Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '06

 
Kategori
Blog
 

Blog ne zaman yazılmalı?

22 Haziran'dan bu yana Milliyet Blog sayfasının bir üyesiyim. Altı ayı bulan blog yazarlığımda; değişik konular hakkında 40 blog yazdım. Bu 40 blogtan 4 tanesi, çeşitli tarihlerde Milliyet Gazetesi'nin Cumartesi ekinde yayınlandı. Yayınlanan bloglarım ve yayın tarihleri ise şöyle:

    Eski İstanbul'un Yeni Vapurları: 8 Temmuz 2006İstanbul'un Semt Pazarları: 29 Temmuz 2006Sizin İstanbul Kokunuz Hangisi: 16 Eylül 2006İstanbul Oyuncak Müzesi: 9 Aralık 2006

Her gün biraz daha gelişme kaydeden bilgisayar dünyası ve internet; bütün dünyada yoğun kitleleri, şimdi de bu blog akımına dahil etti.

Her gün düzenli olarak bilgisayarı açıp, mutlaka internete bağlanırım. Ki internet bugün, hepimizin artık günlük bir ihtiyacı olmaktadır.

Sabahları gazetelerin haber sayfaları yerine, artık sadece Milliyet'in Blog sayfasını okuyorum. Kim hangi konuda, ne yazmış; ilgiyle takip ediyorum.

Ama ilgiyle takip ederken de; şaşırıyorum açıkçası. Milliyet Blog'a üye yazarların birçoğu haftanın hemen her günü, günün hemen her saati yazılarını Milliyet Blog'un sistemine kaydediyorlar. Ama bazı yazarlarımız öyle hızlı davranıyorlar ki; günde 7-8 blog birden yazdıklari dahi oluyor: Allahım! Bu ne enerji insanlardaki! Her halde son zamanlardaki Blog Fırtınası, bizi epey çarpmış olmalı.

Blog yazarlığımın ilk zamanlarında sadece konularımı yazmaya odaklanmış, diğer blog yazarlarının yazılarına yorumlar yazmamıştım. Ama yine de diğer blog yazarlarını okumaktan geri kalmadım. İlk başlarda hiçbir yazıma yorum ve soru alamayışımı da; açıkçası bu ilgisizliğime bağlamıştım. Şimdi son birkaç aydır hem diğer yazarların bloglarına yorumlar yapıyorum, hem de diğer blog yazarlarından kendi bloglarım hakkında yorumlar ve sorular alıyorum.

Milliyet Blog, hayatımızı bir hayli değiştirmiş olmalı. En azından interneti, şimdi daha etkin bir şekilde kullanıyoruz. Artık bilgisayar ve internet, bir oyun ve bir zaman geçirme aracı olmaktan çıkıyor böylelikle. Sanal ortamda yeni fikirler üretip, tartışabiliyoruz. İnterneti artık çeşitli görüş ve düşüncelerin yazıldığı bir pano, bir kara tahta gibi kullanabiliyoruz.

Okuduğum blogların yazılış saatleri kimi zaman dikkatimi çeker. Özellikle de gece yarısından çok sonra yazılan yazılar...

İyi bir blog yazmak için zaman kavramı önemli midir; bilemem. Ama iyi bir blog yazabilmek için; dinç bir kafaya ihtiyacımızın olduğunu düşünürüm. Çünkü gece ilerledikçe uyku hali tümden bedenimize ve gözlerimize hücum ettiğinden; belki de iyi bir yazı yazmanın imkânsızlaşacağını düşünüyorum. Ama yanılabilirim de... Blog, günün her zaman diliminde yazılabilir elbette.

Son zamanlarda blog yazarlarının gazeteci olarak kabul edilip, edilmediği hakkındaki yorumlar gözüme çarpıyor. Son olarak bu konuya değinmek istiyorum:

Ben, blog yazarlığını kendi adıma bir hobi olarak yapıyorum. Eminim; birçoğumuz için de durum böyledir. Bizler; Milliyet Blog platformunda profesyonelliğe ulaşmış yazarlar değiliz. Canlı olarak ne savaş meydanlarını gördüğümüz var hayatımızda; ne de meclis kavgalarını...

Bizler, sadece olaylar hakkındaki duygu ve düşüncelerimizi bilgisayar ortamına aktarıyoruz. Üstelik blog yazarlığının ekonomik bir katkısı da yok bize.

Hem bir gazeteci için; "Yorumlarında tarafsız olmalıdır" derler. Biz ise; gerek yorumlarımızda, gerekse yazdığımız yazılarda tarafsız olmadığımızı açıkça belli ederiz.

Onun için biz gazeteci değiliz; sadece blog yazarıyız. Blog yazarlığını da böyle algılamamız gerekir.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..