Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Bloggerlerin ıssız adasında gergin anlar devam ediyor. 6. bölüm

Bloggerlerin ıssız adasında gergin anlar devam ediyor. 6. bölüm
 

Evet sevgili okurlar ıssız adada kaybolan bloggerlerin 6. bölümüne hoşgeldiniz sefa getirdiniz. Eeeee nasılsınız bakayım görmeyeli? ( Bu bölümü Tarik’tan çaldım. O pilogirlere daha yakın olmak için yazılarında, bu taktiği kullanıyor ) İyi iyi. İyi olmanıza çok sevindim. Demek 6. bölümü çok merak ettiniz ki şimdi bana “ Saçmalamayı bırak da yazmaya başla şu 6. bölümü” diyorsunuz... Tamam canım, hemen kızmayın yazıyorum işte!

Sizin de hatırlayacağınız gibi 5. bölümde İlyas Bayram’ın gerçekte bir MİT ajanı olduğunu ve Firaye Day isimli bir başka gizli ajanla, Cuma isimli Arap âleminin gizli ajanı olupta aslında CIA için çalışıyormuş gibi yapan ama gerçekte MİT teşkilatının süper gizli ajanı olan MB’larda namı diyar A-siyazarın da peşindedir. Bütün bunları gizli bir soruşturma sonucu öğrenipte İlyas Bayram tarafından çok gizli bir toplantı düzenlemesi için görevlendirilen Sabiha Rana, görevini hakkıyla yerine getirmek için Hakkı isminde birini aramaktadır :) Yok, yok kelime oyunu yaptım. Bütün bunları hakkıyla yerine getirmiş ve adada gizli , elit bir grup tayin etmiştir. Bu toplantı diğer yeni adalılar, uyuduktan sonra İlyas Bayram’ın önderliğinde yapılması planlanmıştır. Lakin toplantı saati geldiğinde İlyas Bayram’ın yerinde yeller esmektedir. ( Nınınnnııııııııınn nınınınıııııııııın...)

İlyas Bey’i gecenin bir vaktinde adanın her yerinde arayıp da bulamayan elit grup yinede bu toplantıyı düzenleyip, ellerinde bulunan veriler sayesinde durumlarına açıklık getirmeye çalışmaktadırlar.

Bir ateşin etrafında toplanan bloggerlerin isim listesi: Adanın avcısı ve şairi Murat Ertaş, meleklerin kraliçesi çeribaşı kızı Sabiha Rana, hafızasını yitirmiş Özlem, samuray savaşçısı Celal Çelik ve muhabiri, göklerin malup kartalı Talip Bey, adanın yeni mimarı Ahmet Balcı, yine kayıp olan İlyas Bayram, hala bulunamayan madamex, toplum aydunlatucusi Tariiik, Abdullah Yücenin İzmir şubesi Mesut Selek, Tatlı Kız, blogların Müjde Ar’ ı Ayda, Halide Hanım, adanın en genç yeteneği Yasemin Erişen, hayvanlar âleminin koruyucu meleği Alev Meisel, aralıkta çıplak ayaklarla denize girip de hasta olan Duru Dal, Sedat Aydın ( susmak erdem değildir ), yorumlarıyla Serap İnce, Ümit Culduz, Ağustos böceği Neşe Evrim, ruh eşinin ciddi takipçisi Ersin Yalın, Emel Dedeoğlu, koyu bir John Reno hayranı olan Vakayinüvis, Ütopya’nın keşifçisi Ütopik, bu diziye yorum yazıp ta kendini adada bulan shalimar, Esra 1 ve Esra 2 ( Ütopik tarafından kopyalanmış Esra'lar ), Nuray Hafif Taşçı, Ayrıntılarda yaşam mücadelesi veren Aynur Ablacımmm, adalıların vazgeçilmezi, olmazsa olmazı Dr Dinçer, Cuma ( namı diyar A-siyazar ) ve adada nihayet rol alabildiği için heyecandan 5. bölüme yorum yapmayı unutan içim(n)deki deniz.


( Yani Sabiha Abacım naptın sen? Elit grup kur dedik herkesi çağırmışsın, birtek adanın günah keçisi Okan Tınmaz hariç herkes orada, bir şeyleri yanlış anladın anlaşılan. Neyse olan oldu artık geriye kazan kaldıracak bir tek ben kalmışım. İşim iş valla! Bu çok ağır kazanı nasıl kaldıracağım bakalım. )

Öyleee güzel güzel yanan ateşin etrafında toplanan adalılar ne yapar bilin bakalım? Ne yaparlar?

