Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Boşver be yaşı başı

Boşver be yaşı başı
 

Yaş, biz insanlar için ne kadar önemlidir. Çocukken bir an önce 18 yaşına girmeyi isteriz.Çünkü söz hakkımız dolayısıyla çevremizdekilere söyleyeceğimiz söz olacaktır.En önemlisi ise büyüdüğümüzün ispatıdır.Derken 20’li yaşların ortasına geldiğimizde hafif içimiz burkulmaya başlar. Çünkü 30’lu yaşlara girmemize az bir zaman kalmıştır.Daha sonra, 30’lu, 40’lı ve nice yaşlar. Belki biz ilerleyen yaşımızı çok önemsemiyoruzdur. Ama çevremizdekiler dolaylı ya da dolaysız bize hatırlatırlar. Örn;Manava, bakkala gittiğinizde size ”Buyur teyzeciğim” ya da “Amcacığım” diye hitap ettiklerini farkedersiniz. Otobüste, metro da size bakıp kıkırdayan gençler görürsünüz.İster istemez üstünüze başınıza bakar ve “Acaip bir şey mi var” diye düşünürsünüz .Oysa karşınızdaki gençler, elinizdeki bir demet çiçeğe, giyim tarzınıza ya da sizde gördükleri, tuhaflarına giden başka bir şeye gülüyorlardır.Kimileri ise göz ucuyla bakıp “Bu yaşta böyle giyinmeye utanmıyor musun” edasıyla sizi süzüyordur.

Kimileri, ilerleyen yaşını, kendilerine sorun eder. Kimileri ise ilerleyen yaşı ile birlikte farkında olmadan “Artık benden geçti. Bu yaştan sonra olmaz, unumuzu eledik, eleğimizi çoktan astık” havasına çoktan girmiştir bile.

İster çevrenizdeki kişilerin size karşı davranışlarından, bakışlarından dolayı olsun, ister siz kendinizi yaşlı olarak görün, hissedin hiç fark etmez. Sonuçta yaşlılığı kendinize kıyafet olarak seçmişsinizdir.

İlerleyen yaşını başka bir ifadeyle yaşlanmayı sorun edenlere, artık hayatının geri kalan bölümünde değişik şeyler yapamayacaklarını düşünenlere en güzel cevap;

<ı>gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?..
şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
sen inan yüreğine,
hem ona geçmezse kime geçer sözün?..
büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman.
aklın da maaşallah yerinde,
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
boşver yaşı başı,
aşk var mı aşk, sen ondan haber ver?
takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir
kış günü, öl gitsin...
parayı pulu savurup,
bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
savrul gitsin...
Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim,
kendi yüreğinden başka kim?.
Aklını al da öyle git,
ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra
bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle
bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
seveceksen ve öleceksen uğruna...
yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa...
yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş.
sen mi biteceksin?
çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ulan dibine kadar diyemeyecek misin?

(Can Yücel)

Ne geçip giden yıllar ne de ilerleyen yaşlar.Önemli olan bizim yaşamdan ne denli zevk alabildiğimiz ve kendimize yaşamak için ne kadar izin verebildiğimiz...

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..