Blogda cinayet...(Altıncı bölüm)

Birinci bölüm için "tıklayın"

Bir önceki bölüm için"tıklayın"

- Şimdi yeni bir saldırı düzenledim.

- Bu sefer bitti adam

- Evet bize yaptığı saldırının hesabını verecek

- Sen uzun zamandan beri mi oynuyorsun bu oyunu?

- Ogame ilk çıktığından beri...

- Birinci dünyada ilk on arasındaydım. Hakkımı parayla sattım birine.

- Oluyor mu öyle?

- Bu oyunun öyle çok meraklıları var ki.

- Bütün dünyada oynanıyor.

- Şimdi 52. dünya başladı. Her bir dünyada en az 10000 kişi oynuyor.

- Bu sayı bütün ülkeler için geçerli mi?

- Yok.Bu sadece Türkiye'de.

- Yani burada bu oyunu en az beşyüzbin kişi mi oynuyor?

- Aynen öyle.

- Şimdi bir de onun yerli versiyonu çıkmış. Emret diye, ben oynamıyorum ama, birçok arkadaşım onu da oynuyor.

- Milletin işi gücü yok desene.

- Ne yapsın millet, bu şekilde deşarj oluyor insanlar...

- Bana bak. Oyuna daldık. İnternet cafeyi boşladık bu arada. Biliyorsun bize emanet ettiler burayı.

- Boş ver ya. Zaten fazla kişi yok burada. Bir o siyah bereli adam, Bir de bizim gibi oyun oynayan iki çocuk var.

- Birazdan onlar da gider. Kapatırız burayı.

******

Siyah bereli adam önce blogların yazıldığı siteye bakar.Ama siteye giriş yapmaz. Hotmail'in ana sayfasını açar ve Nilgün Aslan adında bir kimlik oluşturur kendine. Daha sonra blog sitesine bu isimle kayıt yaptırır. Yanında getirdiği kağıda bakarak bir blog hazırlayıp, siteye gönderir.İnternetten fazla dikkati çekmeyen bir bayan fotoğrafı indirip, onu da oluşturduğu kimliğe ekler. Kısa zamanda blog sitesine kabul edileceğine emindir.

******

- Komiserim bir fikrim var.

- Söyle Ethem,

- Bugün ayın dokuzu...

- Evet biliyorum.

- Şimdi, blog yazılarından okuduğum kadarıyla bazı blog yazarlarının 11 Ekim Pazar günü İzmirde toplantıları varmış.

- Devam et...

- Şimdi diyorum ki, bizim Mehmet Ali Eryılmaz veya blogdaki ismiyle Ali Yımaz o blog davetine bir yorum yazsa ve "Ben de katılıyorum" dese...

- Eeee

- Katil o yorumu okuyup, onu bulmak için o toplantıya katılır mı acaba?

- Bütün blogları okuyor mudur sence?

- Bence bütün yazıları yakın takibe almıştır. Ali Yılmaz'ı bulmak için en ufak bir ipucunu değerlendiriyordur. Yoksa o iki adamı neden öldürsün ki?

- Biz buradan ayrılamaz ki, adamı korumak için.

- İzmir emniyetinden yardım isteriz.

- O toplantıya iki tane sivil polis gönderirler, blog yazarları gibi aralarına katılır.

- Ama öteki yazarların da hayatı tehlikeye girmez mi?

- Kapıya hiç belli olmayacak şekilde bir dedektör koyarız. Eğer herhangi bir kişi silahla girerse hemen belli olur. O zaman adamı anında yakalarız.

- Evet, onlar yeni ithal edilmişti. İnsan farkına olmadan o dedektörlerden geçiyor. Mehmet Ali Yılmaz la da konuşalım. Bu konuyu yarın detaylandıralım.

- Benim İzmir emniyetinde çok samimi bir arkadaşım var. Onunla konuşayım mi?

- Bir konuş bakalım. Onların elinde de o dedektörlerden varmıymış?

- Tamam komiserim..

******

- Mehmet Ali ne dersin bu işe?

- Tamam da ya bir terslik olursa?

- Merak etme olmaz. Şimdi İzmir'den haber bekliyoruz. Gerekli bütün tedbirleri aldıracağız. Zaten yanında devamlı bir sivil polis olacak.

- Siz öyle diyorsanız öyle olsun komiserim.

- Tamam sen şimdi yorumunu yaz. Ben de geliyorum de...

- Tamam komiserim...Ama eşimin bundan haberi olmasın. Şimdi başımın etini yer. Seni yem olarak kullanıyorlar diye.

- Sen hiç merak etme. Sen söylemezsen biz hiç söylemeyiz.

******

- Ne işin var senin İzmir de?

- Ya..karıcığım,.. bizim blog yazarlarının bir toplantısı varmış. O toplantılar da çok eğlenceli geçiyormuş.Yazılarından tanıdığım bir çok arkadaş var orada, onlarla tanışmak istiyorum.

- İstanbul çuvala mı girdi de ta... İzmirlere gidiyorsun. Burada yapıldığı zaman gidersin.

- Tamam da bu toplantıya katılım çok fazla olacak. Zaten burada yapıldığında İzmir'den çok arkadaş gelmiyor ki buraya. Blogda en aktif yer İzmir.

- İyi tamam.... Ne halin varsa gör. Kendine dikkat et. Başına bir şey gelmesin.

- Ne gelecek ki? sen iyi düşün yeter.

Devamı için "tıklayın"