Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '09

 
Kategori
Blog
 

Bloger olmak, blogeri tanımlamak ve bloger psikolojisi

Bloger olmak, blogeri tanımlamak ve bloger psikolojisi
 

Logomuz


BLOGER OLMAK

Önceden yazdığım veya günlük ürettiğim yazılarımı deşarj veya sunum duygusuyla MB de yayınlayarak blogger oldum ama blogerliğin ne olduğunu okuduğum yeni bir haberle detaylı şekilde yeniden düşündüm.

Blogerlik; hobi yazarlıktır, e.güncedir diye algılamıştım AMA okuduğum haber BLOGERLİĞİN kendini ifade biçimini veya hobisini mesleğe dönüştürme aracı ve giderek profesyonelliğe dönüşme sürecinde olduğunu yazıyordu.

Blogerlik faaliyetini kamuoyuna duyuranında mesleğinde başarılı ve çok tanınan birinin moda blogcusu kızı olduğunu yazmaktaydı. 

Ortaya çıkan durum en yalın ifadeyle bloggerliğin yazmak olduğunu ama her bir kişinin istediği konuda yazdığını düşündüğümüzde blogerliğin önüne hangi konuda yazdığını belirtmesi gerektiğini düşündüm. Aksi takdirde blogerlik anlaşılmaz bir genel kavram olmaktan öteye geçebilir mi?

Örneğin; eğitimlerim, deneyimlerim ve birikimlerimin ürünü olan; 'insan, yaşam, siyaset, ekonomi, KOBİ' ağırlıklı ve bazen hobi yazan biriyim, kendime uygun bir blogger sıfatı olarak 'tekil ve çoğul bireyi' kapsayan 'Toplumsal Blogger'  diye ifade etmeyi düşünüyorum ama daha doğrusunu öneren olursa teşekkür ederim.  

Örneklersem; Yıllardır okuduğum bloggerlarden Sn.CDENİZKENT'in Araştırmacı-Siyaset, Sn.Kerim KORKUT'un Doğaçlama-Deneme, Sn.Mustafa ATİLLA'nın Araştırmacı-Yaşam, Sn. Baver ERGUN'un Makale, Sn.Abdulkadir GÜLER'in Kültür..Sanat, Sn.Yılmaz ÇETİNGÖZSn.Victoria Toumit, Sn.Ali AÇIKGÖZ, ve Sn.Ayşegül HAYVAR'ın  Güncel, Sn.Göksel47 günce, tarzıyla yazdıklarını algılıyorum AMA onların kendilerini nasıl ifade etmek istediklerini tabii ki merak ediyorum.

Her bloggere kendini ifade edeceği sıfatla keyifler yaşayacağı yazılar diliyorum.  

--------------------------------------------------------------------------------------------

BLOGERİ TANIMLAMAK

Birini tanımlamak için; kardeşi, okul iş yol arkadaşı, partneri, ticari muhatabı olmak (etiyle kemiğiyle tavrıyla) kişiliğiyle tanımak gerektiğini veya çok tanımlamak istiyorsa yüz yüze görüşmeye davet etmekten veya davetten kaçınmamak gerektiğini düşünenlerdenim. 

Yaşamın her döneminde ve MB de hakkında olumlu veya olumsuz düşüncelerimin oluştuğu insanlara dair 3-5 görüşmede sunumla içeriğin farklı olduğunu anladığım zamanlar olmuştur. Tavrımı ona göre değiştirmişimdir. 

Yapı olarak davet edildiğim her randevuya giderim, mesele kavgaya davet edilse de nedenini öğrenmek için giderim, belki haklıdırlar yanlışım neyse öğreneyim diye. 

Girebildiğim kadar farklı insan (en uç insan) topluluklarına katılmaya çalıştım, insan denen varlığın hallerini algılamak için. Gördüm ki; antomisi insan olan onlarca farklı yaşam mantığı ve tarzı vardır. İnsanların en temel ortak yanı iki ayak üstünde yürüme canbazlığıdır, sonrası alem alem... 

Ben gerektiği zaman kendimi tartışmaya açmaktan da kaçınmam ve bu doğrultuda yazılarda yazarım, çünkü kendini tartışmaya açmak bence özgüvendir ve eksiklerimi daha iyi fark etmemi sağlar. 

Ancak sanal ortamda hiç karşılaşmadığı veya eksiğinin bilinmesinden ötürü görüşmekten kaçınıp uzaktan sallamak tavrına sığınan zavallıların olduğunu görünce insanların kendilerini nedenli zavallılaştırdıklarını fark edemediklerini (çapsız olduğunu) görüyorum. 

İlk MB toplantısına gittim ve blog ortamında iletişimimin olmadığı insanlarla çok keyifli zaman geçirdim. 

Uzaktan sallayanlar özgüveni olmayan zavallılardır ve gizlenenler suçlulardır dersem haksızlık eder miyim?

--------------------------------------------------------------------------------------------

BLOGER PSİKOLOJİSİ 

Ebeveynlerin arzusu veya onlara süpriz biyolojik bir ürün olan cenin ana rahmindeki süresini tamamlayıp gün yüzüne çıkarken nasıl bir ürün olacağını veya doğumundan sonra nelere maruz kalacağını, yaşayacağı sorunları ve olası rahatsızlıkları kimse kestiremez .

