Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '14

 
Kategori
Anılar
 

Bodrum'dan, yurtdışına gönderilen köpekler ne amaçla gidiyor?

Bodrum'dan, yurtdışına gönderilen köpekler ne amaçla gidiyor?
 

Bu sabah erken uçakla Bodrum'dan İstanbul'a geldim. Bodrum'da son günlerdeki güneşli ,ılık hava dün geceden bu yana yerini rutubetli, soğuk ve bol yağmurlu bir havaya bıraktı. İşte kara bir Bodrum sabahından, daha kara ve soğuk, hatta karlı bir İstanbul sabahına geldim.

Kısacık Bodrum-İstanbul uçak seferimde gözüme neler çarpmadı ki , ne anılar yaşamadım ki. Bunları bugünkü yazımda sizlerle paylaşmak istedim.

Öncelikle uçağa binmeden Check in yaptırıken büyük kafeslerde bir sürü irili,ufalı köpek dikkatimi çekti. Hepsi kafeslerinin içinde adete ağlar gibi mızlıyorlardı. Havlamıyorlardı, sadece sızlanıyorlardı. Bunlar nedir,nereye gidiyorlar  diye her zamanki meraklı halimle sordum. Köpeklerin sorumlusu olduğunu anladığım hanım, 'Bodrumda sahipsiz bırakılmışlar , yurt dışına götürüyoruz .'dedi. Bana ilginç geldi. Görevliye sordum, sık sık böyle canlı köpek sevkiyatı yapılıyormuş Bodrum'dan. Hatta görevli bu hayvanların uçakta nakliye bedelinin, yolcu ücretinden çok daha fazla olduğunu söyledi.

Merakıma mucip oldu. Yurt dışında götürüldüğü ülkede köpek yok mu? Yetişmiş köpeği götüreceğine o ülkelerde cins köpekleri üretmek daha ucuz olmaz mı diye düşünürken birden aklıma günler önce okuduğum bir haber geldi hayal meyal. Köpek etinin çok makbul olduğu ülkelere böyle canlı köpek sevkiyatı yapıldığını okumuştum.

Daha uçağa binmeden o köpeklerin başına gelebilecek olayları düşünüp asabımı bozmuştum zaten. Tam uçakta yerimi aldım, hostes 8-9 yaşlarında küçük bir kız çocuğunu getirip arkama oturttu. Boynunda kesesi. içinde bileti ile hostese emanet edilip, İstanbul'dan alınacak bir küçük kızdı.

Kargo gibi teslim edilen bu küçük  ve şirin kızın  yan koltuığundaki hanımla konuşmasını elimde olmadan duydum. İstanbul'da bir akrabası  teslim alıp araba ile bir Anadolu şehrindeki büyükbabası ile babaannesine götürecekmiş. İlk defa uçağa binen yavrucağı uçak tuttu, kustu ve sessiz bir şekilde arkamda oturdu.

Aklıma 1993 yılındaki bir anım geldi. O yıllarda  kızım Burcu Göker 11 yaşında idi. İstanbul'da konservatuıarda keman eğitimi yapıyordu ilk öğretiminin yanısıra. Hocalarının çok kabiliyetli demesine inanmayan babası ve ben bir de yurt dışında bir uzman hoca görsün diye kızımı o tarihte Lyon'da bulunan ablasının yanına gönderecektik. Ablası Paris Konservatuarından bir Profesör ile ilişki kurmuş ve kardeşi için randevu almıştı.

Biz Burcu'nun pasaportunu, biletini hazırladık. Elinde küçücük kemanı ,sırtında çantası ile onu Air- France'nmın hostesine imza ile Atarürk Hava Limanında teslim ettik.

Burcu boynunda içinde pasaport ve biletinin bulunduğu kesesi,hostesin elini tutup giderken arkasından gözyaşlarımı tutamamıştım.Bu olaydan sonra havalimanının otoparkında arabanın içinde bir süre ağlamıştım. Ama Burcu yurt dışına giderken ilk ve tek ağlayışım o zaman oldu. Ondan sonra bir daha hiç ağlamadım giderken.

Bu gidişten bir kaç saat sonra bize Lyon'da Burcu'yu teslim alan ablasının imzaladığı kağıt geldi. Burcu adeta bir kargo gibi teslim edilmişti.

şte bu sabah o küçük kızın yolculuğu bana yıllar öncesinin bu anılarını tekrar yaşattı. Bir amaç uğruna neler çektik ve çekiyoruz.

Böyle bol düşünceli bir yolculuktan sonra İstanbul'a vardığımda  ne kadar yorgun olduğumu fark ettim. Yıllar ve uçak yolculuğu  yormuştu beni.....

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..