Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '09

 
Kategori
Blog
 

Blog Kabadayıları kimlermiş?

Blog Kabadayıları kimlermiş?
 

Blogta kabadayı olursa bu adam gibi olur işte!


Balık baştan kokar, değil mi arkadaşlar?
Bir ülkenin en üst düzeydeki yöneticisi, kendisini eleştirenleri "Yandaş medya, ahlaksızlar" diye suçlar, halka da "Okumayın bunları!", derse olacağı budur.

Milliyet Blog'un bazı değerli üyeleri de hiç eleştiriye gelemiyorlar.
Eleştiri yorumlarını yayına almıyorlar. Buna anlayış gösteriyorum.
Ama bir de, eleştirenleri eleştirmek için blog yazmıyorlar mı ya! İşte buna üzülüyorum.

Kibar yollu hakaret edince, hakaret sayılmıyor düşüncesindeler.

İsim vermeyince de hedef göstermediklerini zannediyorlar.

Oysa yazılarının hakaret içerdiği ve hedef gösterdiği meydanda.

"Kim bunlar? / Kim? / Nerede yaşarlar?
... Mezarda ceset düğünde damat olurlar. / Kendilerini biricik erişilmez sanırlar"
/ Kim bunlar? / Kendilerini ne sanırlar!"

İsimlerini de yazsana kardeşim, madem bu kadar rahatsızsın!

Ümit Culduz de! Celal Çelik, Yeşilzerzevat, Mustafa Mumcu...

Değerli arkadaşlar, tabii ki burası Doğan Medya Holding'in ücretsiz olarak sunduğu bir ortak kullanım alanı.
Ama burada kimse kimseyi eleştirmeyecek, herkes birbirine "El Bebek Gül Bebek" muamelesi edecek diye bir kural yok. Her eleştiri hakaret olarak değerlendirilmemeli.

Vallahi bazen ne yazacağımı şaşırıyorum. Bu sitenin üyeleri hep hanımevlatları mı?
Bir eleştiriye küsüvermek de ne oluyor?

Yukarıda isimlerini yazdığım üç arkadaş da değerli, kendilerini iyi yetiştirmiş kimselerdir.
Düşüncede birisi diğerlerine ters düşebilir, birbirlerine kızabilirler de.
Ama sonunda bir ortak noktada birleşecek kadar da aklıselim sahibi kimseler bunlar.

"Kim Bunlar" bloğuna bir nevi nazire Celal Çelik arkadaşımızın yazdığı "O blogsa bu da blog!", çok güzel bir yazı. Gülmekten kırıldım. Ne hakaret var ne bir şey. Hiciv yoluyla cevap vermiş işte, daha ne yapsın?

Fiuvvv!!
Ciuvvv!
Dıbırdak dıbırdak dıbırdak!
Tim bunlar tim!
..."

Şu espri kabiliyetine, yazma gücüne bakar mısınız? Okumayanlara öneririm.

Bu kabadayı olarak değerlendirmeye çalışılan arkadaşımızı ben 24. 04. 2007 tarihinde yazdığı "Hayatla oynama çocuğum" yazısıyla tanıdım. Bu yazıyı da Hoşsada lakaplı Seda Hanım kendi bloğunda herkese tavsiye etmişti. Hoşsada tam 10 aydır yazmıyor blogda.

Celal Bey'in o yazısının linki:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=37013

Ümit CULDUZ Bey ona keza, kalemi çok güçlü, espri kabiliyeti fazla, inat mı inat bir arkadaşımız. Doğru bildiği düşünceleri sonuna kadar savunur. Ben, bu ikisiyle de bazen ters düştüm, düşünce ve üslup bazında.
Ama hiçbir kabadayılıklarını, saygısızlıklarını görmedim.
Hatta benim saygısızlıkla değerlendirilebilecek eleştirilerime de saygılı cevap verdiler.

Niyetim yalakalık yapmak filan değil arkadaşlar. Asla! Beni iki yıldır tanıyanlar da bilirler bunu.
Eleştirmesini bilirim ama methetmesini de en az eleştirdiğim kadar bilirim.
İnsanlar kolay yetişmiyorlar ama kolay harcanabiliyorlar.

Yeşilzerzevat lakaplı Levent Bey'i ara sıra zevkle okurdum. O köle kelimesinn geçtiği yazısından sonra kendisine biraz kırıldım. Bence maksadını aşan ifadeler vardı o blogda.

Ama arkadaşımız sosyalizm savunucusu düşüncelerini dile getirirken öyle bir ifade kullanmak ihtiyacı hissetmiş. Bazılarımız bunu alkışladılar, ben, Ümit Bey ve Celal Bey dahil olmak üzere bazılarımız da eleştirdik. Levent Bey'in (Yeşilszerzevat) de kaliteli ve düşüncelerinin yılmaz savunucusu bir insan olduğunu gördüm.
Yani kabadayı filan değil.

Konu biraz uzadığı için, ilgilenmeyenleri sıkmış olabilir ama ortada bir kabadayılık, gruplaşma vs gibi durum yok.

Peki bazı arkadaşlarımız blogta kabadayıların olduğunu söyleyip, gruplaşmalardan bahsederken isim vermiyorlar ama kimleri kastediyorlar?

Birbirlerinin yazılarına yorum yazıp, daha samimi davrananların ille de gruplaşması mı gerekiyor? Burası ortak br kullanım alanıysa, gruplaşma ile ne elde edilebilir.

Editörleri hemen hemen kimse tanımaz. Tanıyan birkaç kişi varsa da torpil yapılacak bir durum yok ortada. En torpilli diye düşündüklerimizin yazıları da bazen saatlerce bekledikten sonra yayına giriyor ve bannerlerde tanıtımı sıkça yapılmıyor.

Güvenli üye olan arkadaşların durumları bazen bizi rahatsız ediyor. Onlar daha rahat yazıp düzeltebiliyorlar. Ama güvenli üye olabilmek için ana kriter de üyenin hiçbir yazısının reddedilmiş olmaması. Bunu bana geçen sene Milliyet Blog Editoryasından bildirdiler. Niye güvenli üye yapılmadığımı sormam üzerine tabii.

Sevgili arkadaşlar, herkes yazısını yazsın bence! Bazen geç yayına giriyor, bazen erken.
Bazen sık anons ediliyor bazen hiç.
Sistemin nasıl işlediğini ben de pak anlayamadım, artık anlamak istemiyorum.

Memnunsak yazmaya devam, değilsek... Herkes kendi çizer yolunu.

Kimse bu güzel blog sitesinde kabadayı mabadayı aramasın, bulamaz! Çünkü yok.

Gruplaşma da yok. Sadece samimiyetleri ilerlemiş arkadaşların yakınlaşmaları diyebiliriz var olana!

Editörleri de, yöneticileri de, birbirimizi de üzmeden, dostça ve eleştirilere de tahammüllü olarak yazmaya, okumaya devam!

Herkese saygı ve sevgiler.

Mustafa Mumcu, 23 Şubat 2009 / 21:30


 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..