Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Blog
 

Blog toplantılarında neler oluyor?!

Blog toplantılarında neler oluyor?!
 

Eğlence budur! Bir gün zengin olursam blogcuları Rio karnavalına götürecem!


Blog toplantılarında olağandışı veya olağanüstü hiçbir şey olmuyor. Ortalama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bir araya geldiği zaman nasıl eğleniyorsa, nasıl davranıyorsa blogcular da öyle davranıp öyle eğleniyor. Yani biz blog toplantılarına katılanlar, yeni bir eğlence biçimi keşfetmiş değiliz.

Binlerce üyenin, yüzlerce çok aktif üyenin bulunduğu Milliyet Blog’da, bütün üyelere açık toplantı davetlerine ortalama otuz – otuz beş kişi katılıyor. Katılan kişiler değişiyor ama sayı aşağı yukarı aynı kalıyor. Bu toplantıların sanırım ilk ve önemli nedeni MB’da sanal ortamda tanışan insanların birbirlerini gerçek hayatta da görüp tanımak istemeleridir. Kim ne derse desin, çoğumuzda böyle bir merak ve istek var. Bunun yanında bir yerlere gitmek, bir hafta sonunu farklı insanlarla değişik bir yerlerde geçirmek, yemek, içmek, eğlenmek ve sonuçta bunlar aracılığıyla gündelik sıkıntılardan bir nebze kurtulmak gibi nedenleri var. Şimdiye kadar gerçekleştirilen bütün toplantılar bu beklentilere tam olmasa da önemli ölçüde yanıt verebildi. Belki katıldığı için pişman olan da vardır, bilmiyorum; ben şahsen bütün toplantılardan eğlenmiş, yeni dostlar edinmiş ve dinlenmiş olarak memnuniyetle ayrıldım.

Toplantılar isteyen herkese açık... Siyasi görüş, MB üyesi olup olmama, kılık-kıyafet, yiyecek/içecek, katılım ya da ayırılış saati gibi şart yok. İsteyen eşiyle, ailesiyle, çocuğuyla arkadaşıyla, sevgilisiyle ya da tek başına katılabiliyor. Toplantıların çerçevesini genelde bir akşam yemeği ve sonrasında müzik eşliğinde eğlence oluşturuyor. Eğlence dediğim de isteyen kalkıp dans ediyor, halay çekiyor, isteyen yerinde oturup oynayanları seyrediyor, isteyen de müzikle dansla falan hiç ilgilenmeden yanındakiyle sohbetini sürdürüyor. Kimse kimseye içki içmesi için zorlamıyor; kimse kimseyi zorla dansa kaldırmıyor. İsteyen sadece akşam yemeğine katılıp ayrılıyor. İsteyen daha erken gelip çevreyi gezerek vakit geçirebiliyor. İsteyen sohbetini, eğlencesini ya da gezisini ertesi güne uzatabiliyor. Yani bu toplantıların temelinde serbestlik var. Herkes hem bir arada hem de kendi özgür iradesiyle hareket ediyor. Bir kuraldan söz etmek gerekirse o da “kimsenin kimseyi zorlamadan, rahatsız etmeden birlikte eğlenebilmesi, sohbet edebilmesi” denebilir.

Yemek ve eğlence dışında çevre gezileri düzenlenebiliyor. Mesela İzmir toplantısı bu bakımdan gayet verimli bir toplantı olmuştu. Tutulan servis araçlarıyla gün boyu İzmir’in birçok noktasını gezip görme şansımız oldu. Eymir toplantısında isteyenler ertesi gün de Ankara’da kalıp Anıtkabir’i gezmişti. Şile’de de gece dönmeyip orada konaklayanlar, ertesi gün hava soğuk ve rüzgarlı olmasına rağmen çarşıyı ve limanı gezip tipik bir Karadeniz kasabasının sessiz ve dingin atmosferinde birkaç saatliğine de olsa kafa dinleme imkânı buldular.

