Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bordo'da görkemli bir aile saadeti

Bordo'da görkemli bir aile saadeti
 

Bordo’yu anlatmaya çalışmayacağım, çünkü bu zor bir çalışma olur kuşkusuz. Bu aralar hiç zorlanasım yok. “Anlatılmaz yaşanır.” klişesinin modern çağlardan, hatta oralardan da önceden kalma örneği bu şehir. O yüzden görkemli katedrallerini, kiliselerini, şehri gece düşler ülkesine döndüren ışıl ışıllığını, lunaparkını, altındaki topraktan dolayı kahverengiye bürünmüş nehrini, bozulmamış modernist mimarisini, sıcakkanlı insanlarını, ayaküstü beliren sokak konserlerini, yerdeki basılmış boklarını, işenmiş duvarlarını, Ekim ayında yaşattığı yaz havasını ne kadar anlatsam yetmeyecek. Zaten asıl konu o değil…
…Üzerine köprünün ışıkları düşmüş nehri soluma alıp yürümeye devam ettim. İçimde içim keyifle ıslık çalarken, dışım sağ taraftaki yüzlerce yıllık yapıların ışıl ışıllığının tadına doymaya çalışıyordu. Biraz ilerden başka bir sokak konserinin sesi geliyordu. Küçük bir sahne önünde küçük bir kalabalık gördüm. Liseli dört genç bir grup oluşturmuş, sıradan ama keyifli parçalar çalıyor, küçük kalabalık da elleriyle, ayaklarıyla ritim tutarak onlara eşlik ediyordu. Yüzlerinde keyif vardı herkesin. İki parça dinledikten sonra yolun karşısına geçmek üzere yürürken, bankta oturan, 30’larında, çok güzel bir kadın gördüm. Sarışın, zayıf, keyifli… Elleriyle şarkıya eşlik ediyordu. Yanında oturan esmer, yine zayıf, kumaş pantolonlu ve gömlekli eşi ayağıyla ritim tutuyordu. Hemen yanlarında, aynı bankta 4-5 yaşlarında sarışın, oldukça tatlı bir çocuk oturuyor, kardeşinin dans edişine el çırparak eşlik ediyordu. Kardeşi ise dünyalar güzeli, sarışın, uzun ve düz saçlı oldukça tatlı bir kız. Orada gördüğüm, bu dört kişilik küçük ailenin sonsuza kadar sürecek gibi duran huzuruydu.
 

Ben, Avrupa’nın güzel şehirlerinden birini daha görmüş olmanın mutluluğunu, sahnedeki liseliler her şarkının ardından alkışlarla tatmin olan egolarının mutluluğunu yaşarken, oradaki çekirdek aile her şeyi halletmiş, zamanında nice mutluluklar yaşamış, şimdilerde müthiş bir huzurun keyfini çıkarıyordu. O küçük kızın dansını ilk gördüğümde, bir film sahnesi gibi ağır çekime girdi görüntüler. Ekim ayının aksine oldukça güzel bir havada, dünyanın en güzel şehirlerinden birinde, biraz öteden gelen bir müziğin ritmine oldukça profesyonelce uyarak, kah dönerek, kah saçlarını savurarak dans eden küçük bir kız, onu izleyen ve ona eşlik eden müthiş bir aile portresi… Beni göremeyecekleri bir köşede durup, bir buçuk dakika kadar onları izledim. O esnada onların dünyanın geri kalanını hiç düşünmediklerinin farkına vardım. Hepsi birbirlerinin varlığının farkındaydı ve birbirlerinden aldıkları güç ile o sonsuz huzurda yüzmekteydiler. Ve ben o esnada Bordo’da yaşanan tüm olayların içinde, lunaparktaki en heyecanlı trende olanlardan, katedral gören kafelerin birinde şarap içenlerden, sahnedeki solistten, fransız öpücüğünde kaybolmuş iki aşıktan daha fazla keyfi bu ailenin aldığına emin oldum.
 

Mutlulukların geçici olduğunu, asıl olanın huzurlu bir şekilde sürdülecek bir periyotta yaşamak olduğunu gördüm yeniden. Onlar başarmıştı. Sevdiğim kişiyle çocuğumuzu, çocuklarımızı büyüttüğümüzü keyifle düşündüm. Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde, muhtemelen İstanbul’da, bu sahnenin kahramanlarından biri olabileceğimi düşündüm, mutlu oldum. Annemi, babamı ikinci plana atmaya gitgide yaklaşırken, benim bu huzurumdan huzur bulacaklarını düşünerek avundum.  

Bordo, ilk fırsatta bir daha gideceğim, aynı sokaklarda, sarı yapraklarla dolu meydanda, lunaparkında aynı tadı bulmaya çalışacağım, farklı yerlerini keşfedeceğim bir yer. Fransa’nın şu ana kadar gördüğüm en büyüleyici şehri. Dönüşün, trene binişin çok zevksiz olduğu bir yer. 

Ve o aile dilerim sonsuza dek huzur içinde yaşar. O güzel kız büyüyünce hatalar yapmaz, doğru erkeklerle karşılaşır, saçlarını savura savura dans eder ölene dek…
 

 
Toplam blog
: 53
: 1499
Kayıt tarihi
: 17.10.08
 
 

*Liberal muhafazakar, oldukça postmodernist ve meritokrat bir gezgin  *Kuleli - Galatasaray - Boğ..