Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '15

 
Kategori
Blog
 

Blogta 10 cu yıla bastık. Şimdiye kadar hiç kutlaması olmadı. Neden ?

Blogta 10 cu yıla bastık. Şimdiye kadar hiç kutlaması olmadı. Neden ?
 

 

 

 

          Bin bir emeklerle, heyecanla, hevesle Milliyet Blog’a üye olduk. Yolu yarıladıktan sonra, her güzel şeyin sonu gelir düşüncesinden dolayı da vakit vakit “acaba bloğun sonuna mı geldik. Kapanıyor mu” diye vesveselere kapıldık

          HER ŞEY BLOG İÇİN: Blog yollarında, içimiz dışımız blog oldu, sahura kalkar gibi iş edinip, sakin sakin blog’larımızı yazdık. Bu uğurda klavye başında yemek saatlerini unuttuk. Günlerce belimizi tuttuk. Bankalara gidemedik, evin hanımından zılgıtlar, bankalardan cezalar yedik. Çocuğun yaş gününü unuttuk. Yağmurlar altında üç vesait değiştirerek haber peşlerinde koştuk. Dönüşte ıslandık, ateşler, içinde yattık

          HOŞGÖRÜ: Gün geldi, blog gecelerinde eğlendik. Atıştığımız kimselerle karşı karşıya geldiğimizde, kızgınlıklarımızı unuttuk, karşılıklı göbekler attık ve ekledik: “Aaa, ne iyi ettik de geldik!” Gün geldi, muhtaçlara önayak olduk, hayat kurtarmak için yardımcı olup, hastane sevk ettik mağdurları. İdaremiz de şaştı bu işlere: “ Bu blogcular çok tuhaf. Hiçbiri birbirini tanımaz, birbirlerini ihya ederler, sonra birbirlerini tırmalarlar, sonra da oturup bir güzel eğlenirler” dediklerini de işittik.

         BİZ, BİR ZAMANLAR NEYDİK?  İlk kuruluş yılında, ilkleri yaşatan Blog İdaresi 150 blogger’e resepsiyon verdi İstanbul’da. Tanışıldı, nutuklar atıldı, danslar edildi. Editörlerle tanışıldı,  kokteyli ve müzikli gecede blog temsilcileri ile tanışıldı, İdaremiz, bizleri yere göğe sığdıramadı ve gecenin 150 misafirini işaretle: “İşte Türkiye’nin dev yazar kadrosu” diye  bloglarda anons edildiler.  “Yazarlarımızın % 89’u üniversiteli olmak üzere 1032 yazarımız var” dediler.

         “Sonra evli evine, köylü köyüne döneli, aradan dokuz yıl geçti. Bu müddet zarfında iki fakülte bitirebilirdik. Biz, blogculuğu tercih ettik.

RESEPSİYONA KATILAN 150 BLOGCUMUZ, İDARE BİNASI SALONLARINDA BÖYLESİ MESUT POZ VERMİŞLERDİ ( altta)

          N E   D E D İ L E R ?

          MURAKAMİ :  “Milliyet, saygın bir gazete. Blog Sitelerinde,  bağıra bağıra  seslerini  duyurabilecekleri bir platform sağlamayı akıl edip uygulamaya koyanlara teşekkür ederim. (518  adet blog 2618 okunma).

          ALPTEKİN YILDIZ: M.B’ un yazarıyım. Uzun yıllar gazetecilik yaptım. Sonra bir sabah uyandım ki, tadı kalmamış, bu işi bıraktım. (91 Blog, 1500 okuma)

          CEM BERAAT  ÇAMSARI:  MB, yazarlık çizgimi oluşturmamda çok büyük oranda etkili oldu. (996 Blog, 944 okuma) Not. Ekimden bu yana yazılarını kesti. Küskün.

          NAHİDE ÇELEBİ:  Ankara Blog toplantısından:  "Duygular paylaşıldı. Hasretler giderildi. Kötülükler ve  seyirci kalanları vicdan karası zavallılar, iğneleyici, aşağılayıcı iftiracılar yoktu aramızda” diyor. (1221 Blog, 698 okuma) Sayın Çamsarı da, aynen böyle hissediyor.

         BİRTÜRKBİLGESİ:  “Dinsiz’den, dinli’lere din dersleri” adlı bloğumu idare, yayın çerçevesine uygun olmadığı, uyduruk gerekçileri ile yayınlamadılar.

                                                                               &&&

         “Tüfeğin ortaya çıkmasıyle mertliğin bozulması” gibi, Facebook ve Twitter işi bozdu. İdare bizi kaptırdı onlara. İlgi dağıldı, istekler söndü, kırıklıklar peydahlandı, ayrılanlar oldu. Blogcular, editör baskısından kurtulduğuna sevindi en çok.

