BM'de kadın sünnetine karşı mücadele

Uluslararası göç örgütünce dünyada 100 ile 140 milyon kadın ve kız sünnet oluyor. Göç sayesinde artık bu sorun Avrupa'da da yaşanıyor. Birleşmiş Milletler genel kurulunda kabul edilen yeni karar ile ilk kez kadın sünneti yargılandı. 110 ülkenin altına imza attığı karar ile Bm'ye üye ülkelerin “bilgilendirici ve eğitici” önlemler almaları isteniliyor.

“Jenital sakatlama” veya “kadın sünneti”, Abd, Kanada ve birçok Afrika ile Avrupa ülkesinde zaten yasak. Birleşmiş Milletler genel kurulunda böyle bir tasarı ile ilk kez kabul ediliyor. Tasaranın öncülerinden İtalya'nın Bm elçisi Cesare Ragaglini: ” Hedefe ulaşmada, hem maddi hem mücadele olarak taviz vermeyeceğiz. Hedefimizde kadın sünneti problemeni bir nesil zamanında yok etmektir.”

KADIN SÜNNETİ

FMG (Female Genital Mutilation) ,”Kadın jenital sakatlanması” olarak tercüme ettiğim “kadın sünneti” farklı yöntemler içeriyor. Bu yöntemler bölgesine ve etnik kökenine göre değişiyor. Bazen klitoris'te veya dış yüzeyinde yapılan ufak bir kesim ile göstermelik birkaç damla kan akıtılır. Daha şiddetli diğer bir yöntem ise klitoris'in üst kısımlarının kesilmesidir. Bazen bununla birlikte vajinal dudaklarda kesiliyor. Tıpta buna clitoridectomie terimini vermişler.

Bu yöntemde (infubulasyon) klitoris ile labia (klitoris dudakları) kesildikten sonra tekrar birbirlerine dikiliyor. İdrar ve menstrual kan için küçük bir açık bırakılıyor bu yöntemde. İnfibulayon daha çok Somali, Eritre ve kuzey Sudan'da görülüyor.

KADIN SÜNNETİ VE JENİTAL KOZMETİK CERRAHİLİK

Bu konuda var olan bir ikilem ise sünnet ile jenital kozmetik cerrahilik arasında. Batı Avrupalı kadınlar arasında çok ufak veya çok büyük olan labiaların alınması bir estetik düzenlenme olarak görülüyor. Hukuk, klitoris'in kesilmediği hafif bir sünnet isteyen Afrikalı ile estetik nedenler ile bıçak altına yatan Avrupalı kadın arasında bir ikilemde. Etik olarak cevap verilmesi gereken zor sorular.

Bu konuda en büyük sorun bilgi eksiliğidir. Kadın sünneti ve Jenital yıpratma arasında ki farkı bilmiyen kültürler eğitilmelidir. Aynı şekilde bu konuda eksik bilgilere sahip cerrah uzmanlarınıda eğitmek gerek.

Ülkemizde böyle bir sorunun Türkler arasında olmadığını biliyoruz. 23 mayıs 2009 yılında Hürriyet'te çıkan bir haberde güneydoğuda kadın sünnetinin olabileceği ihtimali belirtiliyor.

Haberin detayı için http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11710643.asp

Türkiye'deki Afrikalı göçmenler arasında gönüllü ve zorla yapılan kadın sünnetleri hakkında ne kadar araştırma ve birikimimiz var?! Bu yönde bir haber veya araştırma bulamadım.

Kadın sünneti hakkında daha donanımlı ve daha akademik yazı için kadınlarımıza danışalım :

http://www.kadinmedya.com/dunya/afrika/kadin-sunneti-ve-cinsellik.php

Ek kaynak

http://www.kennislink.nl/publicaties/vrouwenbesnijdenis-in-europa-is-een-blinde-vlek