kuşların sayısını bilmeyecek kadar da mütevazı ve iyi bir gözlemci olan irdeleyici bir Çiğden Toraman. Bu iki kişiyi sitenin altından çekin bakalım n’olacak. Site çöktüğüyle kalır. Ya!

Buraya kadar her şey dört dörtlük. Genel Müdürlük ve diğer üst kademelerden aldıkları inisiyatiflerle, bu fikir ordusunun acemi eğitimi dahil, rütbe kuşanmaları hep bu platformlarda oluyor. Feragatle çalışılıyor. Ve isimsiz birer çilekeş kahramanları da editörlerimiz. Her birimizin çaldığı enstrüman çeşitli. Kimimiz obua üflerken, kimimizin boyna asılı bas’ları, ellerde kornetler, trompetler, davullar, ziller. Bir orkestrayız. Notayı zaman değeri verilerek çalınmalı ki aksamasın

Artık, hep birlikte silkinmeliyiz. Pankartsa pankart açalım. Döviz ise birlikte tutalım. Biber gazını beraber teneffüs edelim ama, şu fikir ordusuna da bir çeki düzeni, hep beraber verelim. Özetle, elimizi taşın altına sokalım.

Nerede görülmüştür. 5 yıldır sahura kalkar gibi sabahlara kadar yazı yaz. Nerde var bu? Seferberlikte bile olmadı bunlar yahu!

Artık, karşılıklı silkinmeliyiz. Tavırlar ortaya konmalı. Lüzumsuz afra tafralar kaldırılmalı. Blogculardan yenilikçilik ve idarecilik konularında yardımcı eleman ve delege seçilerek idareye ortak edilmelidir arkadaşlarımız.

Te işte benden bu ka!