Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Blog ve 'düşündürdükleri'

Blog ve 'düşündürdükleri'
 

Kurulduğunun 7. ayında 1O32 "Milliyet BLOG"' yazarının 15O si, verilen bir ''Devet Partisi'' nde bir araya gelerek, ilk defa tanışıp kaynaştılar aylar sonrası. Başkan Hanzade Doğan ''Hoşgeldiniz MİLLİYET Yazarları'' diyerek daveti açması, bloggerleri ''Onore'' etti.

MİLLİYET de olayı ''Sürmanşet'' te ,devamı da 3 ncü sayfada olmak üzere yayına alınca, idarenin çok ince bir jesti olarak algılanmış oldu .

Bir ''BLOG'' ordusu,Milliyet'in elinde yedek bir yazar potansiyeli olarak dağ gibi yükseliyor. Geleceğin yazarları, bunların arasından belirlenebilecek belki de..

Hoş bir gece olmuş. Anlatılanlardan anlıyoruz.''İçimizdeki uk'deler dışarı çıktı...'' ''Kaybetteiğim 'Ben'i buldum...'' Bazıları da ''Ön yargıların olmadığı,Milliyet'e yakışan bir güzellikti'' diyor.. Verilen partide ''Editör'ler'',bol bol öğülüyor.. Nasıl olmasın? 5 bin 332 yazarlık başvurusundan 1O32 si kabul görmüş. Elde 21 bin blog yazısı var.Bunun 13 bini yayında.. Bunları okumak için göz ister, kafa ister, sabır ister.. Sabahlara kadar da çalışıyor olmalılar.. Büyük iş. Büyük mes'uliyet.

Evet işte.!.. Böyle böyle..Misafirler, ''Sanal'' bir dünyadan gelip,''Gerçekçi'' liğe dönüşüverdi o gece. Biz de gidemediğimiz için bizi temsil etsin diye yerimize Leyla Hanımı ''Vekil'' olarak yollamıştık.O da,bizim yerimize yemiş içmiş..Şarkılar söylemiş.. Neş'elere ortak olmuş..Oradaki editörlerimizin ismini verip,ikisine birden selamlarımın iletilmesini tembih etmiştim sıkı sıkı..''Unutur muyum'' hiç, demişti. Elime yazarım, gider oradan okur,yine de söylerim'' demişti. Ben de inanmıştım. Kendisi kağıdı evde unutup gelmiş toplantıya..''İyi ki,evde elini unutup da gelmedin'' diye takıldık. ''Ah benim balık hafızam'' diyor. Dahası var. Kırmızı kartonlu kalem çantasını kaybetmiş. O da birisininkine sahiplenmiş.Boğa gibi,gördüğü kırmızıya saldırmış anlıyacağınız. Ayrıca tembih ettiydik de,''Dönüşte bize neler olduğunu anlatırsın.Gelirken de bize fındık,fıstık,balon,konfeti getir'' dedik .O şimdi,''Kraliçeliğini'' ilan etmiş vaziyette.İki gündür de milleti kırıp geçiriyor Blog yazılarında. Kahkahalar savurmakla meşgul Leyla Önder. ''Büyük dağları, eh şöyle böyle ben yarattım,küçüklere karışmam!'' demeğe getiriyor... Anlıyacağınız bizi unuttu.

Fındık fıstık dedim de aklıma geldi.Ben de bir balo'dan,kardeşime söz vermiştim ''Sana fındık fıstık,balon,şeker getireceğim''diye.Amma, kendimi eve zor getirmiştim.. Sipariş olarak,ceplerimden cıvık cıvık zorla çıkarılan muz yığınları ortaya dökülmüştü..

Bir ''Cumhuriyet Balo''suydu.Orta 2 nci sınıftaydım.Pederler o gece bizlere: ''İyi uyuyun, biz dönünceye kadar...Gelirken,balon,konfeti getiririz'' demişlerdi..Onlar baloya gidince,ben de arkalarından yallah.! Kardeşime de ''Merak etme'' diye vaatlerde bulunmayı da unutmamıştım:''Balonlar,konfetiler,çam fıstıkları...''Ayak bağı olmasın diye tabi.

