Blog kategorisinin özgeçmişi ve bilinmeyen yönleri

İtiraf ediyorum efendim; blog kategorisinde olup bitenlerin sorumlusu bu satırların naçiz yazarıdır. İnanmıyorsanız lütfen ana sayfasına bir göz atın. Yazdığı yazıların yüzde ellisi blog kategorisindedir. Hikâyesine gelince…

Yanılmıyorsam 2006 yılının sonlarında, değerli üye Aydın Tiryaki Bey’in önerileriyle ve “Teknoloji” ana başlığı altında devreye sokulan bu kategorinin kimyasının bozulması, üzülerek belirteyim ki sayemde olmuştur! Kimseye “Peşime takılın, gelin blog kategorisinde yazın” demedim ve takılanları da kınamıyorum elbette. Bütün sorun benim bu kategoriyi yanlış algılamamdan ve o zamanlar kimse rağbet etmediği için biraz “gariban” bir kategori olarak görmemden kaynaklandı. “Teknolojiyi” herkes tepe tepe kullanıyordu ama bu konuda bir yazı yazmak akıllarına gelmiyordu.

Evet; kimsecikler yazmıyordu bu kategoride. Ben de napiim? “Yazık valla bu kategoriye” diyerek kendime mekân seçtim ve tutup o meşhuuuuur “Milliyet Blog’da ilk elli yazar” yazısını(istatistiğini) yazdım. Eskiler bilir, yer yerinden oynadı tabii. Adım, daha yeni üye olmama rağmen “istatikçiye” çıktı. Allah bereket versin, güzel “tıktıklar” ve yorumlar aldım. Her şeyden önemlisi adım duyuldu! Reklamın iyisi kötüsü olmaz biliyorsunuz!

Belki inanmayacaksınız ama “Aman Ümit Bey; bir dahaki sıralamanızda beni de ilk elli yazar arasına almazsanız darılırım vallahi” mealinden mesajlar da aldım! Kırılıp küsenler oldu! Sanki ben kafadan atıyordum o sıralamayı. Neyse onu sıralıyorduk işte! Hak yemiyorduk yani.

Sevgili Aydın Tiryaki Bey için bu kategori her ne kadar “Teknoloji” ana başlığı ile tasarlanmış olsa da, benim için “Bloga dair, sayıları her gün artan blog üyelerine dair yazıların yazıldığı” bir kategori olmuştu. Ben o meşhur sıralamayı yaptıktan iki sonra MB idaresi herkesin okunma oranını sayfalarında yayımlayınca fırsatı kaçırmadım tabii. Hemen klavyemin başına geçerek “Milliyet Blogda ikinci elli” sıralamasını yaptım. Gözlerim kan çanağına dönmüştü ama deydi yani!

MB idaresinin bu tesadüfî uygulaması benim “sıralamalarla”çakışınca adım “editör”e çıktı haliyle! MB idaresi tarafından üyelerin arasına sokulmuş sayfalı bir editördüm ben kimilerine göre. Başını kaşıyacak zamanları olmayan sevgili editörlerimizin omuzlarındaki yük bir nebze olsun azalmıştı ama bana gelen “şikâyet mesajları” da tüm mesaimi almaya başlamıştı(ne kadar da çok şikâyet ediyorlardı üyeler birbirini, aman Allah’ım! Editörlerin yerinde olmak istemezdim doğrusu).

Allah’tan “diplomat” yönüm kuvvetliydi de kırmadan dökmeden bu şikâyetleri değerlendirdim ve çarşımızdaki huzurun kaçmasını önledim(En çok şikâyet sevgili arkadaşım Ayda Hanım için geliyordu nedense).

Bu kategoride yazdığım yazılara gelen yorumlar ve tıktıklar iştahları kabarttı tabii. Herkes ağız birliği etmişçesine “yarışmadığını, okunma oranını pek dert etmediğini” söylüyordu ama gariban blog kategorisinin müdavimleri de artıp duruyordu nedense!

Blog kategorisinin “Aneee, baksana şu oğlana, saçımı çekiyo” kategorisi olması ve likitleşmesi sonraların işidir ve bu durumdan bu satırların yazarı sorumlu değildir! Blog sayfasında yayına verdiği yazının kategorisini ana sayfadan düşünce gerçek kategorisine aktaran uyanıklar gözden kaçmıyor elbette ama sorun bu değil! Benim profilimde yazdığım bir tanıtım yazısı ve kendime belirlediğim bir çizgim var ve bugüne kadar bu çizgimden sapmış değilim(Şahsiyat yaptığım için özür dilerim ama yeri geldi belirtmem lazım).

Teknoloji başlığı altında hizmete sunulan bu kategori değişik amaçlarla kullanılıyorsa, bu amaçlara yönelik yeni bir kategori oluşturmak pek zor olmasa gerek. Aslında buna da gerek yok. Madem bu kategori bu şekilde algılandı ve benimsendi, bırakalım böyle kalsın. Ana başlığı değiştirilir, mesele de kalmaz! Bu kategorideki tartışmalardan rahatsız olanlar ise bu tür yazılardan uzakta kalmış olurlar böylelikle.

Şahsi fikrimi soracak olursanız, dört bin üyeli bir sitede “üyelere dair” yazıların yazılacağı bir kategori şart. Bu kategori de “kendiliğinden” blog kategorisi olmuş durumda.

“Hayır! Kendiliğinden olmadı” diyenlere de saygılıyım tabii!

Vardır elbet bir sebebi. Bu yazım da bunu hikâye eder zaten.