Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '07

 
Kategori
Blog
 

Blogdaşlık ve hiciv

Blogdaşlık ve hiciv
 

Tam beş blog’daşın ‘blog’ çıktılarını aldım. Hepsini yan yana koyup anında değerlendirmek için. Birde ekrandan daha rahat okuyorum kağıttaki yazıyı. Tümünü uygar bir tartışmanın ürünü olarak saklamak da bir başka amacım. Milliyet Blog sadece blog okumak, yazmak için değil, ders malzemesi çıkartmak için de olanak sağlamakta.

“Alaman’da Böyle mi Yaparsın?” başlıklı yazı üzerine çeşitlemeler sözünü ettiklerim. Sayın Aydın Sevinç bu başlıkla bir blog yazdı. Sayın Blog yazarlar; Pirmete, Ümit Culduz, s.aydın (kendisi küçük harfle simgelemiş) ve Kerem Oğuz bu tartışmaya katkı sağlayanlar.. Aydın Sevinç refikimiz öyle bir blog yazdı ki, yorumlarla yetinmek mümkün olmadı, ‘blog’ lara sarıldı diğer blog’daşlar da... İyi de oldu.

Alevlenme, Pirmete’nin Aydın Sevinç’in “Alaman’da Böyle mi Yaparsın?”ı na yaptığı yorumla başladı. O yazısında gurbetçi yurttaşlarımızın, Türkiye’ye giriş yaptıktan sonraki davranışlarından bir kesiti okurun önüne koymuştu Sevinç. Okuyanlar da kendi görüşlerine uygun yorumlar yapmışlardı. Sansür işine karşı olduğum için, tüm yorumların yayımından yanayım. Beğenilir beğenilmez ayrı konu. Zaman zaman anlama farklılıkları çıkıyor ortaya, bu da doğal...Tartışmanın içine girmeden, görüş sahiplerinden birisine haksız ifadeler kullanılmasından rahatsız olurum, oldum da.

Tartışmanın boyutu sevgili Pirmete’nin, Sevinç’in yazısına yaptığı yorumla ‘mecra’ değiştirdi. Deyimler, argolar gündeme geldi. Argo muydu, deyim miydi derken, kullanılmalı mı, kulanılmamalı mı anlamı çıkan boyuta taşındı. Blog zenginliği oluştu.

Hiciv sanatını çok seven birisiyim. Pirmete tarafından yapılan yorumu ‘hiciv’ içerisinde değerlendirdim. Farklı anlama gelebileceğini düşünenler içinse; gerek Sevinç, gerekse Pirmete defalarca özür dilediler (1, 5, 6). Ben her iki yazarın da iyi niyetinden hiç kuşku duymayanlardanım. Konuya fikirleriyle katılan diğer blogdaşların linklerini aşağıda gösterdim. İzlemek isteyen olabileceğini varsayarak!

‘Alamancı’ların ana konu olduğu bu görüş alış-verişine başka bir açıdan bakmak istiyorum. Toplumumuzun bir kesiminin, ya da önemli bir kişisinin yaşamı ve davranışları hicvedilebilir mi? Edilir, görüşündeyim: Hiciv olunca, argo, müstehcenlik ve hatta küfür de vardır. Ama ben küfürlü örneklerden kaçınacağım.

Edebiyatımız zengin.Hiciv de bu zenginliğin bir parçası. Süleyman Nazif, Neyzen Tevfik, Şair Eşref, Ziya Paşa, Namık Kemal, Tevfik Fikret ve Ü.Yaşar Oğuzcan’ın da bu armoniye katkıları vardır.

Tanzimat sonrası Türk Edebiyatı’nın tanınmış şairlerinden Ziya Paşa, “Zafername” adlı hicviyle devrinin yazınına değişik bir hava getirmiştir. Zafername, Ziya Paşa ile Ali Paşa arasındaki rekabet ve soğukluğun nefrete dönüşmesi sonucu doğmuş bir ‘yergi’dir.

Sonra bu Zafername’ye karşılık “Reddiyye ve Tekzîbiyye” kaleme alınmıştır. Yazarı, son divan şairlerinden Mehmet Fazıl Paşa’dır. Tartışan iki kişinin dışında bir üçüncü kişi, (Ziya Paşa’ya karşı ‘Reddiyye ve Tekzîbiyye’ yi yazan M. Fazıl Paşa) ilginç sıfatlar kullanmıştır: “Köpek, teres, din ve millet haini, azgın, kafir, bedkâr, bîâr, müzevvir, cûhud, kahbe, kıbtî, domuz, kâzib, nekes” bunlardan bazılarıdır.

Bu sıfatları da kullanarak bir yanıt-yergi yazan Mehmet Fazıl Paşa’nın Ziya Paşa ile bir alıp veremediği de yoktur. Hatta bir dönem kendisine övgüler yağdırmıştır Ziya Paşa’nın. Sonra nasıl olmuşsa Ali Paşa-Ziya Paşa kavgasında, karşı cephede ‘taraf’ olmuş ve sayılan sıfatları da kullanarak hiciv yazmıştır. (*) Dil çok ağdalı olduğundan örnek vermiyorum.

