Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '06

 
Kategori
Blog
 

Blogculuk 2

Milliyet blog yeni aşamalara vardı. Aşağıdakiler, bunlar hakkında yalnızca kişisel düşüncelerimdir:

Sayfası en çok görüntülenenin tıklanması 700.000’e limitleniyor. Bu da, 6 ayı aşkın bir sürede bu bloglara bakan tüm okur sayısının 750.000 civarında olduğunu gösteriyor. Bu, en çok görsel malzemeye ilgi duyulduğu için, fotoğraf tıklanmasının limiti olan 250.000’e göre büyük bir sayı. Ayrıca, Milliyet’in internet sayfasına girenlerin büyük bir bölümünün blog bölümünü okuduğu ortaya çıkıyor.

Milliyet ana internet sayfasına konmak okur sayısını çok etkiliyor. En çok tıklanan makale 80.000’i geçerken, bu sayı sayfa görüntülenmesinde 5.-7. sıraya denk geliyor. İlkinin tek blogla ve göreli kısa bir sürede, ikincisinin 200 civarında blogla aylar ölçeğinde bir sürede toplandığı düşünülürse, fark belirginleşir.

Her ikisini de, matbu gazetelerdeki köşe yazarlarının internetteki yazılarının tıklanması ile karşılaştırınca, fark ortaya çıkıyor: Onların reytingi en çok 2.000 civarında oluyor.

Milliyet blogda 600’u aşkın yazar oldu ama bunun yalnızca ilk 30’u sürekli yazar modunda. Yazar başına 10 blog ya düşüyor, ya düşmüyor. Ortalama süre ise, 300. yazarın giriş yaptığı Ağustos 2006 başına göre 3 ay. 3 ayda 10 yazı, 7-10 günde 1 yazı eder. Aynı ortalama süreye sahip yazarların 5 ve aşağısıda yazısı olanlar için ‘hobi yazar’ denebilir.

Herhangi bir gazetede ortalama 100 köşe yazarı oluyor. Bu açıdan Milliyet blog yeni bir köşe yazarı kuşağını şimdiden yaratmıştır diyebiliriz. Şerh: Tuhaf bir biçimde, Milliyet’in açtığı yolu hiçbir diğer gazete izlemiyor. Oysa, blogcu başlıklı Türkçe blog sitesi yazılı basında epeyi haber olmuştu. Onlar 200.000’i aşkın yazar barındırıyormuş: Türkiye’de gerçekten her 3 kişiden 5’i yazar.

Milliyet bloglar, sosyal soslu magazin ortalamasında seyrediyor. Olağan koşullarda bir köşe yazarı kendinden pek söz etmez. Ediyorsa da, bunu bir şeyin dolaylı reklamını yapmak için yapar: Örneğin, geçen pazar şurada yemek yedim, gibi. Blogların aile, aşk, vd konularında epeyi kalabalık olduğu düşünülürse, buralardaki samimiyetin, itiraf-com abartısına düşmeyen makul bir dozda olmasının okuru çektiği düşünülebilir. Diğer bir nedense, 600 yazarın 6.000-60.000 arkadaşı vardır zaten, onlar yazarını doğrudan tanıdıkları için okurlar. Bir de, yazanlar bunun ayırdında değil ama samimiyetin dilinde aşırı standartlaşmışlık var. Sıradan insanların özel mektuplarının koleksiyonunu yaptığım için bilirim: Taa 1930’lardan itibaren mektup dili, her 10 yıllık dilimlerde bir standartlık taşır, bu o türden bir standartlık değil: Daha çok radyo DJ’lerinden edinilmiş popüler altkültür dili.

Blog yazarları derin yazılar yazmıyor pek. Bunu itiraf da ediyorlar, o zaman pek okunmuyorlarmış. Yanısıra bir gerçek daha var: Matbu gazetelerin köşe yazarları da ortalamada düşünce açısından ve bilgi sığdır. Hataları yüzlerine vurulunca, bundan pek hazzetmezler de. Demek ki bu konuda her iki tarafta da koşutluk var.

Yazarlar henüz ayırdına varmadı: Bu işten Milliyet çok karlı çıktı. 100.000’erden satabilecek 10 derleme kitap yapılsa, Türkiye’nin çok-satar listelerini zorlayacak ve milyonlarca dolarlık bir pazar oluşmuş demektir.

Matbu gazetelerin 100’er köşe yazarına, ayda 1.000 dolar net maaş, artı maliyeti 2.000 dolardan olmak üzere, yılda epeyi milyon dolar ödedikleri hesaplanabilir. Merak ediyorum: Bir Çetin Altan gibi eski tüfek, yeni kuşak sanal köşe yazarları hakkında ne düşünüyor, diye. İşlerini kaptırmaktan korkuyorlar mıdır acaba?

Bazı blog yazarları Milliyet’i ekşi sözlük ile karıştırmaya başladı. Bir blog kardeşliği veya blog ‘garden’ partisi gibi, post-modern tasarımlara kapıları açık.

İşin en ilginci, ulu manituların, yani Milliyet’in asıl sahiplerinin ve CEO’larının ne düşündüğünü bilmiyoruz. Onlar bizim ne düşündüğümüzü yazdıklarımızdan okuyabiliyor ama bugün 600 blog yazarından en az yarısının Milliyet’in en tepesinde kimin oturduğunu bilmediğine eminim. Şimdilik, tıpkı matbu kitaplar dünyasında olduğu, onlarla aramızda editörler klanı var.

Bu biçimiyle bloglaşma ticari sonucunu yakaladı, hem de hepi topu 6 ayda. Ancak, her ne kadar artık medya yalnızca bir meta sayılsa da, işin kültürel yanı da var. % 1’lik oranı hesaba alırsak, 6-7 tane marjinal yazarımız var demektir. Onlardan biri olduğumu 90 günde açıkseçik ortaya koydum. Bize arka kapının yolu görünecektir herhalde.

Kendi öznel izlenimimi ekleyerek 2. etap değerlendirmemi kapatayım: Milliyet bloga çaresizlikten geldim. 3 ay sonra hala çaresizim. Bir yazar olarak, 30 küsur yıllık çabam bir hiç değerinde.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..