Eveeet bildiniz!

Mesut Selek: AAAhhhhhhh! Dönülmez akşamın ufkundayıııııııım. Vakiiiiiiit çoooook geç...

Aynur Ablam: Bu son fasıldır eyyyyyy ömrüüüüüüm, nasıl geçerseeeen geeeeç,

Murat Ertaş: Bu sooon fasıldıııır eeey ömrüüüüüm nasııl geçerseeeen geeeeeç.

September1 Özlem: Yanıyor muuuu yeşil köşkün lambası yaaaaaaar!

Sedat Aydın (susmak erdem değildir ): Dur Özlem ‘napıyorsun şarkıyı karıştırdın, iyi anladık hafızanı yitirdin ama, bu kadar da olmaz ki canım, ortamı bozdun sus madem bilmiyorsun!

September1 Özlem: Tamam yaaaa! Karıştıramaz mıyım yani, iyi ki hafızamı yitirdim. Siz öyle sanın, ben aslında neler biliyorum neler! ( Nınınııııııııın nınınınıııııııııın )

Celal Çelik: Neler biliyormuşsun sen bakiiim? Konuş!!! Bize gerçekleri söyle! Neler dönüyor burada? Ha!!

Ümit Culduz: Dur Celal, bu kadar yüklenme kıza! O şimdi bildiği her şeyi anlatacaktır. Di mi Ümit abisinin güzel kardeşi? ANLATACAKSIN DEĞİL Mİ? HEEE? ANLAT!!!

Celal Çelik: Tamam Ümit Bey, siz benden daha az yüklendiniz. Bravo size! Bu tavrınızı alkışlıyorum.

Bu sözlerin üzerine Ümit Culduz yerinden fırlar ve: ’’Sen bana kafa tutacağına önce ortalama okunma sayılarına bak’’

Celal Çelik: ? ! ?

September 1 Özlem: Biliyorum tabiiii mesela: Telgrafın tellerineeeeeeee kuşlar mı konaaaaaar, insan sevdiğine canııım şemsiye mi tutaaaaar? Üsküdar’a gider iken, telgrafın telleri koooopttuuuuuu. Bana sooooooor ayrılığııııın acısınııııııı, bana sooooooor...

Özlem’ in durumunun hiç iyi olmadığını fark eden Serap İnce, hemen yanına gelir ve Özlem’ e doğru yürürken Celal ve Ümit Beylere kaşlarını kaldırarak kızgın bir bakış atar.

Serap İnce: "Yok bir şey canım! Senin sadece biraz kafan karışık, şarkıları karıştırdın sıkma canını sen. Gel canım sen benim yanımda kal!" Der ve kolunu sanki dokunmayın kızcağıza der gibi omzuna atar.

Sabiha Rana: Arkadaşlar! Bu toplantıyı neden yaptığımızı unutmayalım lütfen! İlyas Bayram’ın bana anlattığı çok önemli olaylar bulunmaktadır!

Neşe Evrim: Madem öyle kendisi nerde Sabiş’ciğim ha söyler misin? Neler dönüyor burada? Biz neden buradayız? İlyas Bey nerede? Madamex nerede? Noluyor Sabiha? Ne dedi İlyas Bey?

Tariiik: Arkadaşlar sakin olalum daaaa! Birbirimize yüklenmemizun hiç gereği yok idur. Ha buraya bu adada bulunmamuzun tek sebebi var idur o da ha bu aptal hikâyeyi yazan Okan denilen heruf!

Serap İnce: Bence bu tez yanlış! Okan’ın yaptığı tek şey olup bitenleri yazmak, yüklenmeyin şu çocuğa bu kadar. Siz ne kadar hırpalarsanız onu, o kadar karıştırıyor ortalığı.

Ümit Culduz: İyi ya işte ortadan kaldıralım ve kurtulalım bu rezillikten!

Alev Meisel: Arkadaşlar, konunun dışına çıktığımızın farkında mısınız? Bilmiyorum ama toparlasak iyi olur! Ayrıca bu adada bulunduğumuz sürece ( Murat Ertaş’a bakarak ) herkes istediği hayvanı istediği şekilde yaralayamaz! Bu böyle bilinsin ve böyle anlaşılsın! Bizlerin doyması için onların ölmesi gerekmiyor!


