Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '12

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Boşanmak isteyen eş tek taraflı olarak evliliği sona erdirme hakkına sahip olmalı

Boşanmak isteyen eş tek taraflı olarak evliliği sona erdirme hakkına sahip olmalı
 

(Tabii ki eş ve çocuklarının gelir/nafaka durumlarını yerine getirmek şartıyla, karşı taraf razı olmasa bile ve de hiçbir şart aranmaksızın)

Evliliğin yapısal olarak kişinin isteklerine uygun olmadığı ancak yaşamsal zaruretleri ve dinsel-töresel anlayışlar (Allah kanunu gibi) nedeniyle evlenmek zorunda olduğumuz (isteyen evlenmeyebilir ama yapabilen kaç kişi var. Yani bu istisnadır) artık bir gerçek. Bir de evliliğin getirdiği belalar var. Evleniyorsun ama ayrılamıyorsun. İşte yılda şu kadar kişi boşanıyor, neden ayrılamıyormuşuz denebilir. Ama unutulan şey sen istediğin zaman eşinden ayrılamıyorsun. Öncelikle eşin de bunu isteyecek. Ve kanunda yazılı şartlar gerçekleşecek. Yani eşin zina yapacak, sen delireceksin, evi barkı terk edip gideceksin. Şiddetli geçimsizliğin ise ispatı gerekiyor. Yani bunlar olmazsa sen istesen de eşinden ayrılıyorsun. Bilemiyorum, ya ben aptalım ya da bu ülkenin kanunları aptalca.

Bu aptalca uygulamaların elbette aptalca alt yapıları var. Sen erkeksin ve kadını geçimini sağlamayı, ona bakmayı, maddi ihtiyaçlarını gidermeyi taahhüt ederek nikâh yapıyorsun. Sanki kadın alıp baktığın, beslediğin inek. Hâlbuki o da bir insan. Tahsili olacak, İşi mesleği olacak (ki çoğunda görüyoruz var zaten) Çalışacak. Para kazanacak. Kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayacak. Anne baba birlikte çocuklarının da geçimini sağlıyorsa böyle bir durumda eşlerden birinin çekip kapıyı gitmesi nasıl bir sorun yaratabilir ki.

Zaruretleri kimse öne sürmesin; zaruretler bu gün var belki yarın olmayacak. Hem zaruretler nedeniyle evlenme ve evliliğin sürdürülmesi diye bir şey olabilir mi? Burada asıl olan yerleşik anlayışlar. Ülkemizde maalesef anlayışlar aklın önüne geçmiş. Kanunlarımız bile akıldan önce bu saçma sapan yerleşik anlayışlara göre icraat yapıyor. Kanun dediğin halkın önünden gider; halktan geri kanun olur mu?

Yılda yüz binlerce çiftin mahkemelerde boşanıyor olması bu işin kolay olduğu anlamına gelmiyor maalesef. Sadece iki tarafta istiyorsa boşanmak kolay. Bu durumda bile çiftlerden biri diğerini genelde ikna ediyor. Benden ayrılırsan sana şu kadar para veririm diyor. Tehdit ediyor; ayrılmazsan şöyle yaparım diyor. Çile çektiriyor, para vermiyor; eşini canından bıktırıyor ve o da mecburen razı oluyor. Boşanmak için eşler arasında şiddetli geçimsizlik olması gerekiyor ya adam/kadın boşanabilmek için bunu yaratıyor. Daha ileri gidenler var: Karısından ayrılmak için zina tuzağı kuranlar mı dersin, eşine akıl hastası diye düzmece rapor alanlar mı dersin,  özellikle erkeklerin boşanma şartı oluşsun diye evi terk edip ayrı yaşamalarını mı dersin.

Bazen bütün bunlara rağmen ve hatta kanun kabul etse bile eşinden ayrılamıyorsun. Bu, özellikle Türkiye gibi kanun hâkimiyetinin olmadığı ülkelerde yaygın. Kadın ayrılmak istiyor, kocası ayrılırsan seni öldürürüm diyor ve ayrılınca öldürüyor. Benim yöneteceğim ülkede böyle bir olay gerçekleşsin 75 milyon insana yüzüme şakır şakır tükürtürüm. Ama yöneticilerde utanma diye bir şey yok ki. Böyle bir olay olur mu ya! O şerefsizi dünyaya geldiğine pişman ederim! Burada demokrasi işlemez; çünkü vicdanları aşan bir olay vardır ortada. Herkes eşinden istediği zaman ayrılabilir. Kerim Korkut böyle zilletleri kabul etmiyor ve göreceksiniz eğer görev düşerse bunların burnunu sürteceğim! Türkiye’de bunlardan çok var. Ağ mı yaman bey mi yaman! Benim bu alçağı eylemi yaptıktan sonra tutup hapse götürmem hiçbir anlam ifade etmez. Yerinde şefkatli yerinde devletin gücünü göstereceksin. Adam söylediğini yapıp ayrılmak isteyen eşini öldürdükten sonra hiç tutuklama.

 Çoğunlukla taraflardan biri boşanmak istiyor ama diğeri yanaşmıyor. Zaten bu nedenle kanun ayrılmak isteyen eşe ayrılma nedenini soruyor. Şiddetli geçimsizlik, zina, hastalık ve evi terk durumları varsa zaten ayrılırsın. Kocan /ya da karın evi terk etmiş, seni bırakıp gitmiş, ne yapacaksın? Adam/kadın aklını yitirmiş bununla evlilik sürer mi? Ama kardeşim bunların hiçbirisi yok lakin ben eşimi sevmiyorum. Hata yapmış evlenmişim. Onu iyi tanıyamamışım, şimdi huylarına katlanamıyorum. Şöyle şöyle huyu var (mesela burnunu karıştırıyor) desem hâkim beni boşar mı? Bu durumda ne olacak? Ben istemediğim bu evliliği ömür boyu sürdürecek miyim? Böyle bir dayatma insan haklarına aykırıdır. Bu sefer eşimden ayrılabilmek için ben mecburen meşru olmayan yollara başvuracağım. Evi terk edip gideceğim, yuva dağılacak, çoluk çocuk perişan olacak. Şiddetli geçimsizlik durumu yaratmak için eşime kötü davranacağım. Aklını yitirdi diye sahte rapor alacağım. Namussuzluk yaptı diye göstermek için zina tuzağı kuracağım.

Ya Allah rızası için bunların hangisinde mantık var? Adam/kadın ayrılmak istiyorsa çocuklarının ve eşinin gelir ve nafaka durumlarını yerine getirsin ve bu şekilde eşi razı olmasa bile (ki çoğu razı olmuyor zaten) tek taraflı olarak ve hiçbir şart aranmaksızın evliliği sona erdirme hakkına sahip olsun. Neymiş efendim, işte böyle olursa özellikle erkekler cephesinde karısını bırakan gidermiş. Karısını bırakıp gidecek hale gelmiş ise zaten o evlilik sürmesin. Boşanmalarda mağduriyetler olursa ki mutlaka olur devlet bu kimseye destek olsun. Kanunda yazan ve yukarıda saydığımız (geçimsizlik, zina, evi ter ve hastalık) nedenlerden hiçbiri gerçek bir boşanma nedeni olamaz. Gerçek boşanma nedeni “Ben bu evliliği sürdürmek istemiyorum” dur.

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..