Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '08

 
Kategori
Siyaset
 

Boş sepet…

Boş sepet…
 

Acıları yaşamaya başladığımızda, aklımıza gelen ilk sözlerdir…

“Acımız sonsuz…”

“Gerekli tedbirler alınacaktır…”

“Kanları yerde kalmayacak…”

Bu sözler, aslında kendimizi avutmak ve biraz da olsa sakinleşmeye çalışmak için söylenen sözlerdir. Ne var ki içleri hep “Boş sözler”dir…

Yine aynı şeyleri yaşadık…

Şehit sayısı 15 iken, kaybolan iki askerimizin de şehit oldukları ortaya çıkınca, sayı 17 oldu…

Ve aynı sözleri tekrar etmeye başladık…

“Acımız sonsuz…”

“Gerekli tedbirler alınacaktır…”

“Kanları yerde kalmayacak…”

Diğer taraftan söylenen daha da acı bir laf vardır…

“Ateş, düştüğü yeri yakar…”

Demek ki düşmediği yerde lay lay lom (mu?)...

Milletvekili(!)nin, oğluna sünnet töreni yaptığı gibi, hem de stadın zeminini taşla kaplatarak!

Bütün bunlara alışığız. Millet olarak 17 askerimizi şehit vermişiz, bir o kadar yaralımız var. Onların içinde de hayati tehlikeleri devam edenler daha “Hesap içinde” değil…

Ve birileri çıkıyor, konuşuyor…

“Terörü devlet körüklüyor…”

“Siyasi çözüm olmadan teröre çare bulunmaz…”

Bu laflardan “Terörü devlet körüklüyor…” sözü, söylenebilecek en akılsızca bir söz, hatta ihanet…

Gelelim “Siyasi çözüm olmadan teröre çare bulunmaz…” sözüne…

Başta DTP ve vekilleri olmak üzere, bir takım medya mensupları da aynı lafı ediyorlar…

“Siyasi çözüm…”

Esasında amaç, kafalarda soru işareti yaratmak…

Soruyorsunuz “Siyasi çözümde öneriniz nedir” diye...

Verilecek cevap yok, sadece “Siyasi çözüm” deniliyor da başka bir şey denilmiyor. Oysa “Siyasi yönden şöyle bir çözüm olmalı” diyen yok…

Ha… Birkaç kişi bazı öneriler getiriyor. Lakin söyledikleri belki de ülkenin genelini ilgilendiren ve çözülmesi gereken sorunlarımız, hiç kimse “Ülkede ekonomi kötüye gidiyor, bir takım insanlar din istismarı yapıyor, bir başka takım insanlar din üzerinden ticaret yapıyor, bazıları siyaset üzerinden çıkar sağlıyor” gibi nedenlerle karakol basmıyor…

Peki, o zaman “Siyasi çözüm” denilen şeyin ne olduğunu bilen var mı?

Yok…

Daha doğrusu “Sepet kafaları” içindekileri söylemeye cesaretleri yok, kafalarını gösteriyorlar sadece. O da “Boş bir sepet” gibi…

Her seferinde bu “Sepet kafalıların” söyledikleri “Siyasi çözüm”e ne gibi öneri getireceklerini merak ediyoruz, ama önerilen bir şey yok…

Ama akıllarının arkasındaki “Çözüm”ün ne olduğunu biliyoruz.

Ülkeyi bölüp parçalamak…

Zaten dağda da onun için varlar, onun için saldırıyorlar, onun için bunca şehit veriyoruz. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz belki…

Ne var ki, o “Sepet kafalılar” sepetlerin içinde bir şey çıkaramayacaklar. Bugüne kadar çıkarmaya çalıştıkları öneriler de zaten “Çürük” olduğu için, sepetlerin içi pis kokuyor…

<ı>08 EKİM 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..