Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '14

 
Kategori
Blog
 

Bloglarda okunma oranları niye düştü?

Bloglarda okunma oranları niye düştü?
 

Haziran ortalarına doğru geldiğimiz şu sıralarda, Milliyet Blog’da okuma yüzdelerinin bir hayli düştüğünü görüyorum. Bu sadece bende değil tüm yazar arkadaşlarımızda da aynı. Haftalık çok okunanlarda ilk sıradaki yazarımızın 23 binlere düştüğünü gördüm. Kış aylarında benim ilk sıralarda yer aldığım günlerde, haftalık 90 binlere çıktığımı görmüştüm. Bu da günlük 12 bin okuma demek. Şimdi 2 binlere düştü.

Millet olarak okuma özürlü olduğumuzu biliyorum. Günlük gazetelerin bile sadece iri puntolarla yazılmış başlıklarını göz gezdiriyorlar, bırakın detayları. Birde tatil mevsimine girdiğimiz şu sıralarda, çoğunluk tatil planlarını yapıyor, gideceği yerleri düşünüyor. Oturup masa başına vakit geçirmek için okumaya zaman yok. Okuyucu kitlesi olarak büyük bir potansiyel teşkil eden öğrenci kardeşlerimizin artık okulların kapanma zamanı. Onlarda yoruldular, ders kitaplarından okumaktan bıktılar.

Peki ne yapalım ki, okuma oranlarını arttıralım. Bu yaz aylarında çok zor. Her zaman okuyucu ilgisini çekecek konular bulmak kolay değil. Zaten okunan blog yazılarına baktığımızda, daha çok magazinsel, televizyon dizileri, yemek tarifleri, fal, birazda siyaset vs. Bilimsel, ağır makale makale yazılarını okuyan çok az. Kendimden örnek verirsem, gelenekler, görenekler, doğal hayat / Çevre, yarı bilimsel yazılarım okunma oranları oldukça düşük. Magazin ve de televizyon dizileri ki, büyük çoğunluğun ilgisini çekiyor.

Her konuda çalakalem de yazamıyorsunuz. Yazdığınız konuyu hakim olmalısınız. Emek sarf etmelisiniz. Okuyanlarınız bilir, benim seyrettiğim televizyon dizleri ile yazdığımın yazılar, ki bunlar bölümün özeti, eleştirisi ve de yorumu. İnanın çok zamanımı alıyor. Bir dizi ile ilgili blog yazımı asgari 4 saate yazabiliyorum. Tekrar seyret, notlar al, bölüm içinden fotoğraflar ekle, hep zaman ve emek işi. Yanlış anlamayın şikayet etmiyorum, zira keyifle yazıyorum. Ancak bizler konuya hakimsek, o konuda yazabiliyoruz. Ben şu anda takip ettiğim 5 dizi ve o dizinin oyuncuları ile ilgili yazılar yazıyorum. Seyretmediğim bir dizi hakkında yazmak ne haddime. Bana çok mailler atılıyor okuyucularım.  Niye Çalıkuşu yada Güneşi beklerken hakkında yazmıyorsun. Prensip olarak seyretmediğim dizi hakkında yazmam. Seyrettiğim dizilerle ilgili bazen acımasız eleştiriler yapıyorum. Ama bu eleştirilerim yıkıcı değil her zaman yapıcı olmuştur. Dizinin yapımcıları tarafından okunduğunu biliyorum, olumlu katkı verebiliyor, çorbada tuzumuz oluyorsa ne mutlu bize. "Medcezir" dizisi hakkında yazdığım son 37.bölüm ile ilgili yazıda, eleştirilerim tamamen kendi ve de izleyici tepkisini yansıtmaktadır.

Lafı şuraya getirmek istiyorum. Bu yaz aylarında tüm blog yazarı arkadaşlar okunurluğumuzu arttırmak için; ilginç, dikkat çekici, okuyucusunu bir şeyler verebilen yazılar yazmaya özen göstermek durumundayız.

Bir konuda da saplantı yapmak istiyorum. Bazen insanlık hali, yazılarımızda hepimiz kelime hatası yapabiliyoruz. O yazıyı düzeltmek gerekiyor. Düzelttiğiniz zaman yazı, tekrar onaya gittiği için yayından kalkıyor. Tekrar yayına girmesi saatler alıyor. Milliyet Blog'daki kontrol eden editör arkadaşların çok yoğun olduğunu biliyorum. Ancak, düzeltilmiş yazıların anında güncellemelerini yapması gerekir. Yoksa bizler okuyucu tepkisini alıyoruz.

Tüm Bloger arkadaşlarımın kalemlerine, aklına kuvvet diyorum.

Saygılar sunuyorum.

 

Abdurrahman Balcılar

Twitter: abdurrahman balcılar@abbalcilar

Mail : ab.balcilar@hotmail.com

Blog: milliyet.com.tr/cansever

Blog: balcilar-blog.com

 

   

 
Toplam blog
: 2032
: 2969
Kayıt tarihi
: 18.06.12
 
 

Emekliyim. Doğayı, Sabahın erken saatlerinde doğada yürümeyi, Hayvanları, bilhassa köpekleri çok se..