Bloglarım ne kadar güvenilir?

Diyarbakır 1.Sulh Ceza Mahkemesi, 20 Ekim 2008 tarihinde iki e- günlük sitesi, ‘Blogspot.com’ ile ‘Blogger.com’a erişimlerin süresiz olarak yasaklanmasına hükmetti. (2008/2761)

Bu karar, bir başka uluslar arası paylaşım sitesi olan Youtube’a, yine ulusal adli makamların verdiği karar uyarınca 6 aya yakın bir süredir erişim sağlayamayan Türkiye’de geniş kitlelerin yoğun tepkisiyle karşılaştı. Ülkemizde her fırsatta Avrupa Birliği’ne entegre olmaktan ve özgürlüklerden yana dem vurulurken, öbür taraftan da Türk halkının, bugün kendi devletince maruz kaldığı bu siber izolasyon düşündürücüdür.

Ama bir taraftan ulus olarak bugün maruz kaldığımız bu siber izolasyonlar haklı eleştirilere uğratılırken, diğer taraftan da tartışılan bu adli kararların verilmesine zemin hazırlayan etkenler irdelenmelidir kanaatindeyim.

İnternet, bir anlamda özgürlük demektir. Bilgisayar ağları üzerinde istediğimiz bilgilere her an ulaşabiliyor ve birbirimizle iletişim kurabiliyoruz. Diyarbakır 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı; bu kararın verilmesine neden olan insanları cezalandırdığı kadar, internette erişim ve çeşitli forumlarda düşüncelerini serbestçe paylaşmakta olan geniş kitleleri de mağdur etmiştir.

Her gün bu sitelerde, yüzlerce konu hakkında birikimlerimiz ekseninde düşüncelerimizi paylaşıp, bloglar yazıyoruz. Yazdıklarımızın her şeyden önce karakterimizi yansıtması ve üyesi bulunduğumuz sitelerin kalitesini taşıması önemlidir. Örneğin, bugün Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinden biri olan Milliyet’in, 2006 Ocak ayından bu yana varlığını sürdüren Milliyet Blog sitesinde olduğu gibi. Milliyet Gazetesi, üç yıla yakın süredir varlığını sürdüren Milliyet Blog sayfasında; bir taraftan geniş kitlelerden değişik fikir ve düşüncelere bambaşka bir gazete formatıyla sayfalarında yer verirken, diğer taraftan da üyelerinin zaman zaman aralarında gerçekleştirdikleri toplantılarla, bir anlamda kendi sosyal yapısını oluşturdu.

Yazdığımız blogların, Milliyet Gazetesi’ne gerçi satış rakamlarını arttırması yönünden bir katkısı yok, ama yine de yazdıklarımızın ortalama bir Milliyet Gazetesi makalesiyle eş değerde bir kaliteye sahip olması gerektiğine inanıyorum.

Türkiye’de bir daha internet sitelerinin karartılmayacağı günler yaşamak dileğiyle.