Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '12

 
Kategori
Blog
 

Blog'ların Tadı Kaçtı. Nerde Eski Kavgalar !

Blog'ların Tadı Kaçtı. Nerde Eski Kavgalar !
 

B U N L A R I... 

& Yorumlara cevap verirken, imlecin altta kalmasından ötürü yazıyı takip edemediğimizi,  blogcuları sıkıntıya soktuğunu,  bunun ıslahı için  sevgili  idaremizden medetler kesilince, “Asi güvercin” den aşağıdaki öneriyi alarak kolayladığımızı,

& “Yorumlara cevap yazdığımda imleç kutunun altına kaydı mı hemen yazıyı not defterine kesip yapıştırıyorum. Cevaba oradan devam edip işim bitince de aynı işlemi cevap kısmına yapıyorum. Böyle daha kolay oluyor.” dediğini,

& İşlerin kesatlaştığından yakınan eski bir kavgacının, bu sefer kendisi ile kavgaya tutuştuğunu,

& “Eski kavgaların hali bir başkaydı canım, tadından yenmezdi” diyerek özlem çekenlerin olduğunu,

& Blog’da cici çocuk sayısının gün geçtikçe arttığını, yere göğe sığmadıklarını,

& Sakıncalı piyadelerin tam kadro yerinde saydıklarını, yeni düzenlemelerle inşallah editör sayısı artar dediğimizi, cici çocuk, sakıncalı çocuk muamelesinin hepten kaldırılacağını ümit ettiğimizi, yeni blogcularımızın, daha işin farkına bile varamadıklarını,

& Bloğa yeni katılan üyelerin,  "ağzı var, dili yok” diyerek tam seveceğimiz sırada, uyandığımızı, zira haftalık MB.bültenlerinde hep onların başı çektiğini, “saman altından su mu yürütüyorlar” diye de şüphelendiğimizi, lakin onları, özellikle ön  plana çıkaran idarenin, bir bildiği vardır diye de teselli olduğumuzu, bu işlere de eskilerin bozulduğunu,

& Blog veriminin artırılması yolunun, vefakâr ve cefakâr blogcu tayfası ile iyi geçinmekten geçtiğini ve idaremiz lehine olacağını, kendilerinin de bunu bildiklerini ümit ettiğimizi,

& Blog’cu dostumuz Pirmete’nin,  sesi sedası  çıkmazken, Alamanyalardan soluğunun duyulduğunu, çeviri firmasının davetlisi olarak oralarda çalışacağını, bloglara ise gönüllü olmadığını,

& Bu sıralar bir kısım arkadaşlarımızın, “yorumlarımız siliniyor durduk yerde. Arkadaşlara mahcup oluyoruz.” feryatlarının, bloglarda yükseldiğini, durumun, idaremizce bilinip bilinmediğini, haliyle bilemeyeceğimizi,

 & Blogda badana, boya işleri, tadilatların olduğunda,  mesaj veya yorumların zamanında ulaşamamasının, sıkıntı yarattığını,

& Blogcu dediğin sabırlı olmalıdan yola çıkarak, bütün güzelliklerin yerli yerine konacağına inandığımızı, bir de bakmışız bir sabah, ne kadar uçan ve kaçan varsa, bloglarda yerine osssat konacağını,

& Sizlere, sabreden derviş’in, sıkıntıdan gebermiş olduğundan dem vuranları unutmayıp, biraz da müspet düşünüp, bunu, “gebermemiş” olarak algılamamız lâzım geldiğini,

& Cevap kutularının numaratörü dönmüyor mu? Ne kadar hacimlidir diye yazdığınız yazıdan emin mi olmak istiyorsunuz? Numaratöre bakıp bakıp kahroluyor musunuz?  Körolası imleciniz, cevap kutularının altında mı kaldı, önünüzü görüp de ağız tadıyle yorum cevabı yazamıyor musunuz? Hepsine çare bulunacağını garanti eylediğimizi, acilen “ Asi Güvercine” müracaat edilmesi gerektiğini,

& Kurşun ata ata biter, blog, yaza yaza biter diyerek, yorum cevaplarında kullandığımız kutuda , blog imlecinin enkazlar altında kalarak önümüzü göremediğimizi,  imlecimizi kurtarmak için, bir defa lahevle çekerek, enterlediniz mi, işlerin düzeleceğini sandığımızı,

& Sakın ola ki; dönmeyen, aklına estikçe dönen numaratörünüz, dönmesi için neresinden yağlanır diye, ananızın, ablanızın veya  dikiş makinesinin yağını kapıp, işe koyulmamanızı, işi, arkadaşımız  Asi Güvercin’e  havale etmenizi, yoksa ceryana kapılırsınız diye buradan uyardığımızı,