Hiç bir insanın biyolojik ve psiko-sosyal kaderi kendi insiyatifinde değildir. Sağlıklı doğsa bile hayat bir şekilde akıp gider ve hayal bile edilemeyecek durumlarla karşılaşır.

Yaşanan olumlu olaylar insanı motive ederken, olumsuzluklar da kimi zaman kötü iz bırakır, işte insan yaşamının en şansız durumları iz bırakan (tramva yaşatan) olaylardır ama kişinin yapabileceği (cesaret gerektiren) tek şey durumunu çevreye açıklamasıdır ki; muhatapları empati yaparak absorbe edebilsinler.

Günlük yaşamda karşılaştığımız agresif insanlardan durumunu gizleyenleri ve ifade edenleri karşılaştırdığımız da, hangisi daha makuldur diye sorarsam, bence; durumunu ifade edenler akıllı hastalardır, ifade etmeyenlerde (gizli) tehlikeli esas hastalardır.

Durumunu izah edenlere empati yaparak 'sıradışı veya negatif' davranışlarını absorbe etmek mümkündür ama gizleyenleri (bilmediğimizden) normal kabul edeceğimizden eş düzey tepkiler vererek onunla paralel duruma düşmüş oluruz ve sonuç vahim olabilmektedir veya olması kaçınılmazdır.

Yukarıda yazdığım dört kısa paragraf yaşamın genelinde olduğu gibi Milliyet Blog ortamı için de geçerlidir. Türkiye'nin sosyal platformu olarak algıladığım Milliyet Blog bu duruma daha açıktır. Her birimiz farklı coğrafyalarda sosyolojilerde dünyaya gelmiş, farklı psiko-sosyal süreçlerin ürünüyüz, çok farklı olmamız doğaldır olağandır.

Ben geçmişte blogerlerin psiko-sosyal testen geçirilmesini önermiştim, evet blogerler psiko-sosyal testen geçirilmeli ama bu durum kimsenin yazma hakkını elinden almamalı ancak yazıları veya yorumları psikolojik süçgeçten geçirilerek yayınlanmalıdır ki; olumsuz muhataplıklar oluşmasın.

Milliyet Blog ortamında rahatsızlıklarını deklere eden, ben şizofrenim ben bipolarım diyenlere (durumlarını ifade edecek kadar cesaretli ve akıllı oldukları için) saygı duyuyorum ve onlara empati yapabiliyorum, diyaloğumu geliştirebiliyorum veya tercihi doğrultusunda okuşuyoruz da...

ANCAK durumunun farkında olmayan veya gizleyenleri de algıladıktan sonra yok sayarak çözümlüyorum.

Geçen gün aldığım bir yorumda "burada hala yazabildiğine (izin verdiğime) şükret" diye yazılmıştı, yani istediği an beni iptal edebileceğini ifade ediyordu, bu yorumu ciddiye alıp cevap yazsam, polemik üretseydim işin sonu nereye çıkardı kestiremiyorum ama anında iptal ederek problemi yok ettiğimde ne kendim rahatsız oluyorum ne de ortamı rahatsız etmiş oluyorum.

Ancak eğer blogla açıkça saldırı olmuşsa veya blog dışı telefonla lobi yolunu kullananı öğrenmişsem ona da gerekeni yaparım yapılmalıdır, çünkü tacizde aleniyet veya sinsilik meşru görülemez.

Bu blogu yazmamın ana nedeni; MB ortamında bazı blogerlerın kimi zaman yorumlaşmalarında başka bir blogerın psikoljisine dair diyaloğlar oluşturduğunu okumamdır. Bloger kendi durumu ifade edecek kadar cesaretli ve akıllıysa, bunu başka birileriyle diyaloğ malzemesi yapmanın mantığını anlayamıyorum.

Alınan yorum blogerı rahatsız ediyorsa kısa yoldan yok sayarsa ne alan rahatsız olur ne de ortama saçmış olur. MB bir paylaşım sitesidir, gerilim sitesi değildir.

BU blogu bir tek şahsı kastederek yazmadığımı bir ortam blogu olduğunu özellikle belirtiyorum ama MB da bipolar olduğunu, şizofren olduğunu açıkça yazarak 'beni anlayın diyenlere' "kişi noksanını bilmek kadar arif olamaz" atasözünü canlandıran medeni cesaretlerinden ötürü saygı duyduğumu özellikle belirtiyorum.

Bu blogu okuyanları da bundan sonra kendini ifade edenleri empatiyle anlamalarını blog veya yorum malzemesi yapmamalarını rica ediyorum ve umuyorum.

Esas problemin noksanını bilmeyenler, gizleyenler ve sinsice telefon lobisi yapmaya çabalayanlar olduğunu bunların deşifre edilmesi gerektiğini de öneriyorum.

Yazı ortamını paylaştığımız kadar yüzyüze sohbet edebileceğimiz, empatiyle oluşacak saygılı paylaşımlar ve gönül hoşluğu dileğiyle...

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..