- Kategori
- Blog
Blogçu!
Geçen gün Bendmak’ı, eski şirketimi, ziyarete gittim. Tabi ki herkes şaşırdı; “hayrola, hayır gele”...
“Bir yıl oldu ayrılalı, kutlamaya gelmiştim!”
Blog yazarlığında 4 yıl olmuş, ayın onu itibariyle! Bu durumu da kutlamak gerekli!
Bu yıllar içerisinde toplam 456 blog üretmiş, 140.000 kez okunmuşum. Okuyanların %60’ı erkek, %70’i 35 yaş üstü ve %80’i yüksek öğrenim görmüş! Ve dolayısıyla gençleri hedef alarak başladığım blog yazarlığında –bu açıdan bakıldığında- son derece başarısız olmuşum. Hedef kitleme %20 oranında ulaşmışım ki bu oran kabul edilesi bir durum değil!
Öte yandan yazmaktan son derece keyif almışım, kişiliğim gelişmiş, yazım dilim oturmuş, güzel paylaşımlar yaşadığım bir çevrem oluşmuş ve her şeyden önemlisi, Eric olarak yazarken ANIL’ı bulmuşum!
Diyeceksiniz ne biçim bir yazı bu?
Bu yazıya da İngilizce bir isim bulup Türkçe'ye çevirmeyeceğim. Bu yazıyı yazarken hiç kimsenin tahmin edemeyeceği noktalara değineceğim ve benden beklemediğiniz ölçüde, yazdıklarımdan dolayı şaşıracaksınız.
Öncelikle Janine Warner’e göre bizim gibi yazarlara dünyada BLOGÇU (BLOGGER) deniyor...
Yazım dünyamızın adı BLOGOSFER (BLOGOSPHERE) ve bizler bu dünyaya ait Milliyet Blog eyaletinde yazıyoruz!
Biliyorum bu konuda değişik bloglar yazıldı. Erdal Ceyhan isim konusunda detaylı bir blog da yazdı. Fakat benim amacım herhangi bir tartışmaya girmek değil; BLOGOSFER’den bize nasıl bakılıyor, onu keşfetmek!
Biz BLOGÇUlar şunu kanıtlamışız; profesyonel yazar olmasak dahi insanları eğleyen iyi metinler yazabiliyormuşuz! Ben bu “EĞLENDİRMEK” kelimesine takıldım. Vallahi onca blog yazdım ama kimi eğlendirdim, çok merak ediyorum...
Ve iyi blog yazmak için:
Yazım stili ve tonlaması geliştirmek
Kısa dahi olsa, sık-sık yazmak
Blog ortamını okuyucularla interaktif kullanmak
Gerekliymiş!
Bu makaleyi okurken açıkçası bizler blog yazarı değil miyiz? diye aklımdan geçirmedim değil. Çünkü biz tam tersi sık-sık yazdığımızda, okunma oranlarımız düşüyor. Ve bu yüzden yazma kapasitemiz olmasına karşın, ayda 4-6 blog arasında yazmak üzere çaba gösteriyoruz!
Bir blog sitesi WEBSITE 101’e göre kaliteli blog yazarı olmak için şunları yapmak lazımmış:
1. Okuyucunu düşünerek yazmak
2. Yazdıklarını değerli ve dikkat çekici kılmak
3. Yazım ve dilbilgisi hatası yapmamak
4. Kısa, basit ve TATLI yazmak
5. Canlı ve interaktif yazmak
6. LİNKLEMEK
7. Anahtar kelimeleri iyi seçmek
8. Açık ve net yazmak, anlaşılır olmak
9. Konuştuğun gibi yazmak
10. Anlaşılır başlık kullanmak ve vurgu yapmaktan kaçınmak
Aslında böyle olduğunu tahmin etmekle birlikte bilgi taraması yapınca bunun böyle olduğunu öğrenmek, bizim yaptığımız işin blogçuluk değil de daha çok BLOG YAZARLIĞI olduğunu fark etmek anlamına geliyor. Öyle ki MİLLİYET BLOG ortamında çoğumuz kişisel blog yazmaktan imtina ediyoruz.(Ben değil!). Fazlasıyla ebedi yazarak, blogçuluk ilkelerini çiğniyoruz. Ve nitekim bu yüzden gençlere hitap edemiyoruz. Dolayısıyla benim %20 oranında gençler tarafından okunmam kadar doğal bir şey olamaz!
Milliyet Blog’u bizim gibiler şekillendirdiği için –affınıza sığınarak- bu ortamı dünyadaki alternatiflerinden farklı bir hale getiriyoruz. Bazen politikacı, bazen gazeteci, bazen bilim adamı, bazen de yazar edasıyla blog ortamını gerçek dünyaya eş koşturuyoruz ve böylece medyaya alternatif yazarlık yapıyoruz. Bu yaptığım küçük araştırma benim gerçekten bir blogçu olmadığımı gösterdi!
Askerde Richard Bach’ın SONSUZA UZANAN KÖPRÜ romanını okurken bir yandan ağlıyor, bir yandan eğleniyor, bir yandan da ”böylesi bir aşk hikayesi yaşamış” biri olarak ben niye yazmıyorum diye sorguluyordum. Ve özellikle karısı Richard Bach’a “DOMUZCUK” dediği an, Ayşegül’ün de bana binbir kez aynı şekilde hitap ettiği düşünülürse, “evet” dedim, “kesinkes ben de bir gün mükemmel bir aşk romanı yazacağım!”.
Yani şunu ifade etmek istiyorum; ben her daim içten içe BLOGÇU değil, YAZAR olayı istemişim...
Devam ediyorum;
Türk sitelerine girildiğinde daha çok bizim anladığımız anlamda bloglara ve blog yazarlığına yönelik tavsiyelerde bulunuluyor. Yani BLOGÇULUKTAN BLOG YAZARLIĞINA geçiş yaşıyoruz Türkiye’de!
Blog yazmak;
Masrafsız
Bilgi gerektirmeyen, kolay
Popüler
Kariyerli
İş bulduran
İş kurduran
Marka yapan
Para da kazandırabilen bir uğraşmış!
Ve blog yazmak için;
Söyleyecek sözümüz olmalıymış,
Nasıl söylemek istediğimize karar vermeliymişiz,
Başlığımıza uygun şeyler söylemeliymişiz!
Ben onu bunu bilmem.
Bu kadar lakırdıdan sonra söyleyeceğim;
Ben bu işi severek, isteyerek, mutlu olarak yapıyorum. Elbette müthiş değilim ama bir tarzım olduğu kesin ve bence önemlisi de bu!
Yaşadıklarımdan ve okuduklarımdan öğrendiğim bir şeyler var ve ben bunları sizlerle paylaşıyorum. Ve daha da önemlisi, bu yaşamı ayrıntılarıyla hissederek yaşıyorum.
Tıpkı sizler gibi!
Nice yıllara bana, sizlerle birlikte...