Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Boğulma olayları...

Boğulma olayları...
 

Şimdi gözleriniz kapatın arkanıza yaslanın ve bir yerler hayal edin.

Deniz kenarındasınız, hava sıcak, önünüzde deniz.Nazlı, nazlı kenara dalgalar vuruyor.

İçinizden denize girip serinlemek geliyor.

Ancak yüzme bilmiyorsunuz.

O zaman ne işiniz var denizde demeyin sakın!

Nihayetinde insanız canım! Serinlemek istiyoruz.

O zaman derine gitmeyin dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Derine gitmeyi istemiyorsunuz, ancak hani kenara nazlı, nazlı, şıp, şıp diye vuran dalgalar, yavaş, yavaş büyüyor ve sizi içeri doğru çekmeye başlıyor.

Kurtulmak istiyorsunuz, kurtulamıyorsunuz. Birde bakmışsınız, denizin içine doğru sürüklenmişsiniz, ayağınız yerden kesilmiş. Bağırmak istiyorsunuz, sesiniz çıkmıyor, sesinizi kimseye duyuramıyorsunuz.

Sonra başlıyorsunuz suyla boğuşmaya.

Bir taraftan su ile boğuşuyorsunuz, bir taraftan da tuzlu deniz, veya göl, havuz, nehir, kanal vs. suyunu yutmaya başlıyorsunuz.

Yavaş, yavaş suyun derinliklerine doğru gittiğinizi ve nefes alamadığınızı hissediyorsunuz!

Durun, durun hemen gözünüzü açın bu bir hayaldi.

Şimdi bu anlattığımı yaşayan ve istatistiklere yansıyan boğulma olaylarını bir inceleyelim:

Yurdumuzda son bir ayda 85 kişinin deniz, akarsu, göl, gölet, sulama kanalı ve havuzlarda boğularak öldüğü istatistiklere yansımış.

Ayrıca çok sayıda vatandaşımızın da boğulma tehlikesi yaşadığı görülmüş.

Yaz aylarının gelmesiyle vatandaşların serinlemek için deniz, akarsu, göl ve göletleri tercih etmesi, boğulma olaylarının artmasında en büyük neden olduğu bir gerçek.

Bakın ayrıntılı istatistikî verilere; son bir ayda 34 kişi deniz, 23 kişi göl ve gölet, 14 kişi akarsu, 9 kişi sulama kanalı, 5 kişi de havuzda boğularak yaşamını yitirmiş.

Bu boğulmalarda Karadeniz 16 kişiyle ilk sırada yer alırken. Karadeniz'i 7 kişiyle Marmara Denizi, 6 kişiyle Akdeniz, 5 kişiyle Ege Denizi izlemiş.

Kanallarda boğulma olaylarında ise Şanlıurfa başı çekiyormuş. Son bir ayda sulama kanalında boğulmaların arttığı dikkat çekmiş.

Bu verilerden sonra sizlerle, yaşadığım ile ait bazı sorunları paylaşmak istiyorum.

Malumunuz Antalya şehir merkezinde yaşıyorum. Bazen sabahları, bazen de akşamları Konya altı plajına ailecek denize gidiyoruz.

Özellikle akşamları plajlar çok daha kalabalık oluyor. Akşamüzeri işinden çıkan, çorunu çocuğunu alıp, sahile geliyor. Denize giriyor, serinliyor.

Malum olduğu üzere, Konya altı plajı 50-60m. Aralıklarla işletmelerin arasında halkın denize girebileceği yerler olarak ayrılmış. Halk bu arada denize giriyor.

Hava kararmaya başladığı zaman, eğer evinden bir ışık getirmişsen, onu kullanabilirsin, sahilden denize doğru hiçbir aydınlatma yok. Ortalık zifiri karanlıkta kalıyor.

Konumuz neydi boğulma olayları. Bırakın halkın denize girdiği yeri. İşletmelerin bile cankurtaranları yok. Her hangi bir şekilde birisi boğulma tehlikesi atlatsa, ona ancak orada bulunan vatandaşlar yardım ediyor.

Birdi Konya altı plajının özelliği vardır. Birkaç metreden sonra deniz derinleşir. Ve yüzme bilmeyenlerin her an boğulma tehlikesinde olduğu su götürmez bir gerçektir.

Acaba oradaki işletmelerin bir cankurtaran timi bulundurma zorunluluğu yok mu? Varsa biz niye göremiyoruz.

Herhalde bundan sonra yetkililer, sahil bandının ışıklandırılması, plajların en az bir cankurtaran tarafından gözetlenmesi işine el atarlarda, olması muhtemel üzücü olaylar meydana gelmez.

Türk vatandaşı olmanın özelliklerini her tarafa taşıyoruz. Plajlarda eğlenip, denize giren, yiyen için ve sonra da çöplerini 3-5 m. Yakınındaki çöp kutusuna atmayı unutan(!) halkımız, çevreye olan duyarlılığını(!) da gösteriyor.

Herkese boğulmadan, sağlıklı günler ve eğlenceler diliyorum.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..