Sabiha Rana: Şimdi baylar bayanlar: İlyas Bey bana şunları söyledi. ( Merak edenler 5. bölümü okumaya davet edilir ). Yani anlayacağınız mesele uluslar arası bir olay! En azından melekler böyle düşünüyor.

Yasemin Erişen: Yaaaaa! Ben şimdi İlyas Bey’in ajan oyunlarından dolayı mı burdayım? Ben, “İşte baskılardan kaçma fırsatı” diye geldiğim bu adada böyle entrikalar beklemiyordum. Siz hepiniz, hep aynısınız zaten! Canınız cennete!

Roza ( ya da ) Gülname ( en kötü ihtimalde Vaka...): Tamam canım sen canını sıkma, olur büyükler arasında böyle tartışmalar.

Yasemin Erişen: ? ! ?

Sabiha Rana: Evet arkadaşlar durum anlattıklarımdan ibaret. Yani bütün bu anlattıklarımdan iki şey çıkıyor ortaya: 1. Aramızda ajan veya ajanlar bulunmaktadır 2. Biz bu adaya tesadüfen gelmedik. Birileri bizim burada olmamızı provoke etti. 3. Bu işin içinde, her şeyden önce İlyas Bey’in yeniden kaçırılmasında aramamız gereken bilinmezler var.4. ...

Mesut Selek: Sabiha Hanım aktarmak istediğiniz iki konu vardı... Bu ara 4. noktadasınız uyarayım dedim...

Sabiha Rana: Aaaaaa! Bırakın da bildiklerimi söyleyeyim! Mesut Bey size hiç yakışmıyor!

Mesut Selek: Tamam canım! Çingenem, çatal karam sen devam et sıralamalarına lütfen!

Celal Çelik: Her şeyden önce İlyas Abinin yeniden ortadan kaybolması şüphelendiriyor beni. Noldu yani birden bire? Nereye kayboluyor bu insanlar? Madamex, İlyas Bayram, Mustafa Mumcu...

September1 özlem: Evet artık madamex’ in o çok sevdiğim bloglarını da okuyamayacağız, hani arkadaşlar hatırlıyor musunuz onun http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=64100 bloğunu?

İşte sevgili okurlar bu noktada September1 özlem dönüşü olmayan bir hata yapmış ve hafızasının yerine geldiğini ağzından kaçırmıştır ( Belkide hafızasını hiç kaybetmediğini düşünenler de olmuştur ). September1 özlem bu sözleri sarf ettikten sonra, adalıların neredeyse hepsinden aynı tepki gelir ( Bu tepki bir Hitckkock filminin en gerilimli sahnelerinden biri olan banyoda duş yapmakta olan bir kadının bıçaklanma sahnesinde çalan fon müziği eşliğinde verilmektedir ) Adalıların tamamı gözlerini dehşet dolu bakışlarla Özleme çevirirler ve

Adalılar: ? ! ?

September1 özlem: ‘ Noldu ki? Niye öyle bakıyorsunuz ki bana? Ne dedim ki ben şimdi? Bakışlarınız korkutuyor beni. Ühüüüü! Ühüüüü!

Ortamın yine fazlaca gerildiğini gören Serap İnce hemen durumu toparlayıp önce Özlem’ i sakinleştirmek için araya girer ve şu sözleri sarf eder: Yok bir şey arkadaşlar hemen yüklenmeyin arkadaşımıza. Ne var yani? Hafızasını yeniden kazanmış olamaz mı?

Bu adada bulunmaktan fazlaca rahatsızlık duyan Ayrıntıda gezinmek ( Aynur Hanım ) lafa atılır ve: ’’Ben onu bunu bilmem Serap’cığım burada bir şeyler dönüyor.’’ Biz bu adaya tesadüfen düşmedik; millet kaçırılıyor; kayboluyor ( Özlem'e bakarak ) kaybolan hafızalar bulunuyor. Söyle Özlem! Açık açık söyle! Neler dönüyor burada? Hiç değilse gerçek kimliğini bildir bize. Kimsenin kimseyi böylesine karanlıkta bırakmaya hakkı yok. Konuşsana beeeee!

Bu sözlere hemen destek gelir ve Serap İnce hariç bütün adalılar hep bir ağızdan Özlem’i soru yağmuruna tutarlar: Kimsin? Neredeyiz biz? Neden buradayız? İlyas Bayram gerçekte kim ve nerede? Bu oynanan oyun niye? Konuş! September 1, bir şifre değil mi? İlyas Bayram’ın bahsettiği Firaye Day isimli ajan sen misin? De bakayum bağa hafizani nerede buldun daa?

