Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Blog
 

Blog kategorileri ve ölenler için

Blog kategorim ‘gelecekbilim’. Öyle bir kategori, blogda olmadığı için, ona en yakın kategori olan ‘geçmişbilim’, yani ‘tarih’ (144) en çok blog yazdığım alan oldu. (Şerh: Sonradan eklenen ‘futurizm’ (gelecekçilik) ile gelecekbilim birbirinden bambaşka şeylerdir.)

Yanısıra, dünya (56) haber (39) ve siyaset (32) alanları da gelecekbilim konusunun içinde kaldığı için, kendi konumda yazdığım toplam blog sayısı 808’de 271.

Diğerleri de bilim, sanat ve düşünün alanlarına ve altalanlarına ayrılmış, ayrıntılı açımlama örnekleri.

Bir de blogculuk gibi istisna konularda ve yalnızca o konuda yazmış olabileceğimi göstermek için yazılmış ekstra metinler de mevcut.

Bu durum olağan.

Diğer insanlar için de öyle olması beklenir ama pek öyle değil.

Örnekleyeyim: İkinci en çok yazdığım alan ‘sinema’. Bu konuda 1.000 günde 100 blog yayınlamışım. Ancak bu, o sürede yazdığım sinema konulu metinlerin tam sayısı değil. Tam sayı 200’e yakın.

Bakıyorum blogun ‘sinema’ kategorisine:

1 Aralık 2009 itibarıyla ‘sinema’ kategorisini ana konusu olarak etiketlemiş 42 kişi var. Bunlardan benimle kabaca aynı sürede yazanların, sinema üzerine yazdıkları metinlerin ortalama sayısı, 10 blogu geçemeyip tekleyenleri hesapdışı bırakırsak, 30’u ancak yakalıyor.

Ben uzman değilim. Disiplinlerarasıcı ve çokdisiplinliyim. Bu durumda, herhangi bir alanda uzmanlaştığını önesürenlerden o konuda daha çok yazmışsam, burada bir sorun var demektir ve bu sorun bende değildir. Örnekleyeyim: Bir fotoğraf sitesinde bir fotoğraf duayenimiz, 10 yılda yazdığı fotoğraf metni sayısıyla övünürken, ben ona benim o alanda aynı sürede ondan daha çok yazdığımı gösterdim. Ne yaptı dersiniz? Siteyi terketti.

Blogların seks, aşk, magazin, futbol gibi popüler kültüre fazlasıyla hitap eden alanlarında yazılan ve okunan metin sayısı burada da, başka sitelerde de ezici bir çoğunluk taşıyor. Bunu anlarım.

Ancak baştan ciddi bir uzmanlık alanı seçip, o alanın gereklerini yerine getirmeyenlerini anlamam. Sinemayı patlamış mısır ve genelgeçer günlük dedikodu düzeyinde görenleri ise hiç mi hiç anlamam. Sinema tarihinin 100 klasiği üzerine, blogda 100 metin henüz yok. Ne var? En çok tıklanan film konusunda yazma var. O filmi 1 ay sonrasında anımsayan bile kalmıyor oysa ki.

Boşuna ‘Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir’ dememişler. Türkler İngilizler gibi sürdürüp bitirmeyi öğrenmedikçe, yazmaya başlamamalı, çünkü geleceğe kötü örnek oluyorlar. Geçmişimiz de, kapatılan gazete, dergi ve internet siteleriyle dolu. Oraya harcanan libidolarla, Türkiye ekonomisi çoktan az gelişmişliği aşardı.

Yazarlık bir iştir, bir ekonomidir, bir ekolojidir. Bir ekolojidir, çünkü çevre kirliliği gibi, kültür ve bilgi kirliliği de var. Şu anda internet, bunun en büyük nedenlerinden birisi olmuş durumunda.

Milliyet Blog’u bilgi kirliliği çöplüğüne çeviren bazılarını burada protesto etmiş olayım.

Örnek mi? Bir yazarımız öldü, herkesler ağıtlar düzdü. O ağıt düzenler, adamcağız yaşarken ve bir blog yazarları derneği yürütmeye çabalarken neredeydiler? Rahmetlilerin blogları silinmediği için, rahmetlinin sayfasına gidin ve o acıklı öyküyü şimdi bir de o yokken okuyun. Klavyeniz titremiyorsa, size diyeceğim olamaz zaten. Rahmetli Aziz Nesin’in dediği üzere, insanları gömüp darağacının önünde ağlayan bir ulus olmaktan vazgeçelim artık.

Blog yazmak, alternatif gelecekler tasarlamak ve üretmektir. Buradaki biçimiyle değil tabii ki...

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..