Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '12

 
Kategori
Öykü
 

Bodrum' da böyle içilir

Bodrum' da böyle içilir
 

Asma dalları ile örtülmüş çardağın gölgesine yardımcı olan erik ağacının dalları iri meyvelerini sunmak için eğilmiş, tüm misafirperverliği ile hafif rüzgarda sallanıyordu.

Çardağın altında bulunan özensiz bir marangozun elinden çıkmış, muhtemelen eseriyle gurur duymayacağı tahta masanın, üzerinde yarım dolu dört ince bardak, kesilirken bıçağın ilk temasıyla çatırdayan, gövdesinde zikzaklar açılacak karpuz, buzun içinde tuzlanmış çağlalar, silkelerken patırdayarak düşen erikler, üzerlerindeki çardaktan sarkarken henüz koparılmış üzüm salkımı duruyor, etrafında dört tane sandalye ve o sandalyelerde yazın tüm güzelleriklerine ters düşecek misafirlerini bekleyen çocukluk arkadaşları İlkay, Yener, Muslu ve Erdi.

İlk misafirler, meyvleri yiyecekleri sırayı tarif eder gibi, silkelenecek eriğe, koparılacak üzüme, kesilecek karpuza ve sonrada yarım dolu bardaklara uğradılar.

Ağızlarını bıçak açmayan dört arkadaşın yüzlerine gülümseme yerleşirken yaz yağmuru onlara eşlik edercesine bastırmıştı. Her damla bardaktaki şeffaf sıvıda bir iz bırakıyor, suyun içine damlatılmış beyaz mürekkep gibi dağılıyordu. Yağmurun sulu damlalarıyla bardaklar doluyor, berrak olan içecek kireç rengine bürünüyor, bulanıyordu. Az sonra bulanacak olan düşünceler gibi.

Dört çocukluk arkadaşı, rakılarını saf yağmur suyu ile yoğururmuşlardı, aynı saf ve temiz arkadaşlıkları gibi. Kireç gibi beyaz rakılarını tokuşturup hep bir ağızdan aynı sözü söylediler:
 - Şerefe ! 

 
Toplam blog
: 21
: 681
Kayıt tarihi
: 01.02.12
 
 

Yazalım bakalım. Ne istersek yazalım, nasıl istersek yazalım, nerede istersek yazalım. Buralarda ..