Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '15

 
Kategori
Güncel
 

Bodrum'da verilen insanlık sınavı

Esad zulmünden kaçarak evlerini, topraklarını terk edip Türkiye’ye sığınan Suriye’li mültecilere yönelik gösterilen tepkiler yanında, onlara sahip çıkmaya çalışan bölge esnafı bir kez daha samimiyet testinden geçiyor.

Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığının çabalarıyla şimdilik bir okul bahçesinde kalmalarına izin verilen sığınmacılara yönelik, yardım ve destek kampanyası başlatan kişi ve kuruluşlar, STK’ lar olduğu gibi konuya ideolojik yaklaşan, tüm Suriye’lileri potansiyel suçlu gibi görmekte ısrar edenler de var.

Ülkeye girmelerine izin verilen bu mağdur insanlara yönelik en baştan hükümetin uygulaması gereken tedbirler var iken, ellerine; istedikleri her yerde ikamet edebilmelerine olanak veren belgeleri vererek ortalığa salınmaları onların suçu mu?

Kuşkusuz bu mültecilerin varlığı hem ekonomimize çok büyük br yük getirmekte, hem de sosyal dengeleri zorlamakta.

Bu durumu fırsat bilerek, Suriyeli mültecilerin bu çaresizliğini istismar eden ve onları ucuz işgücü olarak kullanan uyanıklara ne demeli?

En fenası da, Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı yüzünden “düşmanımın düşmanı, dostumdur” mantığıyla ya da Baas hayranlığıyla; Esad dan yana çıkan ve Suriye den gelen tüm mağdurları da terörist ya da hain gibi gören hastalıklı ruh hali.

Eğer AB ülkeleri, Orta doğudaki petrol zengini kabile devletler gerekli duyarlılığı gösterseler, Türkiye bu kadar büyük bir yükün altına girmeyecek, bugün yaşadığımız sorunları yaşamayacaktık.

Bugün itibariyle yeni bir parlamento var ve milletvekilleri yemin ederek göreve başlayacaklar.

Bence ilk ele alınması gereken işlerden biri mültecilerin durumu olmalıdır.

Geçmişte AK Parti iktidarının yanlış dış politikalarını gerekçe gösterenler şimdi meclis çoğunluğunu ele geçirdiler

Yani artık iktidar engeli de yok.

İstediğiniz yasayı çıkaracak çoğunluğa sahipsiniz.

Dilediğiniz koalisyon hükümetini kuracak sayıda milletvekiliniz var.

Hayd!i bir kez olsun, doğru bir iş yaparak utandırın bizi.

Atacağınız her olumlu adımda, yapacağınız her doğru icraatta yanınızda olalım, destek verelim.

Kin ve nefret söylemlerinden uzak, önyargılardan arınmış, kişisel hırs ve beklentilerinizin esiri olmadığınızı gösterin bize.

Bodrum da bir okulun bahçesinde yaşam mücadelesi veren o esmer tenli, soluk benizli kız çocuğu, çaresizlikten dilenmek zorunda kalan donuk bakışlı, mahcup delikanlılar, sırtlarında yatakları, çocuklarına sahip çıkmaya çalışan yorgun analar; ülkelerinden uzakta aç- açıkta kalmaları yetmiyormuş gibi, üstelik bir de aşağılanmak, ötelenmek istemiyorlar.

Gönüllü insanların katkı ve yardımları bir yere kadar.

Bu insanlık dramının sona ermesi, kalıcı bir barışla mümkündür kuşkusuz.

Ancak gerek ülkemizde, gerekse bölgemizde yakın zamanda böyle bir barış ikliminin oluşması pek mümkün görünmüyor.

O zaman yapılması gereken; lokal çözümler yerine parlamentoda yapılacak yasal düzenlemelerle kalıcı ve insani çözümlerin hayata geçirilmesi.

Kısa vadede bunlar yapılırken, uzun vadede bölgemizde ülkemizi de içeren barışa yönelik uluslararası kuruluşları harekete geçirmek, teröre karşı ortak tavır geliştirmek ve sonuçta geçmişte olduğu gibi bölge halkının barış içerisinde bir arada yaşayabileceği ortam ve koşulların sağlanmasına yönelik mücadele vermek.

Bölgenin zenginlik kaynaklarında gözü olan emperyal güçlerin buna izin vermek istemeyecekleri, her türlü yöntemi kullanarak barış karşıtı eylemlerine devam edecekleri açık.

Ancak hepimiz biliyoruz ki, barışa giden yol; engellerle, tuzaklarla doludur.

Tüm engellemelere, tuzaklara, hainliklere karşın, dünya barışına yönelik verilecek her mücadele, gösterilecek her çaba, atılacak her adım kutsaldır.

Her birimizin üzerine düşen görevler vardır.

Yeni mecliste yasa çıkaramayabiliriz, Esad’a ve diğer diktatörlere söz geçiremeyebiliriz. Ülkemizde bu kadar işsiz varken, mültecilere iş veremeyebiliriz.

Ama azcık vicdan sahibi isek, yüreğimizde azcık insan sevgisi varsa, evsiz-barksız, aç-sefil bu insanları anlamaya, hoş görmeye çalışabiliriz.

En azından onları düşman gibi görüp, sistemin, acımasız zalimlerin suçunu, günahını bu masum, mağdur insanların üzerine yıkmaktan, onları potansiyel suçlu gibi görmekten vazgeçebiliriz.

Bir önceki yazımda da dediğim gibi,

“bu insanlar kekik toplamaya gelmediler.”

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 23.06.2015/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..