Özlem bütün bu söylenenleri boğuk ve fazla sesli bir şekilde ağır çekimde algılamaktadır. Bu sözlü saldırı karşısında kendisine hala sarılmakta olan Serap İnce’nin kollarında hıçkırıklarla ağlarken, Serap İnce daha fazla dayanamayıp ayağa fırlar ve: YETEEEEEER, NAPIYORSUNUZ ALLAH AŞKINA? Unuttunuz mu yazılarına yaptığınız yorumlarını? Unuttunuz mu ne kadar bilinçli bir Cumhuriyet kadını olduğunu, unuttunuz mu hepimizin aynı gemi de bulunduğumuzun? Ne oluyor bize söyleyin Allah aşkına. Ne biliyoruz ki bu şekilde yükleniyoruz arkadaşımıza. ( Bu sözleri söylerken Serap Hanımın gözlerinden de yaşlar süzülmeye başlamıştır.)

Ayrıntıda gezinmek: Hemen toparlanır ve: ’’Serap Hanım haklı, daha bildiğimiz hiç birşey yokken yanlış oldu bu yaklaşımımız.’’

Ümit Culduz: Evet arkadaşlar sinirlerimiz hayli gergin. Hırsımızı birilerinden çıkarmak yerine sakin kafayla taşları yerine koymaya çalışalım.

Celal Çelik: Yani şimdi Ümit Bey gerçekten haklı, bizde kendisiyle takışıp duruyoruz. Aslında gereksiz şeyler bunlar. Yakışmıyor bize! Toparlanıp, bu saçma sapan ortamdan kurtulmanın yollarını arayalım.

Sedat Aydın: Evet Celal Bey doğru söylüyor arkadaşlar! Özlemciğim ben kendi namıma senden özür diliyorum!

Özlem: Yaşlı gözlerle: Tamam Sedat Bey ben aslında durumumuzu anlıyorum da yinede üzüldüm çok güvendiğim sevdiğim arkadaşlarımdan ilk defa korktum. Ühühühüüüü! Hik hik!

Bu sözler karşısında çok duygulanan blogcular teker teker Özlem’in elini tutup kendisine yardımcı olmak istediklerini bildirirler. O akşam Özlem hiçbir şey bilmediğini ve birdenbire her şeyi hatırlamaya başladığını anlatır ve adalıları Firaye Day olmadığı konusunda ikna eder. Ümit Bey, Ahmet Beyler, Murat Ertaş ve Aynur Ablamın konuyla alakalı şüpheleri hala bulunmaktadır. İşte böyle karmaşık bir akşamdan sonra bloggerler yorgun ve bitkin bir halde geceyi noktalarlar.

Bu sıra adada süratle düzen kurulmaya çalışılmaktadır. Sanki herkes uzun süre bu adada kalmaya hazırlanmışçasına hazırlıklar yaparlar. O ve ertesi günler içerisinde uçağı koltuklarını sökmesine varana kadar adaya getirirler ve kendilerine adada yaşanacak bir ortam kurarlar. Adadaki ortam baya toparlanmış olmasına rağmen madamex ve İlyas Bayram’ın hala kayıp olması ve sonradan yapılan araştırmalar sonucu Shalimar, Pirmete ve Ufaklık’ın uçakta bulunduğu halde hala hiç görünmemiş olmaları kafalarda ki soru işaretlerini biraz daha güçlendirmiştir.

Bu arada herkes kendisine bazı görevler edinmiştir: Mesela sevgili Alev Meisel adanın veterineri gibi sorunu olan bütün hayvanlara sahip çıkmaktadır.

Celal Çelik: Samuray kılıcı ile ciddi ciddi mucizeler yaratmaktadır.

Su sorunu ayyuka çıktığı bir günde Sabiha Rana keşfettiği tatlı su şelalesiyle adalıları susuzluk ölümünden kurtarmıştır.

Ahmet Balcı: Şelaleden adalıların köyüne kadar kurduğu sistemle adalıların sürekli tatlı suya ulaşabilmesini sağlamıştır.

Ümit Culduz: Yüzücülüğü ve uçaktan temin ettiği materyallerle hazırladığı ağ sepet ve zıpkınla ada sakinlerinin balıkçısı olmuştur.

Roza ( Gülname Hanım ): Tarih bilgisiyle ada sakinlerinin belgeselcisi olmuştur. Akşamları cilalı taş devrinden ve ilk insanlardan ( Neanderthaler ) öyküler ve bildiği gerçekleri anlatır.

