Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '08

 
Kategori
Blog
 

Blogda Tartışma Kültürü!

Blogda Tartışma Kültürü!
 

resim: aykiriedebiyat.blogcu.com/yazmak-ustune_13508


Ermeni Tehciri ve özür bildirisi ekseninde yapılan tartışmaların, elbette ki MB okuyucularına, konu hakkında daha bilgilenme, detayları öğrenme, farklı yaklaşımları müşahede ve mukayese etme anlamında çokça yararı oldu.

MB ahalisi olarak yazdık, karşı çıktık, onadık, incindik ve incittik!

Ancak tartışmada kullandığımız üslup pek de hoş olmadı, sanırım. Bilhassa, hemen her konuda yaptığımız gibi, bu konuda da toplumun siyah ve beyaz gibi birbirinden tamamen ayrılması gerektiğini düşünenler oldu.

Yazılarımda da belirttiğim gibi yine Türkiye’de tartışılan her konuda olduğu gibi indirgemeci ve toptancı bir methiye veya suçlama kolaycılığına kaçtık. Meselâ, Ermeni tehcirinin Osmanlı perdesinin arkasında Türkiye’yi yıpratmak için kullanıldığını ifade edenler, konu üzerinde en fazla araştırma yapan Türk Tarih Kurumu’nu referans gösterenler, resmi kayıtları dillendirenler milliyetçi-muhafazakâr olarak değerlendirildiği gibi; Osmanlı paşalarının yılmaz savunucusu olarak addedildiler.

Adeta, özrü savunanlar “solcu”, savunmayanlar “sağcı” diye nitelendirildi.

Sonra “Ermeni tehcirinin yurt dışı kökenli" olduğunu savunanlara, “Biz Türkler, kendi başımıza bir şey başaramaz mıyız?” itirazını yükseltenlerin, yine Türkiye’nin en sağlam kurumlarından Türk Tarih Kurumu’nun konuyla ilgili basın bildirisine itibar etmemesi ne yaman çelişkidir, değil mi?

MB’de yazanların birkaçı dışında kimse uzman tarihçi değil. Elbette herkes yazılarına, kendi mantığı ve kalbiyle inandığı kitapları veya kurumları referans gösterecek! Son kararı kişilerin vicdanı verir. “Ben çok okudum, sen az okudun!” mantığını ileri sürerek, kendi fikirlerinin doğruluğunu ispat etmeye çalışan iddialı arkadaşların, üniversitelerdeki tarihçilerimizden, hem okuma hem belgelerle araştırma yapma konusunda Türk Tarih Kurumu’ndan daha çok okumadıklarını ve araştırma yapmadıklarını da unutmamaları gerekirdi.

Elbette ki, millet olarak özeleştiri yapmalıyız; ancak bunu yaparken kendimiz hakkında olumlu veya olumsuz bütüncül ve saldırgan ifadeler kullanmamalıyız.

Dikkatimi çeken ve beni etkileyen bir başka konu da, yazı başlıklarında ve içeriğinde kullandığımız marjinal ifadeler… Bir üyemiz "davetkâr" sözünü kullanmıştı, ben de "tahrikkâr" sözünü daha uygun gördüm. İtiraf edeyim ki benim konuyla ilgili yazdığım yazılara dilimin ağır ve tumturaklı (kimine göre küfürlü!) olmasının önemli nedenlerinden biri de bu üsluba gösterdiğim tepkidir. Diğer yandan, yazı başlıklarında karşı görüştekileri ötekileştiren ve aşağılayan kelimeler (saflar, cahiller, aptal, salak...) kullananların, benim üslubuma söz söylemeleri de tebessüm ettiren çelişkidir.

Diğer önemli bir konu da, toplumun değerleri üzerinden konuşurken eleştirinin ötesinde, bile bile bu değerlere hakaret ederek, sonradan insancıl görünme uyanıklığıdır. Bilhassa, bu kişiler, Batılı gözüyle Doğu’ya bakma(oryantalizm) hatasına düşmektedirler.

Mukayese ve muhakeme eksikliği hissettim tartışmalarda... 100 yıl önce yaşanan olaylarda sadece bir tarafın acılarını dile getirip konuyla ilgili, ilişkili olarak ait olduğumuz milletin acılarından hiç bahsetmemek de oryantalist bir yaklaşımdır, diye düşünüyorum.

Millet olarak özeleştiri yapmak; kendimizi unutmak, inkâr etmek, yok saymak anlamına gelmemelidir. Allah muhafaza; köksüz, mazisiz olduğumuzu dediğimizde bize "p" ile başlayan üç harfli kelimeyi söylerler ki, daha beter ne olabilir?

Bir de tutarlı olmak, "at gözlüğü takmak, burnunun dikine gitmek, inatçı olmak" demek değildir.

Beni en çok üzen konulardan biri de, tartışan tarafların (tartışmaların ölçüsünü kaybetmesinden dolayı) ortak dostlarının kimin yanında olacağı konusunda ortada kalmaları ve üzülmeleridir. Çünkü yorumlarda tarafgirlik öne çıktı. Önceden birbirine hakaretler etmiş üyeler, bu konuyu da hesaplaşma için fırsat gördüler. Dolayısıyla masum üyelerimiz, elbette bu durumdan tedirgin oldular.

Yazılarımda bilmeyerek kalbini kırdığım tüm arkadaşlardan özür diliyorum. Herkesin yeni yılı kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..