Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '13

 
Kategori
Doğa Sporları
 

Boşluğa Dokunmak-Touching The Void

Boşluğa Dokunmak-Touching The Void
 

boşluğa dokunmak,Touching The Void


Belgesel-Canlandırma
1985 yılında iki Britanyalı genç arkadaş Joe Simpson ve Simon Yates,Peru’nun ücra bir köşesine seyahat ettiler.
Başarılı dağcılar 6400 mt (21,000 feet) yüksekliğinde olan ve hiç tırmanılmamış “Siula Grande” zirvesinin batı cephesini feth etmek istiyorlardı.Hikâyeleri dağcılık efsanesinin bir parçası olmuştur.
İkili daha önce Alpin stili pek çok tırmanış yapmışlardır.Peru’daki Siula Grande’de zirve yaptıktan sonra oldukça zorlu bir dönüşe geçerler.Kazaların %80'i dönüş yolunda olmaktadır.Bunda en üyük etken yüksekliğin insan bedenini zorlaması ve yorgunluktur.Dönüş yolunda Joe buzda kayar ve bir bacağı kırılır.Ellerinde 50'şer metrelik iki ip vardır.İpleri birbirine ekleyerek dik eğimli buzda aşağı kayarak inmeyi düşünürler.Simon, bacağı kırık olan Joe’yu aşağı kayırırken, yaklaşık 50 mt aşağıda olan Joe bir buz uçurumu boşluğunda asılı kalır.Akşam olmak üzeredir, fırtına vardır, Joe boşlukta kırık bacağı ile sallanırken Simon ne yapacağına karar veremez ve gittikçe soğuyan havada, altındaki karlar da kayarken ikisinin de öleceğini düşünür ve ani bir kararla Joe’nun kendisine bağlı olduğu ipi keser.Joe yaklaşık 25 metrelik buzun üzerine oradan da yaklaşık 25 mt daha buz yarığının içine düşer.Kendine geldiğinde ne olduğunu anlayamaz.Bundan sonrasını Joe şöyle anlatır; “Ne olduğunu bilmiyordum.Üzerinde uzandığım bölge düz değil, eğimliydi.Karanlıkta kayıyordum.Neredeyse 50 metre düşmüş olmalıydım.Yaşıyor olmama şaşırmıştım.Kafa lambamın ışığı aşağı doğru gidiyor ve karanlıkta kayboluyordu.Sağa doğru, 1 metreden daha az bir mesafe uzağa düşmüş olsaydım bu koca deliğin dibini boylayacaktım.”Kırık ayağı ile bir buz yarığının içine hapsolan Joe yukarı çıkamayacağını anlar.Simon’un öldüğünü düşünmektedir ancak bağlı bulunduğu ipi çekip, ipin ucunun kesilmiş olduğunu görünce neler olduğunu anlar.Ama en azından Simon’un yaşadığını düşünür ve sevinir.Geceyi kazdığı kar çukurunda geçiren Simon, tırmanışlarının 5.gününün sabahı hava aydınlanınca buzdan aşağı iner ve aşağıdaki buz deliğini görünce Joe’ya ne olduğunu anlar.İnip oraya bakması gerektiğini düşünür ancak açlık, yorgunluk ve yaşadığı travma nedeniyle Joe’nun öldüğünü düşünerek buzuldan kampa doğru yürümeye başlar.Buzulda kalan Joe’nun yapabileceği tek şey ise, oturup ölümü beklemek yerine, aşağıya doğru uzanan, uçsuz bucaksız görünen buz yarığının içine doğru inmektir.
