Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '09

 
Kategori
Blog
 

Blogçu'nun kabusu!

Blogçu'nun kabusu!
 

Radikal'in "Blogçunun kabus ülkeleri" başlıklı haberi şöyle:

"Daha çok Çin’in adını duyuyor olsak da Tayland ve Bengladeş’in arasında yer alan uzakdoğu ülkesi Burma (Myanmar), İran ve Suriye blog yazarlarının en çok zulüm gördüğü ülke listesinin ilk üç sırasını oluşturuyor. Dünya Basın Özgürlük Günü sebebiyle yayınlanan raporda iktidarların hızla artan ve çeşitlenen bloglara karşı önce sansür ve filtre mekanizmalarını çalıştırdığı yeterli olmadığı durumlardaysa site sahiplerini hapse attığına dikkat çekildi.

Cunta yönetimindeki Burma’da yönetim bütün internet iletişimini denetliyor ve sansürlüyor. Sansürü aşarak bloguna bir video yükleyen Maung Thura adlı kullanıcıysa çıkarıldığı mahkemece 58 yıl hapse mahkum edildi. "

Habere göre, blog yazmanın en ağır bedelini Burma'lı Maung Thura ödemiş; tam elli sekiz yıl hapis.. Deprem felaketi sonrası dışardan gelen yardımları bile, kepazeliğimiz görünmesin, diye yasaklayan cuntacıların idaresindeki Burma'da bu akibet kaçınılmazdı zavallı Maung Thura için..

Oysa, cuntacıları hiç eksik olmayan Türkiye'de bugün yaşanan demokratik hava sayesinde cuntacılığı bile metheden bloglar yazılabiliyor. Demokrasinin fazileti de burda yatıyor zaten.

İnternet teknolojisinin gelişmesiyle başlayan Blog yazma işi, totaliter devletlerin başını ağrıtmaya devam edecek belli ki.

Bence tek sesliliği ilke edinmiş devletler değil, demokrasisi gelişmiş devletler de blog sisteminin bu denli gelişmesinden mutlu değiller.

Çünkü, yazılı basının aksine bu alanın kontrolü daha zor. Bir yönüyle de "her kafadan ayrı ses" çıkma durumu söz konusu.

Totaliter yapılı devletlerin bu "çok seslilik"ten haz etmeyeceği bellidir. Onlar için, her hür ses bir sorun kaynağı olabilir. Ama demokratik ülkeler için bile blogçuluğun can sıkıcı yanları olabiliyor.

Şöyle ki; blog yazarları, yazılı basın yazarları gibi sorumluluk sahibi olmayabiliyor. Çoğu zaman takma isimlerle olmadık hezeyanlar yazıya dökülebiliyor. "Söz uçar yazı kalır" ilkesi gereği de, bu yazılanlar devletler için güvenlik veya saygınlık sorunu oluşturabiliyor.

Bir blog yazarı olarak, kayıtsız şartsız desteklemiyorum blog yazarlığını.. Her iş gibi bunun da bir sorumluluğu ve bağlayıcılığı olmalı, diye düşünüyorum.

Aksi halde, haberde sözü edilen ülkeler gibi, diğer devletler de musluğu kısmak zorunda kalacaklar.

Düşünün ki, ağzından çıkanı kulağı duymayan bir meczup geçip klavyenin başına ülkenin Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na, Meclis'ine verip veriştiriyor. Bir topluluk içinde asla söyleyemeyeceği şeyleri bilgisayarı ile başbaşa iken söyleyebiliyor. Akılla izanla bağdaşmayan ifadeler döktürüveriyor.

Şimdi bu kişiye blog yazarı diyip hoş görüyle mi bakmalıyız?

Blog sitelerinde yer alan görüşler, bir kahvehane muhabbetinden farklı olmalı. Eğer söyleyeceğini tüm ülkeye; hatta tüm dünyaya karşı söylüyorsan, kahvehanedeki arkadaşına söyler gibi söyleyemezsin.

Hele de yeni yeni rayına oturan Türkiye demokrasisini yaralayacak kişisel nefretini blog zemininde kusamazsın.

Kirlettiğin zeminin ayağını bastığın zemin olduğunu unutmayacaksın. Klavye başında verip veriştirirken davetiye çıkardığın cuntacıların iş başına geldiklerinde ilkin seni çöplüğe tıkacaklarını da hesaba katacaksın.

O halde kabus görmemek için "uyanık" kalmayı bileceksin. Özgürlüğün, çok sesliliğin ancak ve ancak demokratik zeminlerde yaşayabileceğini unutmayacaksın.

Demokrasi açıklık rejimidir; her çeşit görüş kendine bir yer bulabilir, her türlü eleştiri herkesin hakkıdır.

Ancak, demokratik rejimi hedef almak özgürlük içerisinde değerlendirilimez.

Er meydanına çıkıp istediğin kişiyle güreş tutabilirsin; bu senin hakkındır. Ama "er meydanı" nın kapatılmasını istemek gibi bir özgürlüğün olamaz..

Bunu isteyen, eğer maksatlı değilse, kendi bindiği dalı kesen bir safdilden başkası olamaz..

İster köşe yazarı, ister blog yazarı olalım, ilk görevimiz görüşlerimizi serbestçe yazmamızı sağlayan demokratik yapıyı kayıtsız şartsız desteklemek olmalıdır.

Mevcudiyetimizin yegane temeli demokrasidir çünkü..

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..