Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Boşa ben alacağım

Boşa ben alacağım
 


Hadi Ferit sen arka odaya geç

Vatan gazetesinde Yılmaz Karakoyunlu ile yapılan bir söyleşide, rahmetli Adan Menderes’in aşkları ile ilgili bilmediklerimiz anlatılıyordu. Hatta Menderes’in aşklarından, Ayhan Aydan hanımefendinin anlatımlarından yola çıkarak“Yorgun Mayıs Kısrakları” romanını yazmış olduğu da vurgulanıyordu. Ayhan Aydan için;” Çok zekiydi. Sorduğum bir sorunun yanıtının başka hangi soruya varacağını tahmin eder, onu da kapsayarak konuşurdu. Müthiş bir gözlem yeteneği vardı. Hiçbir zaman gözü yaşlı olmadı. Yaşadıklarını anlatırken kendinden geçmedi. Vakur ve gururluydu. Ama en önemlisi olayları anlatırken, olayların içinde oturup çeperindekileri kendi etrafında döndürecek bir kabiliyete sahipti. Böyle bir kadından bir erkek çok hoşlanır. Çok da güzel bir kadındı. Tavırlarından da anlıyorsunuz ki her şeyiyle güzel bir kadındı. Ayrıca karşı tarafı kötüye kullanmayan... Ama darbe yemiş bir kadındı da. Bu darbe Adnan Bey’in diğer kadınla (Suzan Sözen) sürdürdüğü ilişkiydi”. Yine Menderes’in çapkınlığından, şöyle bahsediliyor; “Adnan Bey, Ayhan hanımla tanışmadan önce de çapkındı. Hatta 1946’da dönemin derin devleti, Adnan Bey henüz başvekil değilken, çok iyi bir hatip, çok iyi muhalefet yapıyor diye “Nedir bu adamın hayatı, araştırın” demiş ve sevgilisi Mukaddes Hanım’la hangi saatte ne yapıyor öğrenilmişti.”

Tanışmaları da ilginç;” Ziraat Bankası Umum Müdürü Mithat Dülge’nin düzenlediği davette tanışıyorlar. Kendisinin ifadesiyle, 1950 senesinin Ekim ya da Kasım’ı. Adnan Bey, kalabalığın içinden Ayhan Hanım’ı görüyor.
Yanında da Sakarya milletvekili Rıfat Kadızade var. “Kim bu?” diyor. O da “Mithat Bey’in yeğeni” deyince hiçbir şey demeden Ayhan Hanım’a doğru yürüyor. Tanışıyor, sonra da “Aaa, burada duman çok oldu” deyip elinden tutup bahçeye çıkarıyor. Gece boyunca dolaşıyorlar. Adnan Bey hiç elini bırakmıyor.” Buraya kadar normal bir aşık olma ve saygı duyulacak bir ilişki. Çünkü başbakanlarda sonuç olarak seven, sevilen, aşık olan ve hatta cinsel hayatı olan kişilerdir.

Ayhan Hanım, çok ünlü müzik adamı, Hasan Ferit ALNAR la evlidir. Klasik müziğimizin ustalarındandır kendisi. Başbakan olununca, bu milletinde sahibi oluyorsun ya, Ayhan Hanım’ı kocasından biraz cebren biraz ikna yolu ile alıyor.

Yılmaz Karakoyunlu’nun anlatımı ile; “Ayhan Hanım’ın annesinin evinde görüşüyorlar, ilişkilerini orada yaşıyorlar. Yani annesi evde oluyor. Bir-iki üç birliktelikten sonra Ayhan Hanım bunun bir başkasıyla evliyken cereyan etmesini hazmedemiyor. Durumu Adnan Bey’e açıyor “Boşanma talep edeceğim” diyor. Adnan Bey de “Sen beceremezsin, ben konuşurum” diyor ve onu kocasından istiyor. “Boşa ben alacağım” diyor.” Bu arada, Ayhan Hanımla, Ferit Alnar’ın birde oğlan çocukları var.( Çocuk, 15-16 yaşlarında Londra’da trafik kazasında ölür, ilişki başladığında 6 yaşındadır.)

