Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '20

 
Kategori
Felsefe
 

Boşluk Enerjisi 10

Yani kişi ile kişinin doğada sağlaması arasında zaten boş zaman veya gecikme zaman devinmesi vardı. Kişi şimdi bu gecikme veya boş zaman içine kolektif bir alan etkisi ile 50 kişiye bağlıdır. Kolektif süreç sizin dışınızda 50 kişilik bağıntı olan yeni bir boş zaman aralığını kendisine referans almıştı.

 

Artık elma tekil kişinin kendi yemesi olmaktan çıkmış, sakatı için de engellisi için de geride kalıp yavru bakımı yapanlar için de kendisinin gözcüsü, savunucusu olan; geri de kalanına muhafızlık eden için de elma toplamayı ortaya koyan enerji harcanması olmakla, sağlanan elma genelce bir elma sağlamaktı.

 

Siz, dışınızdaki totem alan çevrenize elma veriyordunuz; totem çevreniz içinde elma size korunma vs. olukla dönüyordu.  Bu kolektif tutum; bu özgecil tutum 1 birim gün inşası içinde artık zaman ortaya koyuyordu. Totem alan ile sizin aranızdaki bu boşluklu zaman, size; dinlenme, eylenme ve başka etkinliklerde bulunmanın zamanını ortaya koyuyordu.

 

Grup; savunma, barınma, yavru bakımı, yardımlaşma, beslenme, dayanışma gibi alan etkilerinin sentezi olan ikinci bir yalıtmaydı. Gruba sunduğunuz elma da 1 birim gün ile biriken depo enerji size korunma, barınma, savunma vs. ile boş zaman etkinliği olan enerji tiplerine dönüşüyordu.

 

1 birim gün neydi?  Tekil kişi ile doğa arasında kişinin hayatta kalmak için sağlama yaptığı bileşik eylemli zamanı, 1 birim gündü. Ve kişinin 1 birim gün için harcadığı enerji de 1 birim gün enerji olsun.

 

Varsayalım ki kişimiz, 1 birim gün içinde zorunlu olarak 10 parça iş yapıyor olsun. 1 birim gün = 10 parça zorunlu sağlamaydı. 1 birim gün olan kişi alana şimdi 50 kişi girmişti. 50x10 parça 1 birim gün ile bir birimlik kişisi boşluk alan 50 birim ve onarlı 500 parça olup; süreç sıkışmış, zaman çok hızlanmıştı.

 

Siz 1 birim günde 10 parça işten sadece bir tanesini, 50 de bir olarak 50 tane yapıp; 1 birim gün olarak çalışıyordunuz. 50 de bir olan 50 parça aynı işi çalışıp; 49 kişinin sağlamasını ortaya koyuyordunuz. Yetmiyordu. 49 kişiye yaptığınız sağlama size güvenlik, savunma, süreklilik ve garanti vs. getiriyordu.

 

Sosyal yapı kolektif etkiyi anlayamıyordu ve buna totemi etkili totemi anlayış diyorduk. Kısaca tekil ve doğal kişinin 1 birim günü kişinin gücüydü. 1 birim gün totem entegrasyon nedenle 50 kişiyle 50 birim olmuştu.

 

Artık kişinin 1 birim günü 50 kişilik 50 birimle entegrasyonun gücüdür.  10 parça olan tekil 1 birim gün = 50 birimle 500 parça ve o da = 1 / 50 de birle 50 parça aynı tür iş olup kolektif güç içinde =1 birim gün 10 farklı eşik karşılanmasına dönüşüyordu.

 

Bu 1 birim gün içinde siz veya sizinle birlikte 9 kişi daha (10 kişi daha) hep aynı iş olan yavru bakımını yapıyordunuz. Böylece 40 kişi üzerinde yavru bakımı olan 1 birim günlük tümle ten kadar iş de 40 kişi üzerinde düşüyor veya eksiltiliyordu. Yani siz 1 birim gün kolektif işi çalışmanızla hem kendinize 10 parça farklı sağlamayı karşılıyorsunuz; hem de 50 kişiye, üzerlerinde düşen aynı tür işin emek gücünü sunuyordunuz.

 

Size göre 1 birim zaman ve 1 birim enerji harcamak olan sağlama zamanı kolektif etki ile şimdi sizin 1 bölü 50 de 1 zamanınız oluyordu. Ve 50 de bir kolektif enerji harcamanız olmakla hem aynı 1 birim gün olan 10 parçalık sonucu elde ediyordunuz. Hem de ters yönden 49 birim zamanınız boş kalıyordu.

 

Kolektif zamandan; kolektif zekâdan, kolektif yetenekten, kolektif teknikle araç gereçten ötürü boşluk kalacaktı. Bir birim zaman içinde yaptığınız sağlamayı şimdi 50 de birlik zamanda kolektif güçle yapar olmanızla totemi sosyal alan, kolektif eylemi ve etkiyi çok hızlanmıştı.

 

Bir tarafta 1 kişi 1 birim gün içinde 40+1 parça olarak boşalttığınız enerjiyi diğer tarafta 9 parça 9 türlü eşik enerjisi karşılanması olukla dep0 ediyordunuz. Depo enerji sağlıyordunuz. Aynı an içinde boşluk yanınız depo edilenle doluyordu.

