- Kategori
- Gündelik Yaşam
Boşanan kadınlar…
Boşanan kadınların var olduğu dönemlerde yetişmedim, ya duldu yalnız yaşayan kadın, ya da terkedilmiş!
Ya da hiç evlenmemiş!...
Yine de yalnız yaşamıyorlardı; kalabalık aileler içinde yaşıyorlardı yalnızlıklarını, lakin gıkları çıkmıyordu!
Nasıl çıksındı ki?
Kızlar üniversitelerde okumaya başladılar sonraları, öyle bir onurdu ki bu kızlar için; çalışmayacaksam ne diye okuyorum ki zihniyeti de işte böyle kızların kafalarına yerleşti!
Amaçları erkeklere karşı savaş açmak hiç değildi: Yalnızca harcadıkları emekleri doğru şekilde kullanmak istemeleriydi…
Kızlarını üniversitede okutan anne-babalar onurluydu; oğullarını okutanlar da…
Oğulları üniversite mezunu bir kızla evlenmek istediğinde onur duyuluyordu…
******
Üniversite mezunu olan kızlar, o dönemler, gayet güzel işlere işlere girebiliyordu, erkekler de keza…
İyi de para kazanıyorlardı; her anne-babanın istediği gibi: İki iyi para kazanan çift bir olsun; samanlık ne kelime, her yer “plaza” olur!
******
Çalışan kadın pek iyi, pek hoştu da, “Anne” gibi elinde peşkir koşturmuyordu!
“Ye aslanım” diye zorlamıyordu!
“Çok yoruldum” diye eve gelen adama “Dur sırtını ovayım yiğidim” demiyordu; zira kendi sırtı da ağrıyordu…
******
Çalışan gelini başta pek seven kayınvalideler bir süre sonra ille de kendisinin kocasına yaptıkları ile kıyaslama gereğini duymaya başladılar.
Şartlar eşit sandılar; belki de kıskandılar!
Bilinmez…
******
O dönemler biz kızlar, annelerimizden gördüğümüzü yapmaya çalıştık; ne yalan!
Deli gibi çalışıp, deli gibi evimizin kadını olmak istedik!
Çok çalıştık, çok debelendik; zar-zor bir gerçeğin farkına vardık ki: Çalışmayan annelerimizin yaptığını yapmamız mümkün değildi!
Epey zaman aldı bunun farkına varmamız; oysa o aralarda ne çok kendimizi yedik-bitirdik ve ne çok hakarete uğradık!
Adamlarımız anneleri gibi bir kadın bekliyorlardı, oysa, ve anneleri de kıyaslayarak, belki de farkında olmadan, fiştekliyorlardı!
******
İlle de tutturduğundan değil, öyle basit bir mantığı vardı o dönemler üniversite mezunu kızların: Boşuna olmasın bu emek, çalışırsam eğer bu emeğim boşa gitmeyecek!
Yani, bildiğimiz düz mantık!...
******
Hemen-hemen hepimiz de çalıştık; yer vardı bizlere öyle yada böyle…
Anne-babamız da mutluydu: Boğazlarından kestikleri paralar ile bizi okutmaktan dolayı...
******
Onca emek verilmiş; memur maaşı ile okutulmuş, iş sahibi olmuş… Tertemiz… Güzel bir kız…
******
Daha fazlasını yazmayayım, anlayan anlayacaktır zaten…
Hem aşk uğruna yola çıkmıştık, hem başarmaktı amacımız; güzel nesiller yetiştirecektik, bilgi ve sevgi ile yoğrulmuş…
Yanımızdaki adamlar da aynı yola baş koymuşlardı; ne yalan!
******
Sonraları ne biz kızlar annelerimiz gibi olabildik; ki olabilemediğimizin altında, haketmediğimizce, ezildik, ne de bize çok aşık olan “eğitimli” kocalarımız bizi anladılar!
Hatta, hiç aklımıza gelmeyen şekilde örselendik: Masa böyle mi temizlenir? Hiç mi öğrenmedin?
Altı-üstü bir masa, altı-üstü temizlenir; lakin ille de annesi gibi masanın silinmesini bekleyip de, hem kendi bir işe el sürmeyip, hem de demoralize ediyorsa…
O kadının bütün enerjisi yiter, gider…
******
Bir de; kadın biraz daha başarılıysa, daha fazla maaş alıyorsa…
Bu durumdaki kadını el üstünde tutan erkek çok az; çoğu yerin dibine batırmakla eşitlendiğini sanır!
El üstünde tutan erkek için ise iki şık vardır: İlk şık: Tilkidir o adam, tilki!
İkinci şık: Bilgedir şekerim, bilge…
******
Neyse… Fazla uzatmadan konuyu toparlarsam, gerçi bu konu kolay toparlanacak bir konu değildir ya, neyse, hani o üniversite mezunu kızlar var ya, hani kimi çok kolay okuyan, kimi de ailesininin zar-zor imkanları ile yarım pabuç-ev yapımı tost ile eğitimini tamamlayan ki; ev yapımı tostu yapan evin annesidir, sabahın köründe kalkan ve sabahın köründe kalkan kızına yemek hazırlayan…
******
Bir adam senden annesinin yaptıklarını bekler, sen annenin yaptıklarını yapamamaktan mustaripken…
Alında ezilirken içinden yükselen bir haykırış vardır: Şartlar eşit değil!
Ama… Tam da o cümleyi kuramazsın! Zira, kurman için daha çok zaman vardır; sen de ne olduğunu tam olarak anlayamazsın ki!...
******
Bir dönemin evlilikleri boşanmayla sonuçlandı çoğu kez, problem sevgi eksikliği değildi, değer yargılarının değişmesiydi…
******
Bir kadın kolay-kolay boşanmak istemez!
Aile olmak, çocuk doğurmak genlerinde vardır; en dayanamadığı hakarettir! Yerin dibine sokulduğunda susuyorsa, korkmak gerekir!
Zamanını kollar; zira bir kadının boşanma kararı alması sandınız gibi kolay değildir!
Aldığı anda da, önüde savunma yapacak bir durumunuz vaki değildir; yalan ve dolan ile pek samimi değilseniz, yani…
******
Boşanan kadınların gerekçelerinden yola çıktım, yaşadıklarıma yer kalmadı, bir başka yazıya…
http://twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com