& Anamızın, küçükken elimize tutuşturduğu fincanla komşuya gidip “ anam biraz kahve istiyo” der gibi, işi hallederek, iki kahve fincanı ölçeğindeki yazınızın üst limit olduğunu bellemenizi, aşarsanız,  cümle sonlarının uçacağının da hesaplamanızı  ( Numaratörün dönmediği durumlarda)

& Şimdi siz bana; “sen editör müsün? Nerden biliyorsun? Yoksa aramızda gizli editör müsün? Allahasen işin mi yok, bu martavalları git başkasına oku diyor ve diyecek gibiyseniz, hiç gücenmem dediğimi,

& Göreceksiniz ki, o yorumları cevaplama butonu, yeni doğan Ay gibi, incecik kırmızımsı kaşını nihayet size, gösterecektir. Şükretmesini de bilmelisiniz. (Tabi ne geliyorsa başınıza “Şükürsüzlükten “ geliyor) Aman heyecana kapılmayın, diyeceğim o ki, “ Kız Ay’ın on dördü, saçlarını kim ördü” şarkısını hatırlayıp, “ Gökte Ay Hilal gibi / Dili ballı gibi / Dudak, Şam baklavası / Kaş sürmeli geyik gözü gibi” türküsünü söyleyerek farenizi ( İşlem yaparken, evin kedisini uzaklaştırınız) o sürmenin incecik kenarına koyup tıkladınız mı, yorumunuzun, kaybolmadan varacağı yere ulaşır dediğimizi, mausun ucundaki imlecinizin de enkaz altından kurtulmuş olacağını, 

& Değerli yazarım Muzaffer CELLEK, diye başlayan Asi Güvercinden şu mesajı aldığımızı: “Biliyor muydunuz? yazı serisine başlamanıza çok sevindim. Her detayı biliyor, yazıyorsunuz, bu da bizleri blog'da memnun ediyor. Aynı şeyi bende yazayım, biliyor musunuz benim Blog'umdan ingilizce bir mesaj geldi ve benim blog'umun en çok ziyaret edilen blog olduğunu ve kendilerine 15148 dolar kazandırdıklarını yazıyor, tabi bana birşey yok. Aslında bunu bir Blog kategorisinde yazacaktım, ama yeni sistem üzerine yazdığım iki Blog'uma da onay verilmediği için vazgeçtim, niçin küsüp ayrıldıkları da böylece ortaya çıkıyor. Bende kırgınım onun için Bloglarımı mümkün olduğu kadar sildim. 588 Blogdan bu kadarı kaldı. Yakında bunlar da olmayabilir.,” dediğini,

& Biz de bu Asi arkadaşımıza şu cevabı verdiğimizi Senin sözün niye dinlenmez biliyor musun? Güvercinin başındaki "Asi"" den dolayı. Antipatik oluyorsun. Halbuki duruşun, ağzına vur, lokmayı al cinsinden. Önerilere gelince. İdarenin esas ana temeli, yap, geç, seyret üzerine kurulu. Geçerli formülleri bu. Şıracının baş parmağındaki hüner gibi. Kaldırıyorsun doluyor. Kapatıyorsun parmağını, akan şıra kesiliyor bardak dolunca. A be kuzum. Bu işleri telefonla hallet. Çok nazik, derinden bir sesle sana hitap eden editörümüzün başkanına anlat. Hem kırgınlıkların gider, kalkan tüylerin dümdüz olur, sıkıntın mıkıntın kalmaz, kendine gelirsin. Duyduğun ses, "terapi" gibi gelir” diyerek akıl verdiğimizi ve devamla da:

& İşte onun gibi. Buluşlarını arkadaşlarınla paylaş. Kaybolan imleci, enkazın altından nasıl kurtardın? Di mi? AKUT gibisin alimallah. Yap böylesi buluşlar, istifade edelim. İdare kaldıysak, yandık Allah yandık. Öteni berini düzelt. " Cici çocuk olucam. Üstüme yemek yerken dökmicem. Yalınayak sokaklarda dolaçmıcam" diye de dilekçe ver. Nereye ver? Karşıyaka'nın muhtarı ve de Blog Mahallesinin muhtarı İlyas Bayram'a. Bu kadar basit. Sen sen ol. Kendi işini kendin gör. Yeni yeni buluşlar üret. İlyas bu sıralar çalışmıyor. Onu, sayende başkanlıktan düşürelim. Seni yapalım muhtar. Durup durup Valla acıklı Adana gibi koyuyor insana. Kendini ezme “ diyerek sayfasına yazdığımızı

B İ L İ Y O R
M U Y D U N U Z ?

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..