 

Totemi sosyal alan sağlamalarının nasıl bir yükseltgenme olduğunu, nasıl bir depo alan olduğunu, nasıl bir boşluk alan olduğunu ve boşluk alan enerjisi olan depo enerjiyi nasıl tüketilen bir kinetik enerjiye çevrilmiş olduğunu yukarıda anlatmıştım.

 

1 birim gün olan kritik eşiğin özel durumdan hareket ettiniz, kolektif süreçle genel duruma ulaştınız. Genel durumla ortaya konan boşluk enerjisi dediğim (sosyal alanlı doygunluk enerji seviyeli) depo enerji tümelini 50 kişilik bağıntıya çözmekle, ancak siz kendi özel durumunuza ulaşıyordunuz.

 

Özel durumla, özel eyleme kalkıştınız. Genel durumla, genel eylemle hareket ettiniz. Kendinizi kolektif bir sosyal alanla bağıtladınız. Totemi sosyal alan yansımalarına göre davrandınız. Sosyal alan sizin özel eşik durumlarınızı tamamen daha rahat daha güvenli daha sürekli karşılıyordu.

 

Ama sosyal alan sizin karşılamalarınızdan ibaret değildi. Sosyal alan sizin karşılamalarınızdan daha fazla bir enerji harcanması olmakla; fazla enerji size güvenlik sağlaması, süreklilik ve güvence oluşla geri dönüyordu.

 

Yani kendiniz adına hareket ederken, kendiniz için olmayan birçok durumlarla o durumların ortaya konması için kolektif eylemli oldunuz. Enerji harcadınız. Sizinle ve sizin dışınızda durumla depo enerji oluştunuz. Bağıntı, bileşim; şimdi de kolektif, yaşamın, eylemin vaz geçilmeziydi.

 

Mustafa Kemal Atatürk böylesine bir tarihsel, sosyo toplumsal bir potansiyel olan genelce boşluk enerjisinin, harekete geçirilmesiydi. Genelce olan bir durumu, herkes için ihtiyaç ve herkes için aynı yetenek, olmaya biliyordu. Örneğin; depo dediğimiz boşluk enerjisi içinde hasta hane yapmak, köprü yapmak genelce bir durumdur.

 

Ama hiç hasta olmadan hiç hastane hizmeti almadan ve hiç köprüden geçmeden ölen biri veya birileri bu genelce durumlara hiç ihtiyaç duymamıştır. Ama onlar ihtiyaç duymuyorlar diye toplum genelce olan etkiyi, sosyo toplumsa alan içine yansımaktan asla vazgeçmez. Ve hasta haneye dolaylı dolaysız bir ihtiyaç duyan olana kadar kolektifi oluş sürekliliğini korur.

 

Yine toplum fırsat veya kolektifi olanak eşitlikleri ortaya kor. Ve toplumsal olanak herkesin üzerine yansır. İhtiyaç duyan, aynı olanakta yararlanan herkes; aynı başarı ve yeteneği gösteremez. Örneğin; İstiklal savaşı öncesinin kara günleri; her biri bir yetenek olan herkes üzerine tecelli etmişti.

 

Ama her bir kolektif yetenek bu baskıcı, işgalci yansımaya karşı, kurtulma hareketinin aynı tepkisini ve aynı gayretini ortaya koymak isterlerken; gayret tepkiyi, gayret istemi ortaya koyan yol yöntemler çok farklı ve çok yanlış olabiliyordu.

 

Örneğin Kimi falan ülkenin, kimi filan ülkenin mandasını (himaye-koruyuculuğunu) isterken; kimisi durumdan umut kesmişti. Kimileri kaderine küsmüştü. Kimisi lokal (bölgesel) kurtuluşlardan yanaydı. Ve o bölgeleri kurtarmak için müdafaayı hukuk örgütleri kurmuşlardı. Kimi saltanat sız yapamıyordu.

 

Kimi düzenli ordu isterken; kimileri gerilla tipi savunmaların başarıları karşısında başıbozuk birliklerin çabasını kurtuluş olarak görüyordu. Kimi yurt savunmasını yapalım yurdu kurtaralım ama köhnemiş yapı olan padişahı hilafeti koruyalım, istiyordu vs.

 

Cephe savaşlarında ordu sevk ve idarede çok yetenekli olan kişiler, yurt sevgisinden, görev aşkından şüphe duyulmayan kişiler yurt savunmasının nasıl koordine edip sevk ve idare edilecek olma özelinde çok çok yaya kalıp; çağdışı düşünceler içinde ve kendi alanları dışında yeteneksiz olabiliyorlardı.

 

Görülüyor ki sosyo toplumsa etki alanı herkese aşağı yukarı aynı olanakla yansıyordu. Ama bu duruma karşı duyulan ihtiyacı karşılamada istem ve eylemler türlü türlü olduğu gibi istemi ve eylemleri gerçek kılmak isteyen yeteneklerin gösterdiği başarı da (Ethem gibi) , başarısızlık da yeteneksizlik oluyordu.

 

Burada toplumsal potansiyel; sosyal potansiyellerin kendisini; kendisinin biraz fazlasını veren 1 üssü durumu, bir türlü 2 yapamayan oluşma değildi. Aksine “n” kadar tabanı, yüzlerce binlerce üstel sayı kuvvet açılımına çeviriyordu.

 

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..