Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '17

 
Kategori
Blog
 

Bloggerlar olarak ne kadar hazımlıyız

Bloggerlar olarak ne kadar hazımlıyız
 

netten alıntı


Milliyet Blog'a 16.05.2011 yılında kayıt yaptırmışım ve o günden beri yazmaktayım. Efendim  buranın dışında birkaç sitede daha yazmaktayım. Aslında çok fazla dağılmak iyi değil, zaten zaman kıstlı hangi birine yetişeceksiniz? Eee bir de yaş meselesi var tabii ki, birkaç şiir asıp sonradan unutup girmediğim bir siteden bakıyorum yorum gelmiş. Düşünüyorum buraya ne zaman şiir astım diye. Ancak siteye gittiğimde görüyorum. Sanal ortamda insanlar çoğunlukla çatışabiliyorlar. Gerçek hayatta çok mu iyi geçiniyorlar diyeceksiniz? Günümüzde herkes birbiriyle kavgalı zaten. İlk yazdığım sitede gruplara davet edildiğimde, kırmamak amacıyla davete icabet etmişim ama sonraları bakıyorum grup düşüncesine aykırı birçok kişi de grup içinde ve paylaştığınız yazılara hakaret derecesine varan yorumlarla geliyorlar. Eee o zaman beni niye davet ettiniz arkadaşım?

Kimsenin etlisine sütlüsüne karışan biri değilim ama dobra söylemekten de kaçınmam ve kişiliğimden de asla ödün vermem. Efendim bu yazdıklarım neticesinde siteden uzaklaşma kararı aldım ve uzun müddet uğramadım. Yorumlar, mesajlar derken, geçen gün siteye gittim. Aaaa kapı duvar; siteyi yenilemişler ve ben şifremi unutmuşum, yeni şifre istiyorum veriyor ama eski şifreyi de istiyor. Hoppalaaaa, kardeşim eski şifremi bilsem zaten senden yeni şifre istemem ki, içerdeki şiir benim malım ama malıma ulaşamıyorum bir garip durum. Her neyse lâfı uzatmayalım, sıkıldım uğraşmaktan bıraktım. Yarın, öbürgün, hak ne zaman vukuu bulursa göçtüğümde hatıra kalır diye düşündüm kendimce.

Yine bir siteden ayrılma kararı almışım; şiirlerimi çekecem, önce pasifleyip sonra sileceksiniz ama izin vermiyor ki kardeşim. Yahu mal benim malım, ister çekerim ister bırakırım size ne!

Gelelim konumuza; şimdi efenim her sitede gruplaşma olur, insanlar birbirlerine gider gelir yorum yazarlar. Bir müddet yazmazsınız şak keserler yorumlarını. Ama canım şimdi, her zaman beğenileceksin diye bir durum yok ki değil mi ama? “al gülüm ver gülüm” yorumlarından hiç hazetmem, o beni onore eden şey değildir. Ha yorum olmayınca daha az görünür blog daha az okunursun umrumda değil. Bereket versin der otururum. Bu arada bu okunma işinde tıklanma sayısına da aklım ermiş değil. Bir bakıyorum ki, okunabilitesi yüksek olasılıkta olmayan yazılar ya da şiir her neyse 200 gibi bir sayının üzerinde. Allah versin tabii de ama neden olur? Bakın bu da bir hazımsızlık meselesi işte! İnsanoğluyuz değil mi?

Şimdi, başka bir sitede yorumlar hakkında uyarı gelmişti: efendim “yüreğinize sağlık, kaleminize sağlık” gibi ele avuca sığmayan yorumları sistem kabul etmeyecek, gerçek yorum yapınız. Tamam yapalım da, tabiri caizse yayınevleri gibi kimse “burnundan kıl aldırmıyor” şiirin kulağına yanaşsan kavga kıyamet bir yumruk yiyorsun gözüne. Eee kardeşim ben nasıl gerçek yorum yapabirim?

Zaten adetim değildir diğer şekilde yorum yazmak. İnsanların bazıları “ben ben” edalarında olunca olmuyor bu işler. Şimdi diyebilirsiniz ki, kendinizi ne kadar yeterli görüyorsunuz? Benden daha yetersizleri görebiliyorum en azından. Haddimi biliyorum ve de bilmediğim konularda da asla ahkâm kesmem.

“Kendi bahçesinde dal olamayanın biri girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.” Demiş Özdemir ASAF

Olmadım, pişmedim halâ hamım. Kendimi şiiryazar olarak görüyorum. Evet var benim de güzel şiirlerim ama daha çoook çalışmam lâzım. Şiirin altındaki ibare sadece şiiri koruma amaçlıdır.

Birisine ucundan bir şeyler çıtlatayım kendimce faydam olsun dedim ki, aman Allahım kıyamet kopmadığı kaldı. Şiirlerle büyümek insanı şair yapar mı? Ben de Türk Sanat Musukisinle büyüdüm ama Beşiktaş Musuki Cemiyeti'nde solo söyleyebildim. Asla azımsamıyorum, bu benim için büyük onur ama bu işin eğitimi konservatuardan geçiyor.

Bağıran insan düşünemezmiş. Ne kadar bilmediğini bilmeyen biri de bilgi birikimini bilemez.

"Ne kadar bilmediğimizi bilyor muyuz?" başlıklı bir yazı yazmış idim. O yazıda yararlandığım kaynakta çok güzel tespitler vardı. İnsan bilmediğini bilirse araştırıp öğrenmek kaçınılmaz oluyor .

Gerçekten biri size iyi niyetli olup, kırmadan dökmeden bir şeyler yazmışsa “başım gözüm üstüne”  derim ama iki türlü hazımsızlığı da anlayamıyorum.

Zaman zaman atıflara rastladım ama merak etmedim. Bizler sanal alemde yazan insanlarız, hasbel kader MB toplantılarıyla tanıştıklarımız, arkadaşlıklarımızı sürdürdüklerimiz var hepsi o kadar. Bakın edebiyat dünyasına, ne çok unutulan büyükler var. Bizi kim unutmaz ki?!

 

Sevgiyle kalın

 

Hâdiye Kaptan

 
Toplam blog
: 467
: 145
Kayıt tarihi
: 16.05.11
 
 

Güzel Sanatlara tutkulu, Türk sanat müziği hayranı,  deniz ve İstanbul âşığı şiiryazar bir fâni....