          ARA SICAK:  Kimi sessiz sedasız, kimi paldır küldür gitti. Bir kısmı bacadan, bahçe kapısından geri döndü. Danışıklı dövüşçüler,  anahtarın paspas altında olduğunu bilenlerdi. Onlar için sorun olmadı. Kimileri yaz-boz tahtasına döndürdü bloğu, kimisi sil baştan dedi, numaratör yeniden döndü. Zaman zaman “ara sıcak” yerine geçtiler

         NELER DEMEDİLER:  Blog’ların; emekli öğretmenlerin, işsizlerin, ucuz reklam peşinde koşan doktorların, istilasına uğradığını yazdılar. Blog, yoğun bir şekilde, ottan, böcekten  yazı ve şiirlere maruz kaldı. İlginç yanı da bu tür yazılar ”ilim, bilim” kokulu yazılardan on kat daha fazla tık aldılar” denilmekte. (Laylay lom’cular kastediliyor)

BLOGUN TERTİPLEDİĞİ RESEPSİYONDA HIZLI DANS YAPANLAR PİSTİ ISITTI AMA, İDARENİN BU GECESİ, İLK VE SON OLDU.  (ALTTAKİ RESİM)

          Bizce, profesyonel blog’cu, bu bloglarda bir avuçluk. Ama hevesliler, çoğunluktalar. Ama işin hakkını verenler, kitap sahibi oldular.

          Ve de “ Bizim kariyerimiz ortada. Bir de editörlerin kariyerlerini görelim bakalım”  demeden bloğun sessiz  idare şemasında baş editör, daima dikkatleri çekti.  Kafasında dolaşan tilki kuyruklarını  birbirine değdirmeden iş gören baş editörünü, blog halkı daima merak etti. Ve sevdi.

          Az gittik, uz gittik, eskiler dedik, yeniler dedik, yumruğumuzu aynı yere koyamadık. Manevi iletişimsizliktir bizleri bu hallere koyan. İdareyi hep, “karşılıksız sevgi” nin mecrası olarak gördük. Dialog eksikliği, onore edilme duygusu, blog toplantılarında idarenin çiçeğinin  beklenmesi, bir kitap yayınlandığında, bültenlerden ayrı ana sayfalarda ona bir tanıtım köşesinin açılmaması, hep iletişimsizlik olarak görüldü.

          Buraya kadar olan yazımda, kendim için bir şey istemiyorum. Ben, ulusal basından geldim. Bloglarda bir gözlemci gibiyim. Olan bitenlerden doğan intibaları yayınlıyorum. Buraya kadar olanlar, izlenimlerimdir. Ben daha yıllar önce “Editörlerimiz ve biz” isimli aşağıda linkini göreceğiniz  blogta, diyeceklerimi zaten demiş bir insanım.

          Hem sonra, şu sözlerim, BLOG İdaresinin Genel Müdürüne: “ Onuncu yıla ayak bastık. Bir sanal organın, bunca yıl, saygınlığını artırarak bu yaşa gelmesi, içinden kolordular çıkaracak kadar çoğunluk üyeye sahip bir teşkilat, neden bloğun  yıllık kuruluş yıldönümlerini hatırlamaz? Her yıl üyeleriyle buluşmaz? Veya  gazetesinde “yılın en iyilerini ve de yazılarını yayınlamaz?” Oldu olacak, bunların hiç biri olamıyorsa, neden havai fişek atıp da “Blog günümüzü” bizlere hatırlatıp da, sevindirmez.  Havai fişeklerin serpintisini, ikametlerimizden seyreder, teselli bulurduk belki de.

         Taaa en başlarda  idare vurgulamıştı. “Biz bir aileyiz” demişti. Bunları, oradan aldığımız cesaretle söyledik.

S O N U Ç : Herkes, kendi göbeğini, kendisi kesiyor. Herkes kendisinin ebesi olmuş. Gel de deme: "gebe, ebe, bebe" İngaaa, diye !

Ört ki, ölem !

         Hepinize saygılar sunarım.

 Editörlerimiz ve biz

LİNK

http://www.http://www.blogmilliyet.com/editorlerimiz-ve-biz/Blog/?BlogNo=92773

 

 

BURADA GÖRÜLEN TÜM RESİMLER, MİLLİYET BLOG ÜYELERİNİN TANIŞMAK İÇİN BİR ARAYA GELDİKLERİ  VE TERTİPLEDİKLERİ EĞLENCELERLE SES YAPAAN GECELERİN RESİMLERİDİR.

 

 

RESEPSİYONDAN TOPLUCA ÇEKİM.http:// http://blog.milliyet.com .tr/editorlerimiz-ve-biz/Blog/?BlogNo=92773 http://blog.milliyet.com .tr/editorlerimiz-ve-biz/Blog/?BlogNo=92773 http://blog.milliyet.com .tr/editorlerimiz-ve-biz/Blog/?BlogNo=92773 http://blog.milliyet.com .tr/editorlerimiz-ve-biz/Blog/?BlogNo=92773 http://blog.milliyet.com .tr/editorlerimiz-ve-biz/Blog/?BlogNo=92773

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..