Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '12

 
Kategori
Siyaset
 

Bölücülük oyunları ve Fenerbahçe gerçeği…

Bölücülük oyunları ve Fenerbahçe gerçeği…
 

Türkiye’de BOP projesine uygun planlar hiç aksatılmadan uygulanıyor. Bir toplumu en rahat bölebilmenin yolu onun kendine güveninin yıkılmasından geçer. Toplumun başını öne eğdirir, kendinize biat ettirirseniz, ona her şeyi yaptırabilirsiniz. Türkiye’de oynanan oyunun taktiği de budur.

Bir ülke kurumları ile nefes alır. Siz ülkenin kurumlarını iğdiş eder, önünüzde diz çöktürür, biat ettirirseniz, o kurumlar nefes alamaz ve ölür. Bir ülkede çağdaşlık göstergesinin kurumların nefes alması ile ilgili olması bundandır. Bu yüzden çağdaş dünya devletlerinde yasama, yürütme,  yargı birbirinden bağımsızdır. Bu da yetmez, basın ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları davranışlarında özerktir.  Tabii ki bu özerklik başıboşluk değildir. Anayasa ve yasaların arkasından dolaşmadan, onlara saygı ile uyarak yaşanan bir özerklik olacaktır.

Türkiye’yi bölmek isteyenler bu güne kadar maalesef hemen hemen bütün kurumları bazen sessiz, bazense kavga gürültü ele geçirdiler. Bu iş tahmin etmedikleri kadar da kolay oldu. Bu yüzdendir ki Fenerbahçe’nin direnişi, boyun eğmeyişi onları çok şaşırttı. Bu tutuklamalar, şike safsataları hep bu şaşkınlığın eseridir. Şimdi diyeceksiniz ki, “sporla siyasetin ne ilişkisi var?”

Spor kurumlarının da diğer bütün kurumlar gibi siyasetle ilişkisi vardır. Bu son derece doğaldır. Ancak siyaset, sporu partiler üstü görüp ona göre davranmalıdır. Bölünme planlarının yapıldığı ülkelerde ise siyaset sporu da diz çöktürüp biat ettirmek zorundadır. Tabii o spor kulüpleri arkalarında büyük taraftar kitlelerine sahipseler.

İşte uzun zamandır Fenerbahçe üzerinde oynanan oyun budur.  Esen rüzgârdan nem kapar gibi üretilen sebeplerle Fenerbahçe kulübü ve taraftarı diz çöktürülmeye, parçalanmaya, etkisizleştirilmeye çalışılmıştır.

Başka kurumlarda çabucak başarı sağlayan oyunlar Fenerbahçe üzerinde etkili olmadığı gibi kulüp ile taraftarın çok daha sıkı işbirliğine gitmesine, oynanan müsabakaları sportif bir başarının ötesinde bir onur meselesine çevirmelerine neden olmuştur.

Fenerbahçe Türkiye’nin en sağlam ve kimliğini koruyan sivil toplum kuruluşu olduğunu dosta düşmana ispat etmiştir. Dünkü Trabzonspor deplasmanı ise hangi tetikçi, hangi silah kullanılırsa kullanılsın artık Fenerbahçe’ye baş eğdirilemeyeceğinin ispatıdır.

Sözüm bir spor müsabakasını kazanmak veya kaybetmek anlamında değildir. Maçta, (her halde Türk oyuncuları ikna edemediler) üç yabancı oyuncu vasıtası ile Fenerbahçe’yi tahrik etmek, spor dışına taşımak, yandaşları hakem sayesinde de mağlup ettirmek, bu yolla camiayı sindirmek istediler. Ama Fenerbahçeli futbolcuların sakin, inanmış, karakterli duruşları, amaçlarına ulaşmayı engelledi. Zokora denilen tetikçinin o tekmesi, hakemin tepkisi, ikinci yarıya Şenol Güneş’in o tetikçilerle çıkması, Taraftarın maç boyu davranışı, “Başbakan önlemi” aldığını iddia eden emniyete rağmen sahadaki oyuncuların canına kasteden yabancı maddelerin atılması, Fenerbahçe’nin saatlerce statta mahsur kalması, (iyiki başbakan önlemi almışlar) Sadri Şener’in bu maçı hafta boyu savaş ilanına çevirmesi ve bütün bunların hiçbir müeyyide görmemesi dikkate alınırsa kimlerle kimlerin ortaklaşa ne işler yaptığı ortaya çıkacaktır.

Önümüzdeki on gün içerisinde Fenerbahçe iki büyük kupanın final maçlarını oynayacaktır. Ben kişisel olarak ikisini de kazanacağını düşünüyorum. Trabzon maçı sonrası soyunma odasında aşırı hiçbir sevinç yoktu. Oyuncuların yüz ifadeleri maçtan önce nasılsa aynıydı. Muhabirin neden sevinmiyorsunuz? Sorusuna verilen cevap, “daha sevinme zamanı değil, iki maçımız var” oluyordu. İşte bu cevap bana kalan iki maçını da büyük ihtimalle kazanacağı inancını veriyor.

Kaldı ki, kazanır da, yenilir de. Sadri Şener’in dediği gibi dünyanın sonu değildir. Fenerbahçe suçsuzluğunu ve kendi üzerinde oynanan oyunları ispat etmiştir. Taraftarı olduğum bu kulübün başkanından top toplayıcısına kadar dâhil olduğu tüm spor şubelerini, temiz, karakter sahibi pırıl pırıl genç oyuncularını, hiçbir şartta takımın arkasından ayrılmayan, ona sahip çıkan taraftarını canı gönülden kutluyorum.

Bazı siyasetçilerin de gelecek seçimler için şimdiden kara kara düşünmelerini öneriyorum. Çünkü bu kaleyi yıkamadılar…

İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..