Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Boşluk

Evrensel bakamadan, dünyaya kendi bencilliği, kendi anlamsız düşünceleri ve normları ile kendi âlemini bulmaya çalışan bir genç.

Belki kendi âlemini yaratacaktı, ama o hangi Âlemdi?

Âlem neydi?

El-Âlem ne derdi?

Kafasını boş bir yastığa yaslayarak ve umut dolu gözlerle bekleyerek.

Sadece bekleyerek.

Anımsamaya, anmaya, anlamaya çalışıyordu. Yaradanı, yaratılanı, yaradandan öte bir dünyayı kendine göre anlamlandırmak pek içinden gelmiyordu.

Hayat, içi boş bir kutu gibi. İnsan bir kibrit çöpü, kullanıldıkça atılan. Ya yanacaksın, ya da değerin olmadan, tutulmadan, hissedilmeden kaybolacaksın.

Bir tıkırdı, lakırdı, çatırtı gibi sesler duyulurken, zihinlerde başlayan bilgi bombardımanı onu amansız bir yanlızlığa sürükledi.

O, inandığı Tanrı'ya sonsuz güveniyordu, onu sevdiğini hissediyor ve tanrısının ona 'yalnızlığı' hediye ettiğini düşünüyordu.

İçinde bulunduğu hâlden mutlu ama bi o kadar da mutsuzdu.

Bu boşluğa yaptığı hatalar yüzünden düştüğüne inanıyordu. Ne de olsa yaşı gençti, ölümün ne vakit geleceğinden şüpheci tavırları, aslında istediği hayatı ne zaman yaşayacağı sorusu ile örtüşüyordu.

Korkunç olan ölüm mü? Yoksa şüphe mi? Ya da pişmanlık mı? Kafasında deli sorular gezinip duruyordu.

Derken, zaman yetişti. Geç kaldı ama olsun. Bu onun içini rahatlatmaya yetti. Bu boşluğu ancak geçireceği zamanda bulabilirdi.

Kafasına yerleşen bilgileri, zihin potasında eritip, kişiliğine ancak bu şekilde erişebilir ve istediği âleme kavuşurdu.

Sözcükler kelimelere bürünmekte zorlanıyor karşısında, düştüğü boşluğun en zor tarafı geçirdiği gecelerin bazen uzun, bazen kısa oluşuydu.

Onun kendisi ile baş başa kalabilmesi gecelerin gelişine bağlıydı. Her gün kendisi ile yüzleşmekten de sıkılıyordu. Bazen kaçıyordu. Vakit hangi vakit bilinmez ama geldiğinde bulunduğu gafletten uyanacağına inanıyordu. Dünya fani, insan beşer, bazen şaşar, bazen düşer...

Bu boşluk sadece zihin ve anlam boşluğuydu. Eşrefi mahlukat olan insanı anlama ve bunu âleme anlamlandırma boşluğuydu. Şimdi İçini rahatlatma vakti geldiğini hissediyor. O, beş duyu organından öte bir duyu ile; bir kudretin varlığını hissediyordu. Medet umuyor, muradına erişiyordu. Müptela oldu.

Şimdi vakit, umut dolu gözlerle kafasını boş bir yastığın dolu tarafına yaslanma vaktiydi. Vakit, şimdilerde zihinlerin boş bir kutu, hayatın dolu bir hazine olduğunu anlama vaktiydi.

Vakit, düştüğü boşluğun bile aslında dolu olduğunu anladığı vakitti.

 
Toplam blog
: 9
: 357
Kayıt tarihi
: 17.08.15
 
 

Ülkemin en soğuk, en güzel illerinden birisi olan Erzurum'da Dünya'ya geldim. Toplamda 4 kardeşim..