Kısaca, başta da söylediğim gibi blog toplantıları eşine benzerine rastlanmamış güzellikte olağanüstü bir etkinlik değil. Bu toplantılardan beklentileri çok yüksek olanlar belki hayal kırıklığına uğrayabilir. Katılanların, her gün çevremizde gördüğümüz tipik insanlardan, komşularımızdan, iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan pek fazla farkı yok. Kimi birilerinden olumlu elektrik alırken birilerine biraz daha mesafeli kalabiliyor. Zaten otuz - otuz beş kişilik bir toplulukta, bir günden bile kısa bir sürede herkesin birbiriyle aynı ölçüde samimiyet kurabilmesi mümkün değil. Küçük gruplaşmalar olabiliyor. İster istemez birileri birileriyle biraz daha yakın oluyor. Kimi tanımazdan önce hayalinde canlandırdığı birini gerçek haliyle karşısında görünce şaşırabiliyor.

Ben bu toplantıların İnönü hariç tümüne katıldım. Hiçbirinden olumsuz bir izlenimle dönmedim. Ben yaşamadım ama belki bazıları arasında ufak tefek aksilikler, kırgınlıklar olmuştur. Bunlar da normal; insanın olduğu her yerde olabilecek şeylerdir.

Katıldığım toplantılarda elimden geldiğince kimseyi rahatsız etmeden eğlenmeye çalıştım. İçki içtim, normalde günde iki tane içtiğim sigarayı biraz daha fazla içtim, hiç beceremediğim halde halay çektim, dans ettim. Zaten önemli olan gösteri yapmak değil, eğlenmekti.

Blog toplantısı vesilesiyle hiç yolumun düşmeyeceği yerlere gittim. Normalde gezmek için ne Eymir’e, ne Şile’ye giderdim, çok merak ettiğim İzmir’e kaç yıl sonra yolum düşerdi kimbilir. Gezmeyi ve yolculuğu severim ama yerimden kalkmayı da pek sevmem. Bu toplantılar gezmem için iyi bir motivasyon oluyor.

Kısaca, blog toplantılarına katılmak isteyenlerin hiçbir şeyden çekinmesine gerek yok. Kimse kimseyi hiçbir şey için zorlamaz. Ancak kış toplantıları zorunlu olarak kapalı mekânlarda yapılıyor, buralarda içki ve sigara içiliyor, müzik ve gürültü oluyor. Bu durumda “ben içki ve sigara içilen, gürültülü ve kapalı yerde oturmam” diyenlere açık hava toplantılarını beklemelerini önermekten başka çare yok.

Yani toplantılara hiç katılmamış olup da merak edenlerin endişelenmelerini gerektiren, yazılamayan, saklanan bir tarafı yok.

Sadece şu var: Toplantılardan sonra oradaki atmosferi yansıtmak için yazılan yazılarda biraz abartılı bir üslup kullanıyoruz gibi geliyor bana. Yanlış anlaşılmasın, bu bir eleştiri değil, kişisel bir gözlem. Ben de aynı üslubu kullandım. Ancak bunu, olan biteni farklı yansıtmak amacıyla değil biraz da yazılara hoş ve mizahi bir hava vermek için yapıyoruz. O yüzden toplantı sonrası yazılan yazılar biraz subjektif kaçabiliyor. Katılmayıp da o yazıları okuyanlar “tüh, neler kaçırmışız!” deyip hayıflanabiliyor; toplantılarda olağanüstü şeyler yaşandığı izlenimine kapılabiliyorlar. Hayır, kaçırılan hiçbir şey yok. Bu toplantılar, herkesin herhangi bir yerde düzenleyebileceği normal birer etkinlik. Tek farkı sanal alemde tanışan, kafa yapısını birbirine yakın bulan insanların birbirlerini gerçek hayatta görüp sesini duyması, el sıkışması, omuzuna dokunması, sohbet etmesi... Tabii buna bir dost ortamında neşeyle yenen bir yemeği, içinde ister su olsun ister rakı havaya kaldırılan kadehleri, hep bir ağızdan söylenen türküleri, şarkıları, güzel sohbetleri de ekleyebiliriz.

Umarım blog toplantılarına hiç katılmamış olup da merak eden arkadaşları bir nebze bilgilendirebilmişimdir.

Resim: milliyet.com.tr'den

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..