Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '10

 
Kategori
Eğitim
 

Bölünmenin sınırı yok...

BÖLÜNMENİN SINIRI YOK…

Ülkemiz üzerine öyle oyunlar oynanıyor ki bunları anlayabilmek için çok iyi analiz etmek gereklidir.
Hatta öylesine ki, adamlar bir taşla iki, hatta daha fazla kuş vurmaya bile çalışmaktadırlar.
Bastan başlayalım
Bir zamanlar kendi kendimize
Terör neden önlenmiyor?
Neden maddi kaynakları kurutulmuyor?
Onlara neden propaganda fırsatı tanınıyor?
Hatta neden hapishanedeki adama örgüt yönettiriyorlar diye soruyorduk ya…
Soruyorduk diyorum, bu gün artık sormuyoruz.
Çünkü tüm bu soruların yanıtları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Bu örgüt önlenmeyecek…
Hatta Habur gibi operasyonlarla büyük, silahla yenilemeyen karşısında çaresiz kalınan bir örgüt yaratılmalıydı ki istenilen talepler açıkça tartışma konusu yapılabilsin.
Bu gün açık açık ne diyorlar?
“Madem artık silahla çözülemiyor, onun için demokratik adımların atılması gerekli.”
O demokratik adım falan dedikleri de sadece ve sadece ülkenin bölünmesi.
Bakın uydurma gerekçelerle ülkenin yurtseverleri birbiri ardına içeri atılırken…
AB ve ABD emperyalizmi tarafından desteklenen PKK ve onun yasal partisi hakkında ve üstelik her türlü hakaret ve sözler söylemelerine…
Hatta birçok il’de ciddi anlamda ayaklanma provaları yapıp ve üstelik ülkenin üniter yapısının parçalanmasını hemen her gün değişik şekillerde talep ettikleri halde. Her nedense?...
Haklarında hiçbir işlem yapılamamaktadır.
PKK’nın yasal partisinin sözcüleri referandumu değerlendirirken ne diyorlardı ”Halk demokratik Kürdistan isteğini dile getirdi”
Peki, bu gün ne diyorlar “Ateşkes bir hafta daha uzatıldı” , yetkililer elini çabuk tutmalı.
Sonra da devam ediyorlar “PKK’nın silah bırakması için Katalonya modeli bir özerklik istiyoruz”
Bu gün gelinen noktada ise…
“Anadilde eğitim için “ güneydoğuda okulların açıldığı hafta bir haftalık çocukları okula göndermeme boykotu yapılacağını duyuruyorlar.
Adamlar bu hükümetle fırsatı yakalamışlar hiç bırakırlar mı?
Ulus devletin sinir noktasını iyi biliyorlar.
“Ana dilde eğitim.”
Hem zaten bir milletin en büyük harcı ortak dili değil mi?
Dili aradan çekerseniz millet diye bir şey kalmaz, herkes un ufak olur.
Belçika bile bu nedenle parçalanmanın eşiğine gelmedi mi?
Dünün özerklik taleplerinin yerini bu gün bağımsızlık almadı mı?
Peki
İçinde yasayan onca etnik kimliğe karşın ABD neden bir başka dile özgürlük tanımıyor?
Ya Almanya
O ülkeden biriyle evlenmiş olsanız bile Almancayı iyi bilmeden sizi kabul ediyor mu?
İngiltere…
Fransa…
Oralarda başka etnik kimliklerden kimse yaşamıyor mu?
Onun için, bu günün tartışmalarında nirengi noktası ana dildir.
Unutmayın Türkçe giderse, Türkiye gider.

23–09–2010
Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..