Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '09

 
Kategori
Öykü
 

Blogda cinayet...(Dördüncü bölüm)

Blogda cinayet...(Dördüncü bölüm)
 

www.haberyenice.net/resim/cinayet.jpg


Birinci bölüm için "tıklayın"

Bir önceki bölüm için "tıklayın"

- İki tane mesaj, 3 tane yorum....

- İsim yazıyor mu?

- Bu rumuz olsa gerek. Nurcudumrul yazıyor. "Hocama dil uzatma, yoksa fena olur" diye 2 mesaj, ve ona benzer de yorumlar.... Bunu not edelim bir tarafa...Rıfat editörlerle görüşecekti. Orada bloke edilmiş mesajlar varsa onları da karşılaştıralım. Bu gece uzun sürecek....

******

- Son cinayetlerin polis raporları geldi sayın savcım. Her iki cinayet arasında isim ve soyadı benzerliklerinden başka bir bağlantı bulamadık. Maktullerden biri Mardin'li, diğeri Tekirdağ'lı. Yapılan soruşturmalarda kan davası veya töre davasını çağrıştıran bir şey yok.

- Peki, her iki cinayette de kurşun aynı silahtan mı çıkmış?

- Aynen öyle, balistik raporları öyle gösteriyor. Yanlız bir şey daha var.

- Nedir?

- Balistik raporları aynı silahın bu iki cinayetten başka bir üçüncü cinayette daha kullanıldığını gösteriyor.

- Hangi cinayet?

- İhsan Wober cinayeti.....

******

- Komiserim, sayın savcım size bu dosyayı gönderdi. Sizdeki İhsan Wober cinayeti soruşturmasıyla birleştirilecekmiş. Beni de sizin ekipte çalışmam için görevlendirdi.

- Hımm. Kendisi telefonla beni aramıştı. Son iki cinayette kullanılan silah aynı zamanda İhsan Wober'i vuran silahmış. Ben de bunun üzerine bir araştırma yaptım. Şöyle bir sonuca ulaştım. Madem bizim ekipte çalışacaksın, bunları senin de bilmen gerek. Bu arada adın neydi senin?

- Kusura bakmayın, kendimi tanıtmayı unuttum. Adım, Tarık efendim.

- Tamam Tarık, bak şimdi. İhsan Wöber cinayetinde şöyle bir sonuca ulaştık. Kendisi bir internet sitesinde, internet günlüğü denilen blog yazıları yazıyormuş. Yazdığı yazıların bir çoğu sivri yazılar. Bu yüzden tehditler alıyormuş. Bizim ekipten Ethem ve Rıfat'ın raporları da elime yeni geldi. Onu tehdit eden kişilerin gerek rumuzları gerekse isimlerini çıkarttık. Rıfat birazdan onların ip adresleri getirecek. Son iki cinayette kullanılan silahla, İhsan Wöber'i vuran silahın aynı silah olduğunu öğrenince, o internet sitesinde üçüncü bir Ali Yılmaz'ı aradık ve bulduk da.

- Yani öldürülen her iki Alı Yılmaz da boşuna mı ölmüşler?

- Elimizdeki bilgilere göre öyle görünüyor.

- Peki efendim, Yılmaz, çok kullanılan bir soyadı. Ali de öyle. Daha başka Ali Yılmaz'lar da ölmesin.

- Sanmıyorum. Çünkü katil, öldüreceği kişilerin blog yazılarını iyice incelemiş. Biraz evvel üçüncü bir Ali Yılmaz'dan söz etmiştim. İşte o Ali Yılmaz bir yazısında Kadıköy ilçesinde elektriklerin 15 saat süreyle kesilmesiyle ilgili bir blog yazmış. Bunu yazarken de kendisinin Kadıköy ilçesinde yaşadığını belirtmiş. Bu yüzden katil, daha doğrusu psikopat katil diyeceğim, bu ilçede yaşayan iki Ali Yılmaz'ı da aynı gün öldürmüş.

- Peki onları nasıl bulmuş?

- Telefon rehberinden tabii ki. Türk Telekom'un internet sitesindeki rehberine bir kişinin isim soyadı ve yaşadığı ilçeyi yazarsan ki, psikopat katil, bunların Kadıköy'de yaşadığını biliyor, hem telefon numaralarını hem de adreslerini bulursun.

- Peki üçüncü Ali Yılmaz...

- Onun ip adresini internet sitesi yetkililerinden aldık. Adresini de tesbit ettik. Şimdi oraya bir ekip gönderdim. Kendisini alıp, buraya getirecekler.

******

- Adama bak ya....Bu site kalabalıklaştıkça kalite düşüyor. Blog kategorisine bir yazı yazmış. Hadi arkadaşlar blog yazalım. Lay lay lom. Hep beraber, hep beraber...lay lay lom. Adamın yazdığı yazıların hepsinin içi boş. Bir de bu kategoriyi boşu boşuna meşgul ediyor. Kendisini tenkit edenlere de saygısızlık yapmayın diyor. Editörler bu yazıların yayınlanmasına nasıl izin veriyorlarlar, aklım ermiyor.

- Ne oluyor Mehmet Ali? Kendi kendine mi konuşuyorsun?

- Yok ya karıcığım. Veli Reçel adlı bir blog yazarına uyuz oldum da, ona söyleniyorum.

- Sen yine mi bilgisayar başına takıldın. İyi ki çocuk dışarı çıktı. Hemen otur, geç kalma.

- Sen bana laf söyleyeceğine kapıya bak. Kapı çalıyor.

- Bak çocuk geri döndü. Hemen kalk bilgisayarın başından.

******

- İyi akşamlar hanımefendi. Biz Ali Yılmaz'ı arıyorduk.

- Ali Yılmaz mı? Bu isimde biri yok ki burada.

- İnternet sitesine blog yazan biri yok mu?

- Var da.... bir dakika... Mehmet Ali gelsene bir dakika buraya..

- Ne oldu? kimmiş gelen?

- Gel dedim sana hadi..

- Tamam geliyorum..

- Buyrun kimi aradınız? Ben Mehmet Ali Eryılmaz.

- Siz blog yazarımısınız?

- Evet

- Hangi isimle yazıyorsunuz?

- Ali Yılmaz

- Tamam, o zaman doğru adres. Biz Emniyet Müdürlüğünden geliyoruz. Bizimle emniyete kadar geleceksiniz.

- Ne olmuş Mehmet Ali?

- Beni emniyete çağırıyorlar.

- Ben sana demedim mi? Bu yazıların yüzünden başımıza iş gelecek diye. Kimbilir neler yazdın da emniyete gidiyorsun. Yandık şimdi.. Tazminat davası mı, hapis mi, yoksa Ergenekon mu?

- Hanımefendi sakin olun.

- Beni neye çağırıyorlar memur bey?

- Gidince komiserim size anlatacak. Buyrun gidelim.

******

- Kaça kadar açıksınız?

- Saat 01 de kapatıyoruz internet cafeyi.

- İyi o zaman. Ben fazla kalmayacağım zaten.

******

- Haluk adama bak, bu havada başında siyah bere var.

- Belki de saçları dökülüyordur.

- Ne bileyim. Saat 24 den sonra insan neden internet cafeye gelir ki?

- Belki de maillerine bakacaktır. Bize ne ya...

- Haklısın. Biz alacağımız paraya bakalım.

******

Siyah bereli adam orada bir işlem yaparken kendi kendi mırıldanır, ama sesini kendisinden başka kimse duymaz.

- Allah kahretsin... Herif hala hayatta......

Devamı için "tıklayın"

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..