Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '11

 
Kategori
Blog
 

Blogda yazılar... İstek

Blogda yazılar... İstek
 

İnsanlar okumaya üşenirler.
Yazılar uzun olmasın isterler…
Oysa,
Sabretmeden koruk üzüm olmaz..! 

Hayatta da öyledir zaten
Sabretmedikçe, emek vermedikçe;
Zamana hakettiği ve gereken şansı, fırsatı vermedikçe
İstediğiniz hiçbir şey, istediğiniz gibi olmaz! 

Hayat da onun içindir zaten…
Hiç olmazsa bunu bilelim, en azından bunu öğrenelim diye..
Aslında daha çok düşünelim, öğrenelim, bilelim, başaralım diye…
İnsan da yine bunun içindir ve o yüzden böyledir
Düşünelim, öğrenelim, bilelim, başaralım diye. 

Hayat,
Yürünen bir yoldur, ilerlenmesi gereken bir süreç.
O yolda yürümedikçe ilerleyemezsiniz.
Hele de daha işin en başında, hemen sonuna uçmak istersek,
Hepten yaya kalırsınız.
Üstelik
O yolda, gerçek nedir bilmeden, doğruyu bilemezsiniz.
Ve doğruyu bilmeden, bilmiş zannedersek kendimizi,
Gerçeği de bilemezsiniz.
O yolda doğru nedir bilmeden, sormadan, anlatmadan, anlamaya çalışmadan
Doğru yolu bulamazsınız.
Ve, doğru yolu bulmadıkça, bilmedikçe
Dön baba dön, yerinizde sayar durursunuz. 

Doğru yolu bulmazsanız,
Ve o yolda yürüyüşün de zaten bir zaman olduğunu,
Ve zaman aldığını
Bilmezseniz, düşünmezseniz
Varacağınız yer istenenden hep daha uzak kalır,
Gerçeği, doğruyu, bunların da bir bilinç-sevinç olduğunu,
Ve bilgi-sevgi isteyip,
Bilginin sevginin de zaman isteyip,
Bunların hepsinin de zaman aldığını
Düşünmezseniz, öğrenmezseniz, bilmezseniz,
Varmanız gereken o yere bir türlü varamazsınız…
Bunları anlamaya, anlatmaya; düşünmeye, düşündürtmeye;
Öğrenmeye, öğretmeye; bilmeye, bildirtmeye
Başlamaya, ilerlemeye, tamamlamaya çalışmazsanız,
İstediğiniz hiçbir şey, istediğiniz gibi olmaz da, kalmaz da!! 

Ama istemeye gelince, ister hep insanoğlu…
İnsan doğasında istekler sonsuz,
İstekler tükenmez…
İster ama
DÜŞÜNMEZ.
Hem bilmez, hem düşünmez
Ama ister;
İster o sadece…
Vermeden almak ister… düşünmez. 

Onun için,
İnsan doğasının istekleri bana bazan çok
Matrak gelir.
Aslında acıklı gelir…
Trajikomik!
Çünkü hep,
Schopenhauer’in şu çok sevdiğim sözü gelir aklıma:
“İnsan her istediğini yapabilir, ama her aklına geleni isteyemez!” 

DÜŞÜNMEK GEREK!!! 

Düşünmek gerek işte
O bile demiş de yetmiş mi?
Yetmemiş… Yetmez!
Çünkü emek vermek gerek işte…
Keşke yazılar, sözler hep kısa olsa, olabilse…
Ben de isterim…
Ama İSTEYEMİYORUM.
Sorunlar olmasa, sorunlar, çözümler o kadar kolay ve basit olsa
Ah keşke, keşke… yazılar da, sözler de ne kadar kısa olurdu.
Hayat, o kadar kolay ve basit
İnsan , o kadar kolay ve basit olaydı,
Ah ne kadar da kolay ve basit olurdu işimiz.
Hemencecik, ne kadar da kolay, basit, kıpkısa, çalakalem yazar, bir ağız söyler geçerdik.
Hatta aslında yazmaya bile gerek kalmazdı bence…
Zaten herşey kolaysa, basitse, sorun yoksa… daha ne?
Keşke öyle olaydı
Cidden çok isterdim.
Ama
İSTEYEMİYORUM. 

Çünkü, hayat ortada işte, insan ortada, sorunlar ortada, o kadar açık ki..
Ve sebepler… ne kadar çok ve uzun...
Bir bakıyorum bir yığın sorun, insanlar sorunlu, çoğu mutsuz, huzursuz;
Üstüste birikmiş, çözümlenmemiş, birbirine eklenmiş upuzuuun bir ip gibi sanki
Görüyorum, düşünüyorum, söylemek yetmiyor, yazıyorum…
İp keşke kısa olaydı, ben de kısacık yazıvereydim
Ne kadar da isterdim.
Ama görüyorum, düşünüyorum…
İp o kadar uzun ki…
İsteyemiyorum! 

