Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '07

 
Kategori
Sinema
 

Bol şanslar!

Bol şanslar!
 

Bir filmi izlediğinizde bir kez daha izlemeniz gerektiğini düşündüğünüz, içinizi cız ettiğini hissettiğiniz ve de etkisinden kurtaramadığınız hiç olmuş muydu?

Ben geçenlerde gene böyle bir filmde duraksadım. Hem de ne duraksama...

İzninizle burda bir araya girmek istiyorum. Çünkü bu film öyle alışık olunan uzun metrajlı bir film değildi. Bir kısa filmdi... Son zamanlarda Türkiye’de yeni yeni duyulmaya başlayan ama tüm dünyada büyük ilgi gören kısa filmlerden... Adı "Kırıntı", Tuncelili son derece naif, genç bir yönetmen tarafından çekilmiş. Yaklaşık 8 dakikalık. Söz yok, sadece müzik, görüntü ve bakışlar var. Zaten daha ne olsun ki... Arin İnan Arslan, yönetmenimizin adı. Bu filmiyle tüm dünyayı şiddetle tehdit eden yoksulluğu, bir çocuğun gözünden anlatıyor. Ama ne anlatma. Filmi izlerken 8 dakka hiçbir şeyle ilgilenmiyorsunuz. Öyle sürüklüyor. Ve de sonunda dudaklarınız aralanıyor, acı bir gülüş oluşuyor. Hani "bu kadar umutsuzluk varken küçük çareler bulunabilir" dedirten bir gülüş, inceden, acıdan... Arin’nin bir tane daha filmi var, adı "Siuba" bu film daha fotoğrafik öğeler içeriyor ama yine sözsüz ve başrolde gene çocuk var. Geçenlerde kendisiyle bir söyleşi yaptım ve merakımı giderdim. "Neden filmlerin sözsüz ve çocuklar ön planda Arin?" Sorunun cevabı aslında çok net ve açıkmış ta ben görümemişim; "Sözler çok önemlidir ve kısa filmlerde anlatmak istediğimizi net şekilde ifade edemeyeceğimi düşündüm ve anlattıklarımı sadece müzik ve bakışlarla anlatırsam daha vurucu olur dedim. Çocuk, dünyanın en naif varlıklarıdır ve her zaman umutsuzluğun içinde umudu simgeler. İşte bu yüzden" ...

Doğrusun Arin... Ne diyebilirim ki! Küçük kız, babası uyuduktan sonra televizyonun karşısına kilitlenip baka kalması, ve filmin sonundaki o iç burkan sürpriz, ne diyeyim ki, eline yüreğine ve beynine sağlık...

Bazıları, içindeki ışığı yüzünden yansıtır bazıları da yaptıklarından. Arin, yaptıklarıyla diyor ki; "Sıkı dur beyaz perde, daha neler yapacağım" Bence yapar da. Onda bu güç ve bu bakış oldukça yapar.. Yapar da yapmasına umarım, ezenlerin sırf iktidarlıklarını göstermek uğruna en savunmasız kalan çocukların elinden oyuncaklarını aldıkları gibi senin elinden de almazlar yeteneğini... Kesmezler önünü, yolunu, hislerini ve bu sınır bilmez yaratmanı... "Birkaç basamağım daha var, onları da yapayım, sonra ver elini uzun metrajlı film..." diyor Arin. Ve bende dört gözle bekliyorum filmini. Bu içi boşaltılmış Hollowood bozması filmler sana izin verirse, bağımsız film şirketleri sana destek çıkarsa, popüler kültür sektörü balon gibi inerse, benim de sana diyeceğim; Bol şanslar Arin, umudun bitimsiz bir muz olsun!

 
Toplam blog
: 16
: 591
Kayıt tarihi
: 17.03.07
 
 

10 yıllık gazetecilik mesleğimi hayalim için bıraktım. Ve şimdi Yaratıcı Drama Eğitmenliği üzerin..