Yer,' 'Bartın Kırtepe'si'' .. Balo salonu....Ailem içeride. Camdan görüyorum. Beni kapıdan sokmadılar .Mutfağa yönlendirdiler sağolsunlar. Temelli açıkta kalmak da vardı. Yardım ettim içeride gönüllü. Bulaşıktan başladım.Tabak çanak derken, servis penceresinin başına kadar terfi ettim. Salondaki masalarda davetliler karşılıklı sıralar halinde ayaktaydılar. Açık büfeydi .Biz malzeme, içki yetiştiriyorduk ki, birisi kolumdan tutup, ''Sizi şöyle alalım'' , ''Hizmetinize ihtiyaç kalmamıştır'' dendi. Ossat anladım. İşime son verilmişti. Haklılardı tabi. Bir sürü tabak çanak bardak kırdıydım. Ama,pencereden gelen yarım içkileri de,iş esnasında, bardaklarda biütüne tamamlayıp tamamlayıp içiyordum bir yandan da..

Çıkıp gideyim salona diye içimden geçirdim ki, kapıya bir bekçi dikilmiş. Resmi elbiseli. Bırakmadı çıkıp gideyim. Tembihliymiş..Sonra sonra, içkimden ikramlar ettim.S onra da kendimi salonda buldum.''Oh be,dünya varmış''dedim. Geldim uzun masalarda kendime bir yer buldum.Herkeste içi var. Bana verilmiyor. Ben de yanımdaki şahsın her seferinde kadehine uzanıp uzanıp içkisi bitirip,boşunu da aynı yere koyuyorum.Yan gözle de bakmadan edemiyorum hani.Bakalım adamcağız ne yapacak'' diye...Adam her '''Şerefe''dendiğinde ,''BOŞ'' bardağı eline alıp,o da kaldırıyor.Ama boş...Ben içmişim...Haberi yok tabi....Adam kızdı nihayet: Nerede benim içki!? Kaçıncı defadır ki bardağım boş duruyor!'' iyi mi..?Bu sefer bardağı eline tutuşturdular da ,çenesi sustu adamın.Ve adamcağız yanımdan ayrılır ayrılmaz,karşımdaki pedermiş.Onu görmiyeyim mi? ''Ciddiyetini muhafaza et!'' dedi.Yüzü kıpkırmızıydı hırstan...

Peder,''Bartın'ın Emniyet Amiri''.Annemle,okulumun öğretmenleriyle birlikte aynı masadalar.Gördüm. Ve ortada harmandalı oynayan ben.''Tek başına''fırlamışım pist'e.. Kimse beni tutmasın.Bu oyunu iyi oynarım.Zaten tutan da yoktu .Benden başka oynayan da. İri iri açılmış gözlerle okulun has öğretmenleri, gözleriye beni takip ediyordu. Bir tek spor hocamız Ertuğrul Öder,o güleç tavrıyle,kaşının sadece birisi kavisli olarak çatkılı vaziyette''Kalkık'', beni süzüyordu. O kadar. Ondan sonrasını hatırlamıyorum.Bekçi, sırtında beni eve götürmüş..Ve cebimden kardeşim için sıkıştırılmış muz parçaları..Balon,çerez alacak vakti bulamamışım zahir. Netice?''Üç gün okuldan uzaklaştırma!''

Ne zaman bir davet alsam,çocukluğumuın bu sayfasını hatırlarım.Ve her seferinde takılırım sağa ,sola: ''Gelirken bana fındık,fıstık,balon getirin''diye de tembih edereim. Daha akıllanmamışım mı acaba? derim zaman zaman..

Evet.Bir''BLOG''gecesi ve düşündürdükleri.Ben de anılarımla karıştırarak böyle anlatayım dedim. Ben de gitmiş gibi oldum..

RESİMALTLARI:Geceden topluca muhtelif görüntüler..

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..