İsteyemiyorum çünkü,
Üstelik,
İnsanoğlu hep bilmediği için,
Düşünmediği için,
Ama hep SADECE “istediği” için,
Ve kendini o kadar da safça “bilir” zannettiği için
ZAMAN içinde
HAYAT dediğimiz o YOLDA
Herşey daha en TEMELDE
Çok daha ÖNCE
Taa DERİNLERDE
Öyle sebeplerle
Düşünülmedikçe, anlaşılmadıkça, bilinmedikçe, çözülmedikçe
Öyle bir kördüğüm olmuş ki o ip,
Biliyorum.
Daha da ötesi, “ruhlarda” bile öyle bir kördüğüm ki o ip,
Yaz, yaz sayfalar yetmez, nasıl yetsin… 

Öyle çok, sadece İSTEMİŞ ki insan,
Temele inip, taaa en derinden,
Taa o kaynaktan, mahreçten
Herşeyi… bütüün o ipuçlarını,
Bütüün o domdolaşık kördüğümü
Bütüün o dopdolaşık karmaşayı,
Taa o ilk başladığı yerden
TEKER TEKER almak, tutmak, çekmek, çekiştirmek gerekiyor.
Hatta TEKRAR TEKRAR
Yine…
Yeniden…
Yeni yeni…
Eski, yeni…
Asıl, eskileri zaten yeniden!
Bıkmadan, usanmadan, sabırla…
Yılmadan, yorulmadan, umutla, inançla!
Çünkü insanoğlu anlamıyor, bilmiyor, düşünmüyor;
İstiyor o sadece.
Oysa isteklerin gerçekleşmesi için
Kördüğümü çözmek gerekiyor
Bilmek gerekiyor
Anlamak gerekiyor
Düşünmek gerekiyor
Bildirtmek gerekiyor
Anlatmak gerekiyor
Uzuun uzun…
Nasıl kısa olsun… 

Kördüğüm olan o ip kısa değil ki, upuzun.
Üstelik kördüğümü anlatmadan, çözümü anlatmak ne mümkün..
Ve çözüm zaten o kördüğümün kendisi ise,
Çözümü anlatmak nasıl bir kördüğüm olmasın ki?
Kördüğümün kendisi zaten bir karmaşa,
Çapraşık, net görülemeyen, açık olmayan puslu, bulanık, dolanık, iç içe bir karışıklıkken,
Onu ve çözümü anlatmak nasıl karmaşık, çapraşık, bulanık, karmakarışık, dolanık olmasın...
Kördüğümün kendisi basit, düzgün, kolay, akıcı ve sıralı mı ki,
Onu anlatmak da, çözmek de ve anlamak da,
Öyle basit, kolay, düzgün, net, akıcı ve sıralı olsun, olabilsin?
Düşünmek gerekiyor işte!
Ve,
Düşündürtmek gerekiyor!
Ama bilmiyor, anlamıyor, düşünmüyor insan
Çünkü bilmek için, anlamak için, düşünmek için, sayfalar yetmiyor,
Tekrarlar yetmiyor
OKUMAK gerekiyor, YAZMAK gerekiyor
Anlatmak gerekiyor, anlamak gerekiyor.
Tekrar tekrar
Uzun uzun
Arada belki soluklanıp şöyle bir, kısa kısa
Ama hemen tekrar uzun uzun
Tekrar tekrar
Yine uzun uzun…
Kördüğüm bu… insana sayfalar yetmiyor. 

Çünkü insan,
Yazınca hele hiç okumuyor
Yazmış ya, o okuNsun YETER,
Söylemiş ya, o söylemiş yeter.
Böyle İSTİYOR
BU KADAR düşünüyor. 

Yazarsa eğer, evet, OKUNMASI GEREK
Hatta önce YAZANIN okuması gerek,
Yazarın hele kesinlikle OKUMASI gerek,
Okunması da gerek.
Çünkü bilmiş ki yazmış,
Düşünmüş ki yazmış,
ÖYLE OLMASI GEREK…
Ama bakalım bilmiş de mi yazmış
Düşünmüş de mi yazmış
DÜŞÜNMEK gerek,
Okumak gerek,
Bakmak gerek,
Görmek gerek,
Anlamak gerek…
DÜŞÜNMEK GEREK!
Bilmek gerek… Yazmak gerek. 

Ve evet, istemek de gerek;
Ama istemek yolun başında gerek,
Başlangıçta gerek, ve de
Yolu yürürken gerek.
Yolu yürümeden, sonunu, sonucu istersen,
Ve daha yolu yürümeden sonuna geldim zannedersen,
Olduğun yerde kaldın demek. 

Hele de yolu yürümeden,
Hatta yolun yarısında bile olsa, sadece 'sonuç budur' zannedersen,
Olduğundan da geriye düşmek demek. 


Filiz Alev
17.03.2011 

 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..