Bu paragrafı okuyunca, bir an Hazreti Muhammet’in, Köle Zeyid’in karısı Hazreti Zeynep’i kazaen çıplak görüp de, Zeyit’in eşini boşamasına neden olması ve Hazreti Muhammet’in de, Zeynep dul kalmasın ve bakımı sağlansın diye kendi nikahı altına alması nı anımsadım. Belki birbirine benzemiyor, birisi zaruretten, diğri aşk-ı zaruredten, nedense bazı olaylar başka olayları çağrıştırıyor.

Menderes’in aşkları devam ediyor; “Suzan Sözen Hanımefendi ise; lacivert gözlü bir kadındı. Bir kere Maçka’da gördüm. Bir haziran günü güneşin en yoğun olduğu saatte gökyüzü ne kadar maviyse gözleri o kadar mavileşiyor, gece bastığı zaman ne kadar lacivert olursa o kadar lacivert oluyordu. Çok güzeldi. Hafif göğüs çatalı göstermeye meraklıydı. Seksi görünen bir kadın havasından çok, sakin görünen bir şehvet fırtınasıydı. Çok güzel omuzları vardı.”

Menderes; “Beraber olduğu kadınların kocaları evdeyken bile onları ziyarete gidiyor. Düşünsenize Ayhan Hanım’a “Seni kocandan ben boşayacağım” diyor. Suzan Hanım’ın oturduğu Belveder Apartmanı’nına gidip zili çalıyor. Suzan Hanım, sokakta Adnan Bey’in arabasını gördüğünde de kocasına “Hadi Ferit sen arka odaya geç” diyor, o da geçiyor.” Ferit dediğimiz zat-ı muhterem ise, İstanbul Emniyet Müdürü!

Suzan hanımla tanışma da ilğinç; “Savcı (Yassı ada)sorar; Menderes’le “Nasıl tanıştınız” diye. O da başlar anlatmaya; “Kocamı Bitlis’e tayin etmişlerdi. Bir arkadaşım da Adnan Bey’le temasımı temin etti. Adnan Bey beni aradı, geldi, bende kaldı, ertesi gün kocamın İstanbul’da kalması sağlandı...”

Evet, Adnan menderes’in bilinen aşkları bunlar. Anlatılanların cinsel, aşksal ve zavallı eşlerinin onursal yönü, insan olarak tarafları ilgilendirir.

Bunu yapan, Ülkenin muhafazakar Başbakanı, Bu olaylar ne kadar ahlaki, oy tabanını oluşturan topluma ne kadar uyuyor. Karısı zorla elinden alınmış bir müzisyen, bir başkası, İstanbul’ da bürokrat olarak kalmak için, Başbakan evine gelince arka odada fakruzaruret içerisinde bekleyen biçare. Demek ki erk eline geçmişse, ülkede demokrasiden söz etmek bile suç sayılıyorsa, kapalı kapılar ardında, ahlaki, dini, hukuki hiçbir değerin önemi yoktu.

Bir zamanlar, komünist sistemde, aile ve namus anlayışı olmadığı, kadın eve misafir almışsa erkeğin eve gelmediği, şeklinde ahlak dışı söylemlerle halkı korkutur, Bütün sosyalist görüşlü aydınları da, halk arasında benzer şekilde kötülemeye çalışırlardı. Ama Adnan Menderes, ne komünistti, ne de sosyalist aydındı.

Özet olarak; Bu yazıyı yazmaktaki amacım, ne aşkı lanetlemek(Çünkü aşk en insani duygudur. Bence seni seviyorum demek her insanın harcı değildir.), ne Rahmetli Menderesi kötülemek, ne bir görüşü(muhafazakarlık) değerlendirmeye almak, nede Menderes’i sevenlerinin gözünde küçük düşürmek. Yazıyı okuyunca, bana ilginç ve sosyal anlayışıma ters geldi, bende sizlerle paylaşmak istedim. Ben kendimce yorum yapmaya çalıştım, okuyanlarda, kendilerince bir yorum yapacaktır sanırım.

Delikanlı

 
Toplam blog
: 50
: 1009
Kayıt tarihi
: 03.04.08
 
 

Ben Delikanlı Aksaray ili Balcı Kasabasında hayli zaman önce doğup, ilk ve dahi orta okulu burada, ..