Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Boşluğa el sallamak

Boşluğa el sallamak
 

Yorgunluktan değilse boşluğa el sallamak değil midir?


Görülen
Görülmeyen,
Engellerdir
Bizi yaşamaktan alıkoyan,

Yaşarken ölü,
Üretirken
Tüketici kılan.

O engeller ki,
Kökleri yaşam tarzımızda,
Patentleri bizdedir.

O engeller ki,
Gölgeleri
Hem içimizde,
Hem çevremizdedir.

 

Şahbettin Uluat

 

 

 

Siz hiç boşluğa el salladınız mı?

Hayır mı?

Siz öyle zannedin.

Bu dünyada yaşayan herkes, ömrünün bir bölümünde vaktini boşluğa el sallayarak geçirir.

Bunu bazen yeterli yaşam deneyimine sahip olmadığı için yapar, bazen bilgisizliğinden, bazen yalnızlığından.

Bazen umutsuzluğundan yapar, bazen kendini gerçekten aşan büyük düşler kurduğundan.

Bir insan düşünün. Bir anne, bir kardeş, bir yakın ya da bir yabancı düşünün. Yapılıp bitirilmesi gereken işleri olan birini düşünün. O kişinin bütün bunları bıraktığını, saatlerce konuşmayı bilmeyen bir bebekle eğitici niteliği olmayan ses ve hareketlerle sözde sevgi gösterisi yaptığını, bebeğin anlam dünyasında karşılığı olmayan davranışlarla etkileşim oluşturmaya çalıştığını, bilinçsiz davranışlarıyla bebeğe yaşadığımız dünyaile doğru mesajlar yerine yanlış mesajlar verip onun gelişmesini zora soktuğunu, zamanını önemli ölçüde buna harcadığını düşünün. Düşünün ve yapılan işin adını koyun.

Eminim böyle bir şey beklemiyordunuz. “Ne yani, yakınlarının küçük, şirin bir çocukla vakit geçiriyor olması niye boşluğa el sallamak olsun ki? Böyle bir konuda böyle uç bir örnek niye öne çıkarılsın ki” dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Evet haklısınız, belki uç bir örnek ama örnek işte.

Ben tam da düşündüğünüz gibi boşluğa el sallamak derken boş işlerle, boş hayallerle vakit geçirmek demek istemiştim.

Ne var ki, bana bu yazıyı yazdıran ilham kalabalık bir kafeteryada çocuğuyla o anlamda vakit geçiren anneden geldiği için o örneği ön sıraya koydum.

Yoksa siz de en az benim kadar böyle bir konuda verilecek çok sayıda örnek olay bilirsiniz.

Kalabalık olmayan bir sokakta, çok fazla insanın girmediği pasajda dükkanlarında müşteri beklerken boş boş oturan insanların yaptığının boşluğa el sallamak olduğunu bilirsiniz.

Çeşitli ücretli işlerde, memuriyetlerde görevlerin yerine getirilmesinden sonra bol miktarda bu tür pozisyonlar olduğunun, insanların boş vakitlerini hareketsiz oturarak, bazen diğer çalışanları meşgul ederek ya da dedikodu yaparak geçirdiğinin farkındasınız.

Kışın kar yağdıktan sonra hayvancılık yapmayan çiftçilerin evde, sobanın başında vakit geçirdiklerini, ona buna sataştıklarını, birbirleriyle ilgili gereksiz muhabbetler yapıp bazen kavga ettiklerini, içlerinin dışlarının karardığını bilirsiniz.

Çocuklar kendilerine hiç bir şey katmayan bilgisayar oyunları ile çeşitli web sitelerindeki oyun, hile v.s. işlerle meşgul iken yaptıkları budur. Kadınların can sıkıntısıyla evlerini bazen dördüncü kez temizlerken, adamların kahvehanelerde oturup yoldan gelip geçenleri izlerken yaptıkları şey de aslında budur.

Hepimiz dönem dönem boşluğa el sallamışızdır. Şu sıralar da pek çoğumuz boşluğa el sallıyor, ve ne yazık ki o pek çoğun pek çoğu vaktini boşa harcadığını, katlettiğini, ziyan ettiğini bilmiyor. Bu bundan sonra da ne yazık ki devam edip gidecek bir şey.

Aslında bu el sallamaların altında temel gereksinimleri karşılanmış, içindeki tembelliğin peşine düşmüş insanın ruh hali var. Elbette yoksulluğu fazlasıyla yaşayanlar da tok insanlarla birlikte ve aynı çıkmazın içinde dönüp dururlar. Bilgisizliklerinin, beceriksizliklerin, duygusal çıkmazlarının ve başka şeylerin etkisi altında en önemli şeylerini, zamanlarını tüketir, kendileri de giderek tükenirler.

Ben şimdi bütün bunlara bakıp, boşluğa el sallama hallerimizden kurtularak yaşama el sallar hale geldiğimizde; zamanımızı daha kıymetli kılabildiğimizde, çok daha mutlu olabileceğimizi; bu mutluluğu aklımızın, bileğimizin gücüyle elde edebilir hale geleceğimizi düşünüyorum.

Sizce yanılıyor muyum?

 

29 Ocak 2012 ?Pazar
13:52:23 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..