Adaya bir köy kurma görevini üstlenen Ahmet Beyler ( Balcı ve Yılmaz ) bu hikâyelerden çeşit çeşit tüyolar alırlar ve bunları değerlendirip ada da çalışmalarını sürdürürler.

Hala pek dikkate alınmayan ama ada da huzur olması gerektiğini düşünerek ( Tarik hariç ) üzerine pek varılmayan Okan Tınmaz ile Duru Dal’ın kurduğu tiyatro ekibi akşamları birbirinden güzel oyunlar sergilemektedir. Ekipteki diğer oyuncular: Murat Ertaş, Halide Hanım, Serap İnce, Yasemin Erişen ve oyunlarda Kadir Savun rollerini üstlenen Talip Bölükbaşı.

Adanın fasıl akşamlarını düzenleyen Mesut Selek ve yine Murat Ertaş ( İlyas Bey de muhakkak iştirak etmek isterdi de, adam kayıp ben ne yapayım yaaa? ) September1 Özlem ve Halide Hanım. Sevgili Sabiha Rana iki teli kopuk gitarı ile ve Talip Bey mızıkasıyla adanın akşamları olmazsa olmazları arasında yer almışlardır bile.

Bilin bakalım adanın toplum aydınlatıcısı görevine kim soyunmuş? Bildiniiiiiiz! Sevgili Tariiiiik. İçi sıkılan, derdi olan, hüzünlü olan herkes soluğu Tarik’in yanında almaktadır. Birkaç dakika görüştükten sonra kahkahalarla ayrılırlar yanından.

Serap İnce: Adanın çözümleyicisi görevini yine sevgili Alev Meisel ile paylaşmaktadır.

Okan Tın(ar)maz: Tiyatro grubundan kazandığı ün ile artık akşamları Murat Ertaş ve Aynur Hanım ile birlikte şiir akşamları düzenlemektedir.

Neşe Evrim: Adanın Ağustosböceği derneğini kurar ve bu derneğe bütün adalılar üye olur.

Sabiha Rana’nın yaptığı yemeklere kimsecikler dayanamamaktadır. ( Özellikle uçaktan bulunmuş olan domates, soğanlar ve fasulyeleri ada da ekerek onların yetişmesinden sonra yapılması beklenen kuru fasulye yemeği, adalılar tarafından heyecanla beklenmektedir. Mutfaktan sorumlu diğer kişiler: Neşe Evrim, Okan Tınmaz ve Silence ( Feyza )


Dr. Dinçer hiçbir zaman yanından ayırmadığı ilk yardım çantası ile adanın hastanesini yönetmektedir. Uçaktan bulunan diğer ilk yardım malzemeleriyle küçük ameliyatlar bile gerçekleştirecek duruma gelmiştir. Dr. Dinçer’in yardımcılığını üstlenen kişiler: Emel Dedeoğlu, mutfaktan fırsat buldukça yardımlarını esirgemeyen Silence, Yüreğinin sesi, Tatlı kız ve Yasemin Erişen.


Adada ki kayıp arkadaşların listesinin kabarık olmasından dolayı kurulan araştırmacı grup şu kişilerdir: Sedat Aydın, Ümit Culduz, Ahmet Balcı, Ahmet Yılmaz, Celal Çelik, Ayda Hanım, Ütopik ve September1 özlem ( Nınınınııııııııııın nınınııııııııııııııııııııııııııııın)

Konu açılmışken adada kayıp olanların listesini açıklıyorum: Shalimar, madamex, İlyas Bayram, Ufaklık, Firaye Day, daha ilk gün itibariyle kayıp olan sn. Mumcu, Cuma ( İlyas Bayramın kaybolduğu gece A-siyazar da yok oluvermişti ) ve Pirmete.

Sevgili okurlar ıssız ada dizisi Yılbaşı tatiline çıkıyor. 15 Ocak 2008 de sizlerle 7. ve son bölümüyle buluşacak olan dizinin senaristi ( ben yani ) kayıpların bulunacağına dair söz veriyorum. Hiç beklemeyeceğiniz bir sonu hazırlamaktayım. Şu anda sizleri duyar gibi oluyorum: “ Hayır bu dizi bitemez, bunu bize yapamazsın!” veya “Ohh be! Çok şükür, gına gelmişti artık! Bitirme kararını geç bile aldın! “ gibi. Neyse 15 Ocak 2008 de ıssız adada buluşmak üzere...

Reklâmlar

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..