Bir diğer yergi ustası Şair Eşref’tir. (**) Kaymakamlık dahil bir çok kamu görevinde bulunmuştur. Eşref, yaşadığı dönemde Abdülhamit'inde içinde bulunduğu hiç kimseden çekinmemiştir hicvederken. Kullandığı sözcüklerde; argo, müstehcenlik ve küfre varanlar mevcuttur:

Başıboş gezmeyi sanma hürriyet demek

Komşunun tarlasına girse keserler dananı

........... ..... .....
.......... ..... .....

Müstehcenlikle biten bu dörtlük en bilinenlerdendir.

Seccadecibaşı Arap İzzet’in sözünden çıkmayan Abdülhamit’i de şöyle hicvetmiştir Eşref:

"Besmele duymuş şeytan gibi,

Korkuyorsun höt dese bir ecnebi.

Padişahım öyle alçaksın ki sen,

İzzet-i nefzin Arab İzzet gibi."

Bir de destan vardır. Yemen’de bulunan bir neferin ağzından yazılmıştır bu 7 kıtalık Yemen Hamidiye Destanı;

"Otuzbeş günde geldik memleketten

Zaif olduk katıksız peksimetten

Gelir davetçi hergün âhîretten

Usandık padişahım b.k Yemen’den" (bu satır yedi kıtanın tümünün nakaratıdır)

Ve Neyzen Tevfik(***)...Bu işin belki de en ustası...Argo, müstehcenlik ve küfürü çok fazla kullanmıştır. Bir dönem Mısır’da da yaşayan Neyzen, Kral Faruk’un parlamentoya sekiz atın çektiği arabayla gidişi nedeniyle irticalen söyledikleri(1905) ;

"İngiliz palyaçosu, şu kralın halini gör,

Yurdun sînesine, tohumu esâret ekiyor.

Yuları düşman elinde, beşere çifte atar,

Bir Mısır eşeğine bak, sekiz at zor çekiyor."

Başbakan İsmet İnönü...Sümerbank’a ait bir bez fabrikasının açılışı var. Aynı gün Dolmabahçe Sarayı’nda Birinci Türk Dil Kurultayı toplanıyor. Prof. Ahmet Caferoğlu’nun kurultay konuşması ‘resmi dil’ teziyle bağdaşmayınca duygularını o çok bilinen dörtlükle dile getiriyor:

"Fabrika yaptı Sümerbank bez için,

Çok muazzam bir eser bu, lâf değil!

Dil işinde, “Ehl-i dil” tezden dedi,

S.çtı Cafer bez getirsin Başvekil" (1932)

Yine çok bilinen bir dörtlüğü. Milliyet yazarı Hasan Pulur’un da sıklıkla anımsattığı bir hicivdir:

"Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır,

Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.

Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,

Kürsî-i liyakat pezevenk, p.şt olanındır."

Daha az argo kullanan Tevfik Fikret’de hiciv yazmıştır.(****) En bilineni ‘Han-ı Yağma’ dır. Birkaç satırla anımsatayım:

"Bu sofracık, efendiler ki- iltikama multazır

Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır;

Şu milletin ki muztarib, şu milletin ki muhtazır

Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun, hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin; bu han-ı iştiha sizin

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin."

..................

Yusuf Ziya Ortaç ve Sakallı Celal’de hiciv sanatına katkıda bulunmuş olan Türk edebiyatı’nın seçkin isimleridirler.

Demem o ki, ister sayın Sevinç’in yazdıklarını, ister sayın Pirmete’nin yorum ve bloglarını ölçü alalım, hiç biri insanları kırmak, rencide etmek amacıyla yazılmamış. Aslında benim kişisel kanım, kendi düşünceleri ışığında hicvetmişler. “Alamanda’da Böyle mi Yaparsın?” da, “Sap ve Saman” da benim bulunduğum açıdan böyle görünüyor. Tabii sayın Sevinç’in sitem ve duygu dolu son yazısı “Ağlamaktan konuşamadı ‘Alamancı’ Teyzem” hariç. Bu tartışmaya katılan blog ve yazarlarının linklerini ayrıca arkadaşlarıma da ilettim. Çok uygarca bir tartışma olduğunu belirttiler. Ayrıca yazarlar mı MB’a bilmiyorum.

Bu konuya müdahil olan altıncı kişiyim... Ey okur!.. Şimdi bir düşününüz, altı kişiye malzeme olan konuyu bir Engin Ardıç(Akşam) ya da bir Hasan Karakaya (Vakit) yazmış olsaydı vereceğiniz/vereceğimiz tepki ne olurdu? Lütfen halinize/halimize şükredip öyle değerlendirelim yazılanları!

1-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60839 (Ağlamaktan konuşamadı)

2-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60726 (Almanya’dan gelenler dışarı!)

3-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60642 (Almancılar ve 5 N...

4-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60411 (Eline , diline

5-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60628 (Sap ve saman

6-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60480 (“Alamancı” faslında son perde)

7-http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60480# (Alaman’da da Böyle mi Yaparsın?)

Faydalanılan kaynaklar:

(*) Reddiyye ve Tekzîbiyye-Yrd.Doç.Dr.Hasan Kolcu

(**) Çeşitli Yönleriyle Şair Eşref- Alpay Kabacalı

(***) Çeşitli Yönleriyle Neyzen Tevfik-Alpay Kabacalı

(****)Tevfik Fikret-Hayatı, Sanatı ve Eserleri- Recep Usta

 
Toplam blog
: 355
: 1099
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..