Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Boşa hayat nameleri (zaman sırasına göre)

Boşa hayat nameleri (zaman sırasına göre)
 

Boşluğa yolculuk


Herkesin dilindedir boşa hayat nağmeleri. Herkes boşuna yaşadığını söyler bütün zamanlarını. Çocuksunuzdur ama hayat sizin çocukluğunuzu yaşamanıza izin vermez. Babanızın maaşı yetmez size oyuncaklar almaya. Topraktan hamur yapar şekillendirirsiniz hayalinizdeki gibi. Kimisinin de çok parası vardır, aileniz her gün oyuncaklarla gelir eve ama hiçbiri sizi mutlu etmez, hepsini bir kenara atarsınız. Ya da benim gibi aileniz eğitime önem verirse çocukluk yaşamaz hep büyüme hayalleri kurarsınız. Her an ders çalışmanız istenir sizden, yine çocuklar gibi oyunlar oynayamaz koşup eğlenemezsiniz. Ve belki de en kötüsü parasızlıktan ne oyun oynamak için oyuncak ne de ders çalışmak için bir kitap alabilirsiniz. Bir kuru ekmek için çocukluktan bir anda meslek hayatına atılırsınız. Simit satar, ayakkabı boyar, peçete satar ve en kötüsü de dilenirsiniz insanlardan beş kuruş alabilmek için… İşte hayatınızın en güzel dönemleri bu veya daha bir sürü sebepten dolayı çocukluğunuz boşa geçti.

Gelelim bir çocuğun büyümeye adım attığı, o ergenlik dönemine… Sanırım en kaprisli, hayattan en nefret ettiğiniz dönem bu. Şu an içinde bulunduğum dönem. (Yanlış anlamayın sakın ben hayattan nefret etmiyorum etmem de inşallah). Bu dönemlerde yapmayı istediğiniz tek şey yalnız kalmak! Bu hayatın koca bir saçmalık topu olduğunu düşünmemek elde değildir. Aileden kopmalar, âşık olmalar, ayrılmalar ve bu yüzden hayattan soğumalar ve daha birçok şey boşa hayat nağmelerine girer. Bu genelde hayatının ciddiyetini kavrayamamış insanlar için geçerlidir ve bu dönemlerde gençlere baktığımızda yarıdan fazlası bu duygulara kapılır. Hayat işte kimini böyle çarpar… Ve şimdi de öğrenci ruhlu gerçek ergenlere gelelim. Bu dönemler bizler için inanılmaz derecede sıkıcı geçer . Hayatımız monoton bir şekilde ilerler. Benim hayatımı örnek vereyim:

-Sabah 06.30’da uykumu alamadan yorgun ve bitkin bir halde gözlerim şişmiş bir şekilde uyanırım. Çoğu zaman bu yüzden aynaya bakmam:)

-Basit bir kahvaltı ve okul hazırlıklarımı yapar, saat 07.40’ta servise biner okuluma giderim.

- Okul saatleri içerisinde ne yapılır bilirsiniz derste uykulu bir halde ders dinler teneffüslerde dışarı çıkarım eğlenirim. Tabi ki asla bunu yapmam çirkin bir halde kimsenin beni görmesini istemem. Teneffüslerde ya soru çözerim ya da uyurum.

- Evet, okulun bittiği yerde her zamanki gibi dershane başlar. Ben de dershaneye giderim etüt olur genelde olmazsa da soru çözer soru sorarım.

-Eve akşam 20.30 civarlarında gelir kendimi direk yatağıma atarım.

-Biraz dinlenir bir şeyler yerim ve tekrar ders başına geçerim.

-Saat gece yarısını geçer. Genelde 02.00de yatar uyurum ve bu monotonluk böyle sürer gider.

Geleceğini mükemmel temeller üzerine kurmak isteyen öğrenciler bu gibi sıkıcı şeylerle gençliğini harcarlar. Seneler böyle geçer. Kimisi başarıya ulaşır kimisi ulaşamaz. Ulaşamayanlar daha bir depresif haldedirler artık. Kimse onları hayata döndürmeyi başaramaz. Evet sanırım gençliğimizi de yaşayamadık. Boşa hayat dediğinizi duyar gibiyim :)

Biz hayata olumlu tarafından bakalım. Diyelim ki iyi kötü bir üniversite kazandık. Senelerce tekrar çalışmamız gerek çünkü hala büyümedik ve meslek sahibi değiliz. Ee hadi bu da bitsin çalışa çalışa, sıkıla sıkıla …Mezun olduk !

Şimdi de galiba büyük adam olduk. Ya da olduğumuzu sandık! Kurtulduk mu bütün zorluklardan? Artık rahata mı erdik? İstediğimizi yapabilir miyiz? Peki onca zaman çalıştık didindik şimdi yatma vakti geldi mi? Hepsinin cevabı koca bir HAYIR! O zamanlar beyin gücümüzü zorladık. Şimdi fiziksel güç vakti. Şimdi çalışma vakti olduğun yere sahip çıkma vakti. Bu sefer de sabahtan akşama kadar düzenli bir işimiz var çalışmak ve para kazanmak zorundayız. Hadi evlendik çoluk çocuğumuz oldu şimdi de bunlar dert oldu sizin için değil mi? Herkesten evet cevabı alıyorum sanırım.

Ölene kadar dertler sıkıntılar boşuna yapıldığı düşünülen işler peşimizi bırakmayacak. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Ama hayat boşa değil ki. Bir zamanlar siz değil miydiniz büyüme hayalleri kuran? Meslek sahibi olmak, adam olmak, evlenmek, çoluk çocuğa karışmak, çocuk okutmak, çocuk evlendirmek, torun sahibi olmak, emekli olmak ve daha nice hayaller… Hayat hiçbir zaman boşuna değildir. Eğer emelleriniz uğruna bir şeylerden vazgeçiyorsanız bunu yapın çünkü gerçekleştiğinde siz çok mutlu olacaksınız. Ama hayatınızın güzel dönemlerinden vazgeçmeyin. Zaman geri gelmiyor asla… Hayatın telafisi yok! Siz siz olun yaşadığınız anda var olun. Çocuk musunuz tabiî ki çalışın ama içinizdeki çocuğu öldürmeyin. Daha ayaklarınız üzerinde duramazken büyümeyi düşünmeyin. Genç misiniz? Hayata sımsıkı tutunun yapacak hiçbir şeyiniz ve başka bir dünyanız yok. Olgun bir insan mısınız ? Yaşınızın gerektirdiği gibi davranın. Hep çalışmak mutluluk vermeyebilir ama işinizde de mutlu olmayı deneyin yoksa hayat sizin için ve aileniz için çekilmez. İzin günlerinizde ailenizle güzel vakit geçirmeye bakın, çocukların mutlu olduğunu görmek her anne babanın içine huzur verir.Yaşlandınız mı ? eşinizle birlikte yerleşin bir kır evine sessiz sakin huzur veren ortamlara gidin, tatile çıkın. Emekli insanların bunu yapacak çok vakitleri var bence. Gerçi artık emekliler de çalışıyor ya o da ayrı bir mevzu geçim derdi işte… HAYAT HER ŞEYE RAĞMEN GÜZELDİR. ÖNEMLİ OLAN BARDAĞA DOLU TARAFINDAN BAKMAKTIR ÖYLE DEĞİL Mİ? GERÇEKTEN BAKTIĞIMIZDA GÖREMEYECEĞİMİZ HİÇBİR ŞEY YOKTUR… :)

 
Toplam blog
: 9
: 1403
Kayıt tarihi
: 25.06.12
 
 

Erciyes Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 3. sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda okulumuz..