Bölünmüş topraklar

Mesarya ovasının ortasında minik bir köy....Turunçlu. Her zamanki gibi kavurucu bir mesarya sıcağı vardı o gün köyde. Köyün iki ağası Cenk ve Hüseyin ağa görüşmedeler. Birbirleriyle kavgalı iki mahallenin lideriler.Çözüm yolları arıyorlar....barış ve huzur içinde yaşamak için. Büyük ölçüde anlaşıyorlar ancak kesin antlaşma için üç hafta sonrasına sözleşip ayrılıyorlar.


Köyde uzun zamandır olay yok.Son günlerde huzur var turunçluda.Ama bu huzur ortamından rahatsız olan köy dışı bazı güçler huzuru bozmak için harekete geçerler.Cenk ve Hüseyin ağaların buluşmasından birgün önce hüseyin ağanın koyunları çalınır....

Sabah gayet neşeli bir şekilde cenk ağayla buluşmadan evvel koyunlarının yemlerini değiştirmek için mandıraya geldiğinde birde ne görsün....koyunlar yok!Cenk ağanın yaptığına işaret olarak birde not bırakmıştır oraya dışgüçler.Halbuki koyunları çalan cenk ağa değildir.(Sonradan bu dışgüçleri köylüler fesat sürü diye adlandıracaktır)Hüseyin ağa hiddetle atına biner ve cenk ağanın konağına doğru dörtnala koşar.Cenkin konağına vardığında hemen atından iner ve içeri dalar hüseyin.Cenk ağa daha ne olup bittiğini anlamadan hüseyin ağa bağırıp çağırmaya başlamıştır.''Anlaşmayı fesh ettim cenk efendi!sen benim koyunlarmı çaldın.Köyü ikiye bölmek şart oldu artık.''Cenk kulaklarna inanamaz ''İyi ama neden?ben senin koyunlarnı çalmadımki.''Hüseyin ağa sadece yarın görüşme ofisinde hazır olmasını ve sınırları belirleyeceklerini söylemekle yetinir.

Cenkin gözüne bütün gece uyku girmez.Sabah erkenden görüşme ofisine gider.Hüseyin ağada oradadır.Hemen kapıları kapatıp masaya otururlar.Masadaki köy haritasını şaşkınlıkla izlemektedir cenk.Hüseyin hemen söze girer
''mahallelermizin birleştiği nokta köy meydanı.Ben diyorum ki meydana iki karakol kuralım geçişleri denetlesin ve mahallelerin güvenliğini sağlasın''.Cenk ağanın kabul etmekten başka seçeneği yoktu.Hüseyin ağayı iyi tanırdı, kabul etmesze birçok kişinin öleceğini tahmin ediyordu.''Tamam''dedi cenk ağa üzgünce bir ses tonuyla....

Hemen görüşmeden çıkınca hüseyin ağa inşaat şirketini ayarlamak için şehre gitti.Üç gün içinde karakolların inşaatına başlandı.Yedi aydada karakolların yapımı bitti.

Tüm işlemler tamamlanmış bayraklar çekilmişti.Köy artık resmen kuzey ve güney mahallesi olarak ikiye ayrılmıştı.İki taraftada hüzün vardı.Hüzün çabuk unutuldu...zaten birbirlerne düşmandılar.O küçük köy artık ikiye bölünmüştü.Belkide o zaman nekadar kötü birşey yaptıklarnı anlayamayacaklardı...ancak yıllar sonra bu hatalarının farkına varacaklardı.Köyü tekrar birleştirmek istemişselerde artık çok geç olduğnu ve bunun çok zor olduğnu anlamışlardı......

2.bölüm çok yakında milliyet blogda sizlerle....

[Kıbrıs sorununa farklı bir hikayeyle bakmak istedim.Bazı şeyleri değiştirdim ancak genel olarak herşey kıbrıs sorunundaki gibi.Küçük bir köy:kıbrıs iki mahalle türkler ve rumları temsil ediyor.Köy anlaşacakken kavga olsada hep beraber mutlu yaşarken olay oluyor ve bölünüyor köy...burasıda aynı kıbrıstaki gibi.Birkaç bişeyde kendim kattım.Umarım ortaya güzel bir hikaye çıkar...sizlerde beyenirsiniz.İkinci bölümünü en kısa zamanda yazacağım.Bölüm bölüm şeklinde olacak.Güzel bir hikaye olmasını dilerim.....]