Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bombe

Bilindiği üzere dünyanın her yerinde sanat, spor, eğitim, ekonomi ve daha pek çok konuyla ilgili yapılan etkinliklerde, söz konusu organizasyonlara ait özgün bir sembol bulunması; kısa ve öz bir slogan belirlemesi öncelikli işlerden biri olarak dikkat çeker. 
 
Genellikle ortaya çıkan sembol, etkinliğin ilgili olduğu alan ve gerçekleşeceği yerle özdeşleşmiş figürler kullanılarak yapılırken; belirlenen kısa ve öz bir sloganla da etkinlikle verilmek istenen mesaj özetlenmeye çalışılır.
 
Bu tür etkinliklerin planlanma aşamasındaki en ciddi işlerden biri olan bu konu için üretkenliğin sınırlarını zorlandığını görürüz.
 
Hatta bu amaçla kazananını, büyük ödüller sahibi yapan yarışmaların düzenlenmesi de sıklıkla tanık olduğumuz şeylerden bir tanesidir.
 
Ülkemizde düzenlenen ulusal veya uluslararası benzeri bir organizasyon söz konusu olduğunda, akla gelebilecek ilk semboller neler olabilir denildiğinde tartışmasız olarak " Boğaz Köprüsü, Galata ve Kız Kuleleri, Peri Bacaları, Türk Kahvesi ve Lokumu, Kebap, Baklava, Van Kedisi, Sivas Kangal vb. " yanıtlar verilecektir.
 
Lakin Sapanca da dahil olmak üzere ülkemizin her yerinde; en işlek caddesinden en ücra köşedeki mahallesine kadar var olan öyle birşey bulunmaktadır ki; söz konusu bizi anlatan bir sembol bulmak olduğunda hiç düşünmeden bir sembol, bir figür olarak rahatlıkla kullanılabilir.
 
Toplumsallaşmamızdan demokrasi geleneğimize; medeniyet ölçülerimizden şehir kültürümüze kadar pek çok konuda bize ait anlattığı onca şey olmasına rağmen; bu zamana kadar herhangi bir etkinlikte kullanılmamış olması gerçekten hayret verici birşeydir !
Tüm Türkiye'de olduğu gibi Sapanca'daki on mahallenin sekizinde rahatlıkla en az ikişer üçer tane görebileceğiniz bu şeyler, kimi zaman " Tümsek "; kimi zaman " Bombe " gibi farklı ifadelerle tanımlansa da bize dair aynı şeyleri anlatıyordur.
 
Yolun ortasına yapılmış bir "Bombe'nin " toplumsallaşmayla ne gibi bir ilgisi olabilir diye düşünmemek lazımdır. Çünkü toplumun bir düzen içinde, bir arada yaşayabilmesini sağlamak için düzenlenmiş sosyal kuralların önemli bölümü sokakla ilgilidir. 
Kimimizin üzerinden geçerken bunları yapana küfür kıyamet veryansın ettiği; kimimizin bela okuduğu bu sanatsal değeri yüksek bombeler, sokaklarımızın en çok rastlanan manzaralarından bir tanesini oluşturduğu için ve bize dair pek çok konu hakkında ipuçları verdiğinden ötürü toplumsallaşma sürecimizle ilgili başvurulacak önemli referanslardan biridirler.
 
Örneğin " Sokakta arabayla veya motosikletle lüzumundan hızlı gitmemek " uyulması gereken en temel kurallardan biridir. Eğer biz bu kuralı anlamıyor yada önemsemiyor isek bizim önümüze " Bombe'yi " koyuverirler. O vakit bir zorundalık hissiyle karşı karşıyayızdır. Ve işte tam da bu noktada başlar " Bombelerin " toplumsallaşmayla olan ilişkisi. 
 
Toplumsal kurallara uygun olarak yaşamak bir bilinç ve gönüllülük işi olduğundan yolumuza koydukları bombenin yüklendiği mana da bizim anladığımız dil oluyordur haliyle. 
Dolayısıyla yolda hız yapmamız gerektiğini bir tümsekle öğreniyoruzdur ve  burada bir sosyalleşmeden söz etmek mümkün olamaz. Olsa olsa karşımıza nerede çıkacağı belli olmayan bu tümseklerle kafamıza kakılarak, rahatımız kaçırılarak bir farkındalık geliştirmemiz bekleniyordur.
 
Biraz daha ileri gidecek olursak kişi bunu " Siz bilinçten değil; tümsekten anlarsınız alın size bombe. " diyen bir yaklaşımın söz konusu olduğunu düşünüp, kendini hakarete uğramış bile hissedebilir.
 
Bir bombenin sosyalleşme ile olan ilişkisinden söz ederken medeniyet ölçülerimizle olan ilişkisinden de söz ediyoruzdur aslında.
 
" Siz yolda nasıl araç kullanmanız gerektiğini bilmeyecek kadar görgüden yoksunsunuz kardeşim, alın size medeniyet ölçüsü. " demenin de en masum yollarından biri olan bombelerin ışık tuttuğu bir diğer konu da budur.
 
Hadisenin demokrasi geleneğimizle olan ilgisine gelince şunu söyleyebiliriz: 
Pek çok konuda olduğu gibi bir sokağa bombe konulması konusunda da kimse bize fikir sorma gereği duymaz. Ya orada yüksek hıza bağlı bir kaza olmuş olması ya da; canı sıkılan bir yetkilinin kendisine iş icat etmesi gerekir. Özetle tepeden inen bir demokrasi anlayışının izlerini rahatlıkla bu bomberlerde bulmanız mümkündür.
 
İşin zaten şehir mimarisi ve silüetiyle ilgili kısmına girmeye hiç gerek dahi yok.
 
Sokağa uzatılan halatlarla başalayan bu gelenek, yükseklik açısından " Atla Engel Atlama" sporunda kullanılan bariyerlere yakın irtifada bombelerle devam ettiği için, estetik bir şehir mimarisinden ne derece uzak olduğumuz zaten her gün gözümüzün önünde olan bir konudur.
 
Sonuç olarak eğer ülkemiz bir gün " Olimpiyatlara " ev sahipliği yaparsa  " Bombe üzerinde asılı duran 5 olimpiyat halkası " bizim için rahatlıkla kullanılabilecek bir olimpiyat sembolü olabilir ! 
 
" Bu Bombe Benim, Bu Bombe Senin, Bu Bombe Hepimizin Tıpkı Dünya Gibi " sloganını da olimpiyat ruhuna uygun sloganımız yaptık mı tüm dünyada ciddi ses getirebiliriz :)
O yüzden caddelerimize, sokaklarımıza daha da çok bombe yapılmalı bence !
 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..