Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Anılar
 

Bloga soba kurdum

Bloga soba kurdum
 

Artık akşamlarımız güneşin "Yaz mesaim bitti, başınızın çaresine bakın" dercesine çekilmesi ile önce kışlıklar törenle çıkarıldı. Isınmak için ne gerekli ise sarılıp sarmalandıkları yerden çıkarıldı. Yaşadığım yerde sadece odun sobasına izin verildiği için bahçelerde öbek öbek odunlar yanmak üzere istiflendi. Burada odunun yaşı makbul, çabucak yanıp geçmesin diye. Çocukluğumda ki sobalarda ise odun satanlar ağır çeksin diye hortumla sularlardı odunları.

Çocukluğuma daldı gittim, odunların bahçede sere serpe uzanmış hallerine bakarken. Bizim sobamız öyle şık möbleli sobalardan değildi. Amcamların kuzine sobası vardı. Üzerinde yemek pişir su ısıt, çeşit çeşit marifeti olan sobalardı. Çocukluk işte, kıskançlıkla izlerdim onlara gidince sobalarını. Bir çekmecesine de patatesleri koyardı yengem, közlenirdi orada patatesler dünyanın sekizinci harikası gibi gelirdi bana nedense. Bir güğüm su tüm sobaların değişmezi idi.

Bizim sobamızı annem kömür ve odunla doldururdu, evimiz küçük olduğu içinde çabucak ısınırdı. Birde çaydanlığımı oturturdu üstüne, çay demlendikten sonra bir gün öncesinin bayat ekmek dilimlerisobanın üstüne dizilir, yaydıkları o koku bizi çok mutlu ederdi. Ekmekler soba üzerinden alındıktan sonra hepsinin üzerine o günlerin popüler yağı sana yağ sürülür, yağ anında erir çay eşliği peynirin katılımı ile o müthiş kahvaltı fazlı başlardı neşe içinde. Dışarı da kar yağıyormuş ne gam, bizde ilkbahar.

Birde bu sobaların aralıklarla çırpılıp yeniden sobanın kurulma merasimi olurdu bizde aklıma geldi. Şimdilerde nerede ise hiç göremez oldum bu tür temizleme harekatlarını.

Bizde sobayı annem kurardı babam bu konularda pek becerikli değildi. Bir gün annemin canına tak dedi. "İrfan, dedi bu kez sen kuracaksın sobayı. Babam da ne yapsın çaresiz ama yiğitliği de elden bırakmıyor. "kurarım hem de senden daha güzel kurarım" dedi.

Bugün gibi aklımda, borular geldi, bizler yanında çırak. Annem seyrediyor zor bela da olsa boruları birbirine uydurdu, dirsekleri taktı ama iğreti hadi düştü hadi düşüyor derken babam dangadanakkkk diye sobanın üstüne sanki orası sandalye imiş gibi oturuverdi. Gözlerinden ateş çıkıyordu, eğilse sobadaki odunlar ateş alır kızdı... "git baba git, bir daha soba kurmak mı." Tövbe dedi. Annem zafer kazanan kumandan edası ile .. tık tık tık.. tüm boruları taktı, telle de sabitledi babam hayran.

Büyük şehirler de sobalar bir bir tedavülden kaldırılıyor, sırada hangi eşyamız var acaba.. sevgi ile sıcacık akşamlara…Bu yazının üstüne bu türkü söylenmez de ne söylenir?

Sobalarında Kuru Da Meşe
Sobalarında kuru da meşe yanıyor efem
Yanıyor da Mehmet Ağam da üşümüş de donuyor
Boncuklu gelin orta yerde dönüyor da dönüyor
Aslanım da efeler vay vay
Kar mı yağıyor yaren Gümen'in dağına efem
Haydi çıkalım şu dağların başına da başına
Mehmet efem oturuvermiş efelerin sağına
Aslanım da efeler vay vay

Denizli yöresi türküsü..Özay Gönlümden alınma

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..