Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Boşuna dünya mı?

Boşuna dünya mı?
 

Milliyet internet 20/08/2009


Son günlerde , artık ekonomik krizden falan yazmayı, kafa patlatmayı bıraktım. Zaten herkes bildiğini okuyor. Biz istediğimiz kadar yırtınalım. Kendimizi deşarj ediyoruz böylece fazlası yok hepsi bu.

Milliyet gazetesinin internet sayfasında da gösterilen, dünyaya çarpacak olası bir göktaşının, bizim hayatımız üzerindeki etkileri, getirdikleri ve götürdükleri (!) konusu üzerine hazırlanmış bir animasyon videoyu bu aralar tekrar tekrar izledim. Arka fondaki müzikte kulağa gayet hoş geliyor doğrusu.

Kendi kendime düşündüm, sizinle de paylaşmak istedim düşündüklerimi. Şimdi, dünyamız güneş sistemi bünyesinde bir gezegen. Güneş sistemimiz de, Samanyolu Galaksisi bünyesinde 250 milyar yıldızdan, başka bir deyişle irili ufaklı güneşten bir tanesi . Samanyolu Galaksisi de, bilebildiğimiz kadarıyla, tahminlerle birlikte , evrene ait olan milyarlarca galaksiden bir tanesi. Evrendeki yerimizi hayal edebiliyor musunuz? Etmesek iyi olacak, çünkü nerdeyse yok. Koskoca gezegenimiz aslında, evren ölçülerinde nerdeyse mikroskopla görülebilecek büyüklükte, belki de o kadar bile değil.

Bu gezegene, serseri bir kurşun gibi çarpacak olan göktaşı , bütün gezegeni yok edecek. Düşünsenize o zaman, gerçi Allah göstermesin ama, öyle bir durum vuku bulduğunda veya bulmadan önce, birçok şey anlamını yitirecek. Mesela artık ekonomik kriz, altın, döviz fiyatları, borsa endeksi, konut fiyatları, aidatlar, kira borcu, alacaklar, tatil planları, çocukların okul masrafları, araba fiyatları, 3-4 ay sonra vadesi gelecek olan verilmiş çekler, banka kredi borçları, bir mal alırken yapılmak istenen pazarlıklar vs.

Örnekleri daha da arttırabiliriz, hayatımızda pek çok şey anlamını yitirecek ve o zaman biran da asıl bizim için önemli olanlar ön plana çıkacak. Ailemiz , anne babalarımız, çocuklarımız, sevdiklerimiz, eşimiz dostumuz bizim için en önemliler olacaklardır. Onlarla birlikte son dakikalarımız geçirmeye çalışacağız, hatta kendi kendimize onlardan ayrılmamak için çareler bulmaya çalışacağız.

Üzüldüğüm nedir biliyor musunuz? Yukarıda anlattığım gibi, bir anda hiç bir önemi kalmayacak olan şeyler, hayatımızı esir almış durumdalar. Onlarla uğraşıp, savaşıp duruyoruz. Daima mücadele içindeyiz, bir koşuşturmaca içinde, etrafımıza bakınacak halimiz yok, ama bu arada asıl önemli olanlara hiç vakit ayırabiliyor muyuz?

Acaba biz mi bunlara kendimizi esir ediyoruz? Kimseye muhtaç olmayacak şekilde, sade bir hayat yaşamak isteği bizi bunlara ne kadar köle yapar ? Yoksa daha iyi araba, son model araba, aman model fazla eskimeden değiştireyim telaşı, daha iyi ev, daha iyi okul, ikinci ev, yazlık, üçüncü ev, çok para, çok para, hep bana, para yetmedi borçlan vs. Bu hırs mı bizi bunlara köle yapıyor?

Düşünmek lazım. Hemde sıkı sıkıya düşünmek lazım ve bir soruyu dikkatlice sormak lazım. Nereye kadar? Hayat mal biriktirmek veya elindeki malı kaybetmemek için verilen mücadele arenası mı?

Bu arada şunu da söylemek istiyorum. Rızık çok çalışarak artmaz. Yan gelip yatmakta tabiki olmaz. İkisinin arasını bulup, kendimizi ve sevdiklerimizi, fazla hırpalamamalıyız. İş çünkü sonunda dönüyor dolaşıyor, olacağına varıyor. Biz ne yaparsak yapalım.

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..