Buz yarığının içinde daha da aşağı inen Joe, tabana ulaşır.Çok geniş bir buz mağarasındadır ancak 15 mt kadar yükseklikte gün ışığı geldiğini farkeder.Altındaki kırılgan ince buz tabakalarında dikkatli davranmaya çalışarak orayı tırmanır ve sonunda dağın yamacında gün ışığına çıkar.Ancak daha çok uzun bir yolu vardır.Bir bacağı kırıktır, susuz ve açtır.Kar ve buzun üzerinde sürünerek aşağı doğru ilerlemeye başlar.Bu süreci şöyle anlatır; “Nihayet güvendeydim ama berbat şekilde ağrıyan kırık bir bacağım vardı.Yüksek derece dehidrate olmuştum,yiyeceğim yoktu ve ne yapabileceğime bakmak için etrafı inceledim.Fiziksel olarak bunu başarmanın hiçbir yolu yoktu.Bazı hedefler belirlemem gerektiğine karar verdim.Bir noktayı gözüme kestirdim ve “Tamam, yapmam gereken şey 20 dakika sonra o çatlağın yanında olmak.” dedim.Eğer hedefe 18 dakika sonra ulaşırsam mutlu oluyor ve kendimi yeni bir hedef için motive ediyordum.” Bu arada Simon’un geri dönüş yolunda karda bıraktığı izleri bulur ve bu tehlikeli bölgede, sürünerek giderken güvenli olan tek yolun Simon’un izlerini takip etmek olduğunu düşünür.”Etrafınız büyük dağlarla kaplı, devasa dağ yüzeyleriyle.Kendinizi küçük ve çok kolayca yaralanabilecekmiş gibi hissedersiniz.Sizi orada yok etmek isteyen, kötü niyetli bir şey varmış gibi.Tıpkı bir karıncaya basmak üzere olan birisi gibi.Yolumun üzerine sürekli bir şeyler çıkarıyordu ve buna dayanmak zorundaydım.Simon’un izlerinin kapanmak üzere olduğunu görüyordum.Onlar benim buzuldan kurtuluş yolumdu.Gittikçe ümidimi kaybediyordum.Karanlıkta sürünmeye devam ettim, buzulda yapılacak en aptalca şeydi.” Joe, karanlıkta da sürünmeye devam eder, Simon’ın izlerini kaybetmemek için olabildiğince fazla yol almaya çalışır ancak sabah gün doğduğunda izlerin artık silinmeye başladığını farkeder ve labirent gibi, uçurumların olduğu buz ve kar kütlelerininiçinde yolunu bulmaya çalışır.Nihayet buzulun bittiği ve kayalıkların başladığı bölgeye gelir.Kamp alanına daha çok yolu vardır ancak kırık bacağı ve susuz, bitkin düşmüş bedeniyle bu kayalık arazide ilerlemesi neredeyse imkansızdır.
“Kayaların üzerinde sürünerek ilerleyemeyeceğimi biliyordum.Çok büyük ve düzensizdiler.Bunu yapmanın tek yolu sıçramayı denemekti.Birçok kez düşeceğimi biliyordum.Ve hemen her sıçramadan sonra düştüm.Her düşüşten sonra, bacağım tekrar tekrar kırılmış gibi acıyordu.Geldiğim noktaya baktım,20 metreden biraz daha fazlaydı fakat çok zaman almıştı ve bütün bu acı sadece 20 metre yüzündendi.”
Joe’nin inanılmaz direnişi onu tüm gün boyunca kayaların araından ve üzerinden acı içinde yavaş yavaş ilerlemesini sağlamıştı.Gününün sonunda kamp alanını çok uzaktan görebilecek bir mesafeye gelmişti ancak karanlık bastırırken, Simon ve kampta kalan diğer arkadaşının belki de orada olmayacağı aklına gelir.Simon’dan ayrılalı 4 gün geçmiştir ve muhtemelen Simon kampı terketmiştir.Tekrar umutsuzluğa düşen Joe, kendini yıldızlı gecenin karanlığına bırakır.İlk kez fırtınasız bir gece geçirecektir.
linke tıklayınız

http://ixtlanyolculugu.wordpress.com/2013/01/17/touching-the-void-bosluga-dokunmak-2/

 
Toplam blog
: 191
: 1283
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Başlangıçta sadece su ve onun üzerinde salınıp duran sis mevcuttu.  Baba Apsu ortaya çıktı ve tat..