Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '10

 
Kategori
Anılar
 

Bodrum tatilim ve yaşlı teyzeden bir hayat dersi

Bodrum tatilim ve yaşlı teyzeden bir hayat dersi
 

Hayat dolu yaşlı teyze çantasından çıkardığı bir şiiri bize okurken...


2010 yaz tatilim geride kalırken, ardından güzel ve hatırlanmaya değer anılar bıraktı.

Bunlardan önemli bulduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tatilimizin Bodrum bölümünde daha önce bahsettiğim gibi Orak Adası’na giden bir tekne turuna katılmıştık.

Tekne turu ve Orak Adası harikaydı. Tekne turunda, fiziksel yaşı 81, ruh yaşı 18 olan bir teyze ile tanıştık ki bence Bodrum tatilimizin en kayda değer kısmı buydu.

İlk dikkatimi çeken bu teyzeciğin her çalan tempolu müzikte coşkuyla dans etmesi oldu. Bildiği şarkılara da eşlik ediyordu. Bu yaşlı teyze sıkı bir Serdar Ortaç hayranıydı. Özellikle Serdar Ortaç şarkılarında kendinden geçiyor ve bütün tekneyi dansa kaldırıyordu.

Neşeli bir şekilde turumuz devam ederken, bir süre bu teyzeyi gözlemledim. Yanında kendine yakın yaşlarda başka bir yaşlı teyze daha vardı. Ancak diğer yaşlı teyze daha içine kapanık ve dalgın görünüyordu.

Her durduğumuz koyda, herkesten önce coşkuyla denize giriyorlar, hayatın tadını geç de olsa çıkartıyorlar diye düşündüm. Sonra yanımdaki arkadaşıma ve oturduğumuz gruba dönerek ;

“Acaba bu teyzecik hayatının her döneminde böyle coşkulu ve hayattan zevk alan bir insan mıydı? Yoksa yaş ilerledikçe mi hayatın tadını çıkartmaya başlar oldu” diye soruyordum ki bu teyzeyle göz göze geldik…

“Yakaladım seni, benimle ilgili konuşuyorsun dimi?” dedi.

Evet dedim ve aynı soruyu yüksek sesle sordum kendisine.

“Ah kızım ah tabii ki böyle değildim, son 30 yıldır böyleyim” dedi. (Aslında 30 yılda az bir zaman değildi.)

Sonra nedenini sordum kendisine, kısaca kocasının çok kıskanç olduğundan ve evlendikten sonra kendisini 10 yıl kadar nerdeyse eve kapattığından bahsetti.

Bir şekilde sohbetimiz kesildi. Sonrasında Bodrum’a döndük.

Ertesi gün Zeki Müren’in evini gezip Bodrum Kalesi’ne doğru ilerlerken yorulduk ve bir kahve molası vermek için çay bahçesine oturduk. Aynı anda bize seslenen yaşlı bir ses duyduk.

Tahmin ettiğiniz gibi aynı teyzeydi…

Diğer yaşlı teyze ile büyük bir zevkle dondurma yiyorlardı.

Hemen masaları birleştirip kahvelerimiz eşliğinde koyu bir sohbete başladık.

Diğer teyze kardeşiymiş. Kendisinden iki yaş küçükmüş ve beynindeki bir ur sebebiyle içine kapanmış ve unutkan olmaya başlamış. “Her şeyi unutuyor son yıllarda, geçen gün 750 Euro’yu kaybetti.” dedi. Çok üzülüyordu kardeşinin bu durumuna. İstanbul’a dönünce ışın tedavisi uygulanacak, inşallah iyi olacak” diye sözlerine devam etti. Acil şifalar diledik.

Mutluluk meselesine geldim yine, çok merak ediyordum, teyze bu mutluluğunu ve hayatı dolu dolu yaşamasını acaba neye borçluydu?

“Eşim ilk evlendiğimiz dönemde çok kıskançtı ve beni çok uzun süre gözünden bile kıskandı. Kısa kollu giydirmezdi, denize sokmazdı. Ben tatile gittiğimizde uzun kollularla plajda oturup, denize girenleri seyrederdim, içim giderdi. Onun mutluluğu için kendi mutluluğumu bitirdim, kendimi çocuklarıma ve eşime adadım, mutluluğu bu şekilde yakalamaya çalıştım. Uzun bir süre sonra kıskançlığı yavaş yavaş bitti” dedi.

Eşi öleli yaklaşık 30 sene olmuş. O tarihten beri de bugüne dek gönlünce yaşayamadığı hayatını doya doya yaşadığından, artık hayatı ne pahasına olursa olsun ıskalamak istemediğinden söz etti. Artık canı ne yapmak isterse onu yapıyormuş.

Eşinin demir tüccarı olduğu için mali durumlarının çok iyi olduğunu, dünyada hemen hemen gezip görmedikleri hiçbir yer kalmadığından bahsetti. Çin’den Amerika’ya, Güney Afrika’dan, Rusya’ya, Portekiz’den Azerbaycan’a kadar… Kutuplar hariç hemen hemen görmedikleri ülke yok gibiydi.

Hayattan ne öğrendiğini sordum. Neyi atlamayalım, ne salık verirsiniz gençlere?” dedim.

“Hayatı dolu dolu yaşayın kızım” dedi. Sevin ama bağımlı olmayın, bir birliktelik veya evlilik uğruna kendi prensiplerinizi benim yaptığım gibi hiçe saydırmayın, kendinizi ezdirmeyin” dedi.

Sonra “Neşeniz daim olsun, hayattaki küçük şeyleri büyütmeyin, ölüm hariç her şeyin bir çaresi vardır, mümkün olduğunca hayattan zevk almaya çalışın. Tek yapmanız gereken bu olsun.” dedi.

Birkaç saat sürmüştü bu doyumsuz sohbet ve hayat dersi. Bodrum Kalesi kapanmadan yetişmemiz gerekiyordu. Kendisine çok teşekkür ettik bu hayat dersleri için. Ellerinden ve yanaklarından öpüp yolumuza devam ettik.

Adını sormayı unuttuğum bu tatlı ve hayat dolu teyze güzel ve anlamlı bir hayat dersi verdi Bodrum’da bana.

Sözleri ve hayat dolu kıpır kıpır hali gözlerimin önünden gitmiyor. Bana örnek oldu ve olmaya da devam edecek.

Teşekkür ediyorum adını bilmediğim bu tatlı teyzeye verdiği hayat dersi için...

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..