Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '18

 
Kategori
Deneme
 

Boş Sayfa ile Hasbihal

Boş Sayfa ile Hasbihal
 

Selam sana boş sayfa!


Selam sana boş sayfa. Bana mı bakıyorsun? Hakkımda neler geçiyor aklından?

Ben seni seviyorum. Sen olmasan aklımda taşıdıklarımı nereye indirebilirim ki. Havaya, yele, sele versem bir daha bulamam ki!

Sana emanet ettiğimde sağlamda olduğunu biliyorum. Sana verdiğimde ben istemediğim sürece, kötü niyetli kişilerin eline vermediğim sürece akıp, uçup gitmeyeceğini biliyorum.

Bir zamanlar taş tablettin, zamanla ceylan derisi oldun, papirus oldun, kâğıt oldun. Şimdi de ekranda bir görüntüsün. Bütün bunları biliyorum.

En kolay silinebilir bu son formatınla aynı zamanda en sağlam, en saklanabilir durumda olduğunun da farkındayım.

Ban taş, toprak tablete, ceylan derisine, papirusa yetişmedim ama kâğıt haline yetiştim. Çocukluğumdan beri kâğıda yazıyor, kâğıda yazılı olanları okuyorum.

Dün, bugün sayıları çok az da olsa sana ulaşamayıp kuma, tahtaya ya da başka bir şeye yazanlar olduğundan da haberim var, biliyor, onların da en kısa zamanda seninle tanışmalarını diliyorum.

Bugüne kadar hiç konuşmamıştık. Bu konuda kendi eksiğimi itiraf ediyor, senden, senin kâğıt şeklinde olanından da, ekran görüntüsü olanından da özür diliyorum.  Geçmişte bana verdiğin onca hizmeti görmezden gelmiş gibi hissediyorum kendimi, utanıyorum.

Sen neler yaptın neler tarih boyunca.

Eğitimden söz edebiliyorsak büyük ölçüde senin sayendedir. Bugünkü uygarlığımızın temelini oluşturan bilginin birikmesini, yayılmasını ve dağılmasını sen sağladın.

Senin üzerine yazılı olan anlaşmalarla tarih boyunca irili ufaklı sayısız sözleşme yapıldı. Savaşlar ve barışlar seninle başladı. Bilgeler, devlet yöneticileri ve sıradan insanlar senin sayende birbirleriyle haberleştiler.

Aşk mektupları, asker mektupları, mahkûm mektupları, gurbetteki evlat mektupları sana yazıldı.

Avrupa ülkelerine işçi olarak gidenler, memleketlerinden kopup başka yerlere mülteci olarak gidenler senin gölgende soluk aldılar, aldırdılar.

Her konuda, her ülkede, her zamanda ve her büyüklükte kitaplar senin sayende var oldu, biriktirildi, elden ele dolaşıp okundu. İnsandan diğer insanlara bir meşale gibi aydınlık senin sayfalarından oluşan kitaplar aracılığıyla geçti.

İnsanlar resimlerini senin üzerine yaptılar, fotoğraflarını senin üzerine bastılar. Atalarının, evlatlarının anılarını o üzerine resimler basılmış sayfalar üzerinde muhafaza ettiler.

Şimdi bütün o web sayfaları, sosyal medya hesapları, haber siteleri ve diğer her türlü site senin ekran görüntüsü halin üzerine işleniyor.  Yetmiyor, ekran görüntüne yetişemeyenler de tarayıcıdan geçirilip dijital hale getirilip kayıt araçlarına yükleniyor paylaşılıyor, saklanıp biriktiriliyor.

Elbette yanlışlar da oluyor.  Her şey kolaylaşınca telif haklarını hiçe sayıp katakulli yapanların marifetleri da ekranlara düşebiliyor.  Bundan senin utanman gerekmez, edenler utansın.

Aynı şekilde üzerine çalıntı baskılar yapıp seni korsan edenler de boş durmuyor.

Yani dünyadaki çevre kirliliğinden ister istemez nasibini alıyorsun.

Her şey değişip dönüşürken sen kâğıt halinle ve ekran görüntüsü halinle ve tarihin her döneminden daha çok kullanılmakta olduğunu ifade etmek sanırım yanlış olmaz.

Dünya nüfusu artıyor, Okuyan yazan da artıyor. Dijital halin dijital olmayan halinle yarışıyor ve giderek onu geçiyor.

Ben seni her halinle seviyorum, ayrım yapmıyorum.  An geliyor defterlere yazıyorum duyup düşündüklerimi, an geliyor ekranlara döküyorum.

İyi ki varsın boş sayfa. Sen olmazsan ne yapardım ben.

Haklısın artık ses kayıtları da çok kolay. Onlar da kalıcı şekilde iş görüyor. Olsun, o da bir zenginlik.

Yine de pek çok kimse gibi ben hala seni tercih ediyorum.

Benden sonraki kuşağın tercihi ne olur, doğrusu bilemiyorum.

 

30.04.2018

21:54

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..