Bloglaştırabildiklerimizden misiniz?

Bir süredir, haydi daha özgün söyleyelim “uzunca bir zamandır” dert edindiğim meşgalelerin vücuhunda ve tabiatında değişiklikler oldu. Tıpkı mutad iştigal edindiklerimin muhteviyatında olduğu gibi…

Başka başka meşgaleler içerisinde kendimi kaybeden “ben” ha bu diyar ha bu diyar diyerek olanı biteni anlamaya çalışmakta fakat maalesef anlayamamakta…

O zaman dertsiz başıma bir dert de ben alayım diyerek geçtim klavyenin başına; dokundum ha dokundum tuşuna…

** **

Ziyadesiyle meftun olduğumu zannettiğim bir devr-i zaman içerisinde “gör ki beni ben değilim; bu gördüğün ten değilim” diyerek derdine düçar olduğum “sevgili” yolunda adımlarımı sayarken; bir yandan da otomatiğe bağlanmış sekmeler içerisinde yaşayageldiğim düzenin gereği olarak elbetteki dünyadan ve dünyamdan ayrı kalmadım.

** **

Her ne kadar bu mukadderatın gösterdiği istikamete mecbur isem de zevk-ü sefa niyetine eğlencelik atıştırmalara da devam etmeye gayreti ile belki de dünyalık istikametin yokuşuna yokuşuna gidiyordum…

** **

Blog dünyası tam da bu zamanda filanca şiddetindeki bir zelzele ile sallanmış; falanca saflar sıklaşmış; feşmekanca safsalaklar zıtlaşmış; imam osurdu osuracak ama cemaat terk-i diyar eylemiş çoktan…

Haneler içerisine sokuşturulan kokuşmuşluktan zerre miskalince rahatsız olmayan burunlar kırk bir kere maşallah ki kırk bir kilometre öteden BLOK kokusu alır olmuş…

** **

Arsalar blog blog parsellenmiş; bloglar uçuk kaçık pastellenmiş… Kimisi bilmiş, kimisi bilememiş… Kimisi silmiş, kimisi silememiş… Kimisi zilmiş, kimisi çıngırak, yahu nerde trak, orda bırak…

** **

İşte gel zaman git zaman, aman aman, halim yaman, bütün o lal olan dillerde dolaşan; dilden dile ulaşan; tenten tene bulaşan nur topu gibi bulmacamız olmuş…

Efendim, bloglaştırabildiklerimizden misiniz, yoksa bloklaştırabildiklerimizden mi?

Sevgi ve muhabbetle kalınız..

Murat HACIOĞLU

W E B B E N