Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '18

 
Kategori
Blog
 

Blog Yazmak Ciddi İştir

Blog Yazmak Ciddi İştir
 

Türkiye’nin 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri atmosferine girmesiyle birlikte gündem değişti. Konuşulan, yazılan, çizilen tek konu seçimler… Bu da daha çok magazinsel düzeyde.

Medyamız ve kamuoyu ve hatta siyasetçilerimiz konuyu daha çok “adaylar, ittifak görüşmeleri…” bağlamında yüzeysel olarak ele alıyor.

Oysa gerçekten tarihi günlerden geçiyoruz.

Türkiye 25 Haziran günü, bugün pek kimsenin aklına hayaline gelmeyen yepyeni, bambaşka bir sabaha uyanacak. Halen daha farkında olmayanlar var ancak seçim günü yaklaştıkça farkındalık artacak…

Bu öyle bir gün olacak ki, herkes küçük dilini yutacak.

Ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bu şaşkınlığı herkes mi yaşayacak?

Hayır!

Sadece bizi, yani bencileyin fakirin Miliyet Blog’daki makalelerimizi izleme şansı elde edenler dışındaki herkes…

Evet,

Tevazuya gerek yok, 25 Haziran’da karşı karşıya kaldığımızda küçük dilimizi yutacağımız tabloyu Türkiye’de, 81 milyon kişi içinde, ilk kez ve sadece ben, bir tek ben, yalnızca ben… dile getirdim[1]. Koca koca siyasetçilerin, hukukçuların, gazetecilerin bulunduğu şu koskoca ülkede bu durumu gören, dillendiren, bu durumun yol açabileceği sonuçlara dikkat çeken benden başka hiç ama hiç kimse yok.

Bu öngörüye yer veren Milliyet Blog’dan başka da hiçbir yayın organı, yayın platformu yok.

Bu başarıyı herkes görmek ve teslim etmek zorunda.

Başta Milliyet Blog’u bünyesinde barındıran Milliyet Gazetesi, Gazetenin dahil olduğu grup, tüm medya ve internet alemi ve herkes ama herkes…

Türkiye’de 2017 yılı başında bir anayasa değişikliği gerçekleştirildi. 17 Nisan referandumuyla yürürlüğe giren değişiklikle başkanlık sistemine geçildi.

Apar topar gerçekleştirilen ve yalap-şalap yazılmış maddeleriyle yürürlüğe giren düzenlemenin o günlerde kamuoyundaki tartışması da yüzeysel ve ciddiyetten uzaktı. Hal böyle olunca bu günlere geldik.

Değişiklikle Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinin 5 yılda bir ve aynı gün yapılması hükme bağlandı. Cumhurbaşkanı adaylarından herhangi biri % 50 + 1 oy elde edemezse izleyen 2. Pazar, en çok oyu almış 2 adayın yarışacağı 2. Tur seçim yapılacaktı.

O günleri anımsayınız.

Muhalefet, parlamento çoğunluğunun ve cumhurbaşkanının aynı partiden olmasının “diktatörlüğe” götüreceğini, değişiklik teklifinin sahipleri ise “güçlü yasama ve yürütme”yle istikrar geleceğini savunuyorlardı.

Bunun böyle olmayabileceğini, sanılanın aksine, yeni sistemin parlamento çoğunluğuyla cumhurbaşkanının farklı partilerden olmasına ve bunun da kilitlenmeye yol açabileceğine, böyle bir tehlike bulunduğuna, bu sonuca götürecek maddenin Meclis’te oylanmasından hemen sonra dikkat çeken ve dile getiren ise sadece biz, yani Milliyet Blog yazarı ben Kenan IŞIK ve konu hakkındaki makalemize bünyesinde yer veren Milliyet Blog’dan başkası değildi.

Seçim yaklaştıkça manzara netleşiyor. İttifaklar seçim barajlarını geçersiz kılarak seçmen iradesinin yüzde yüze yakınının parlamentoda temsiline olanak sağlayacak. Bu durum parlamento seçimlerinde  ittifaklardan her birinin alacağı oylarla Meclis’teki temsil oranlarının birbirine yakın çıkmasına olanak sağlayacak. Ve ittifaklar sonucunda parlamentoya pek çok parti girebilecek. Bu koşullarda partilerden hiç birinin tek başına parlamentonun salt çoğunluğunu elde etmesine olanak kalmayacak. Cumhurbaşkanı ve Parlamentoda en çok üyeye sahip parti aynı olabilecekse de bu parti 301 milletvekiline ulaşamamış olacağından yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı ile parlamento güçleri ayrışabilecek.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. Tura kalması halinde Cumhurbaşkanının mensup olduğu partiyle  Parlamentodaki 1. Parti dahi aynı olmayabilecek. 

Olayın bir de iyi tarafından bakacak olursak, amaç güçlü iktidar ve istikrar iken bunun yerine bu yeni koşullar uzlaşmayı zorunlu kılacak ve siyasette hoşgörü ve barış dönemi başlayacak. 

Bu manzaranın ortaya koyacağı sorunları tartışacağımız yer  burası değil. Şunu anlatmaya çalışıyoruz.

Hesaplar şaşıyor galiba… Ama herkes görmeyebiliyor.

Biz bu olacakları bundan tam bir buçuk yıl önce, 12 Ocak 2017 tarihinde yazdık. Türkiye ise ancak 25 Haziran sabahı görebilecek.

Görenin hakkını verin…

 

Kenan IŞIK- Milliyet Blog Yazarı

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..