Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '14

 
Kategori
Futbol
 

Böyle altyapıya böyle üstyapı!

Bugünlerde gündem Türk futbolundaki düşüş. Gazetelerde, internet sitelerinde, TV kanallarında, berber dükkanlarında, kulüplerde, tribünlerde, misafirlikte kısaca her yerde bu konu tartışılıyor.  

 

Soru şu.

 

Bize neler oluyor?

 

2000' li yılların ortasından itibaren başlayan düşüş neden hızlanarak devam ediyor?

 

Herkes birilerini suçluyor. Türkiye Futbol Federasyonu suçlanıyor. Spora el atan siyasetçiler suçlanıyor. 3 Temmuzun aktörleri suçlanıyor. Milli Takım Hocaları suçlanıyor. Futbolcular suçlanıyor. 

 

Suçlanmayan ya da en az suçlanan ise kulüp başkanları! 

 

Kimse bu kulüpler neden bu kadar kötü yönetiliyor diye sormuyor. Kimse kendi camiasının başkanına, yöneticisine toz kondurmuyor. 

 

Oysa futbolumuzdaki bu büyük düşüşte bence en büyük sorumlu kulüp yönetimleri. Neden mi?

 

Futbol dışında her şeyle uğraştılar da ondan. Futbol haricinde her konuya girdiler. Endüstriyel futbol dediler, futbolun canına okudular. Bunu yaparken de arkalarına kör fanatikleri aldılar. Birbirlerine saldırdılar, düşmanlık ektiler, ektiklerini biçtiler. Futbolu spor değil, bir iş olarak gördüler. Onlara göre kulüpler babalarının çiftliği idi. Hesap vermeden bakkal dükkanı gibi yönettiler. 

 

Sonra ne oldu? 

 

Futbol bitti. Futbol yani spor olarak futbol, iş, çıkar, nüfuz, siyaset, güç, para olan futbolun arkasında kaldı. Sürekli uzaklaştı. En son gözden kayboldu. 

 

Bu ülkede, futbol gelişsin diye yabancı sınırlaması getirdiler. Bir karar aldılar. Her karar gibi düşünülmeden, ölçülmeden, biçilmeden alındı. 

 

Sorun başka yerdeydi göremediler. 

 

Sorun bu ülkede futbolun kötü yönetilmesi idi. Buna bağlı olarak futbolcu yetişmemesi idi. 

 

Türkiye' de üç büyükler dahil hiç bir kulüp altyapıya gerekli önemi vermiyor. Son 15 senede altyapıdan üç büyüklerde doğrudan ilk 11' de oynamış, oynayan kaç futbolcu var?

 

Bugün Ajax kulüp bütçesinin %10' unu, Barcelona %5' ini her yıl altyapıya harcıyor. Kalbur üstü pek çok Avrupa kulübünde bu oran %5 ile %10 arasında. Güney Amerika' da bile altyapıya ayrılan bütçeler %3' ün altında değil. Avrupa' nın dev kulüpleri yıllık 10- 15 Milyon Euro' yu altyapıya harcıyorlar. 

 

Türkiye' de bu oran ne biliyor musunuz?

 

Fenerbahçe ve Galatasaray için %0,86 ile %1,15 arasında değişiyor!

 

Altyapı böyleyken, transfere baktığımızda ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz.

 

Fenerbahçe' nin son 3 sene (2011/2012, 2012/2013, 2013/2014 sezonları için) transfere harcadığı rakam yerli ve yabancı olmak üzere toplam yaklaşık 70 Milyon Euro. Galatasaray' ın harcaması üç sezon için toplam yaklaşık 65 Milyon Euro. Beşiktaş' ın toplam harcaması ise yaklaşık 31 Milyon Euro.* 

 

Bunlar sadece bonservisi alınan futbolcular. Kiralanan futbolcular bu hesaba dahil değil. 

 

Şimdi futboldaki kirlenmeyi, 3 Temmuzu, hakemleri, şikeyi, Federasyonu, yorumcuları bırakın! Bu tabloyu açıklayın.

 

Altyapı kimin elinde? Altyapıları kim yönetiyor? Guiza' lara, Emenike' lere, Amrabat' lara, Quaresma' lara bu paraları kim veriyor? Katar' dan bile transfer teklifi alamayan yabancıları kim taraftarlarına yıldız diye yutturuyor? Kim yerli futbolcularına, Avrupa' nın üst düzey yıldızları düzeyinde yıllık ücret veriyor?

 

Altyapı olmadan, üst yapı olmaz. 

 

Mesele futbol ise, en büyük sorun altyapıların yetersizliği. Altyapı bütçelerinin yetersizliği. Altyapıların kötü yönetimi. Altyapının ciddiye alınmaması. 

 

Altyapıya iyi hoca getirmekle, yaz okulları açmakla, eski futbolculara iş kapısı açmak için onları yetenek avına çıkartmakla altyapı kurmuş olmuyorsunuz. Altyapı yönetimi başka bir konu. Altyapı bir uzmanlık gerektiriyor.

 

Türkiye' de bu işi iyi yapan tek bir kulüp yok. Belki biraz Gençlerbirliği vardı. Şimdi o da yok. 

 

Endüstriyel futbolun devleri ile mücadele için ya paranız olacak (Barcelona, Real Madrid, Bayern Münih gibi) ya da çok güçlü altyapılarınız olacak. Bu altyapılardan dünya çapında gençler çıkartacak ve A Takımlarda sürekli oynatacaksınız. Hatta sadece bu gençlerin gelişimi için özel ligler kuracaksınız.

 

Bu konuda Ajax' ı biraz örnek almak lazım. Kendi bütçesinin %10' unu altyapıya ayıran, kendi yağı ile kavrulabilen, her sene bir sürü yıldızı piyasaya süren bir kulüp. İstikrarlı bir kulüp. Hollanda futbolunu da bu şekilde beslemiş oluyorlar. 

 

Sorun yabancı sayısı, kalitesi falan değil. Sorun altyapı eksikliği. Şunu artık bir görün. 

 

Türk futbolu "en çok"  altyapı eksikliği nedeni ile düşüşte. 

 

Tüm kulüp yöneticileri şapkalarını önlerine alıp düşünsünler. Bu düşüşte acaba kendilerinin payı nedir? Neden kısa vadeli başarıları, uzun vadeli yatırımlara tercih ediyorlar?

 

Bu sezonun adı Süleyman Seba Sezonu. 

 

Rahmetli Seba' nın adını taşıyan ama Seba felsefesinden çok uzak bir futbol iklimimiz var.

 

Biraz düşünün. Bu tablo kimin eseri?

 

bertan.kaya@yahoo.com

 

* Rakamlar www.transfermarkt.com internet sitesinden alınmıştır. 

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..